-18- Acıların Sonu Gelmez

475 37 13
                                    

Multi: Karan

Acılarında dibi var mıydı? Ya da bir sonu? Ben bu dünyada daha ne kadar acı çekecektim? Anlamıyordum. Yerde kollarımdan tutan Karan benden daha çok mu acı çekiyordu? Neden hala gitmiyordu? Gidip kardeşinin yanında olması gerekiyordu. Hala hazmedememiş miydi söylediğimi?
Kolumu ondan kurtarıp şoktaki yüzünü umursamadan omzuna vurdum ve "Git!" diye bağırdım. Ben bağırırken sırtım daha fazla sızlıyordu. Gitseydi, bende yaralarımı -tek başıma- sarıp yanlarına gitseydim olmaz mıydı?

Şaşkınca bakan yüzü kendine gelirken beni kucağına alıp odama doğru götürmeye başladığında göğsüne yumruklarımı indirdim. Ben halledebilirdim ama Gece halledemezdi.

Sırtıma dokunmadan belimden taşıdığı için beni oturup şekilde yatağa bıraktıktan sonra gömleğinin yakasından tutup kendime çektim ve "Karan git artık" diye inlercesine konuştum.

Doğrulduktan sonra arkasındaki Zeynep ablaya dönüp ilk defa duyduğum güçsüz sesiyle "Kanamasını durdurabilir misin?" diye sordu. Çoktan ilk yardım çantasını alıp gelmiş olan Zeynep abla başını hızlıca olumlu anlamda salladıktan sonra Karan yine bana döndü. Dolu gözlerim onu bulanık görmeme sebep oluyordu.

Son kez "Git!" dediğimde arkasını dönüp hızlı adımlarla odadan çıktı. Acilen Gece'nin yanına gitmesi gerekiyordu. Benimde!

Sırtımdaki Karan'ın ceketini yatağa atıp zorlukla ayağa kalktım ve banyoya geçtikten sonra aynadaki yansımama yüzümü buruşturdum. Yüzüme soğuk suyu çarptıktan sonra alnımdaki yaraya havluyu bastırıp tekrar odama geçtim. Zeynep abla gerekli malzemeleri çıkarmıştı.

"Kendim yaparım" demiştim ki "Mehir Hanım. Kesikler kolunuzda bacağınızda değil sırtınızda" dedi. Sesi önceki zamanlardan farklı olarak daha otoriterdi. Sanırım bunu yapmama izin vermeyecekti.

Zaten yırtık olan tişörtümü çıkardıktan sonra eline verdim. Kanamayı bununla azaltabilirdi. Sanırım kadın olduğundan yanında iç çamaşırıyla kalmaktan utanmamıştım. Arkama geçtikten sonra tişört sırtımdaki kesiklerin üzerinde gezinmeye başladı. Kolonyanın etkisi ilk seferki gibi değildi ama hala kesikler yanıyordu. Yakında direk bıçağı saplayacaktı herhalde.

Acıyla yüzümü buruşturken bana bunu yaşattığı için ondan nefret ediyordum. Bana neden bunu yapıyordu, anlamıyordum. Başka eziyet edebileceği kimse yok muydu? Gücü bana mı yetiyordu?

"İnce ama derinler. Doktora gidip dikiş attırsan iyi olur" diyen Zeynep ablanın sesine ne zaman kapattığımı bilmediğim gözlerimi açtım. Doktora gidecek vaktim yoktu. Benim Gece'nin yanında olmam gerekiyordu. Lanet olsun. Barın gelecek bu günü mü bulmuştu? Ölmesini istiyordum. Yoksa bana ömrüm boyunca rahat vermeyecekti. Nereye kadar böyle devam edecekti? Hiç vazgeçmeyecek miydi? Ya da benim artık kalıcı birşeyler yapma vaktim gelmemiş miydi?

Sırtımdaki ıslaklıkla küçük bi çığlık atıp omzumun üstünden arkama baktım. Ne olduğunu biliyordum ama yine de görmem gerekiyordu.

Zeynep abla elindeki içki şişesini gösterip "Yaranın temizlenmesi gerekiyordu" dediğinde başımı olumlu anlamda salladım. Bunu nereden biliyordu, bilmiyordum ama sanki yaptığı daha iyi gelmiş gibiydi. Kolonya kokusu yerine içki kokusu daha güzel gelmişti burnuma.

Ellerimle çarşafı sıkıp gözlerimi sımsıkı kapattığımda Zeynep abla kanamayı durdurmuş, pansuman yapıyordu. Dikiş olmadığından tekrar kanayabilirdi. Ama dayanmam gerekiyordu. Vaktim olduğu an dikiş attıracaktım.

Gözlerim kapalı "Bunu yapmayı nerden öğrendin?" diye sordum. Gerçekten de deneyimli gibiydi.

"İnan bana daha çok şey biliyorum" dediğinde gözlerimi açtım. Nasıl bi geçmişi vardı, kim bilir? Dolabımdaki içkiden bile haberi vardı.

Nefret Dolusu SevgilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin