Multi: Karan
"Ne istiyorsun?" dediğinde günlerdir yapmadığım şeyi yaptım ve gülmeye başladım. Buna ikimizden çok Uras şaşırmıştı.
Gülmelerim arasından "Ne mi istiyorum?" derken Karan ifadesizce bana baktı. Ne mi istiyordum?! Bu ne boktan, anlamsız bi soruydu? Ne istediğimi anlatamayacak kadar aptal mıydı?
"Ödeşmek istiyorum" dedim. Kaşları çatılmıştı. Gözlerim dolmuşken "Ama ben senin gibi bi katil olmadığımdan Gece'yi öldürerek ödeşmeyeceğim. Sen benim sadece kardeşimi öldürmedin, hayatımın geri kalanını öldürdün. Bende senin hayatının geri kalanını öldüreceğim" diye konuşurken sonlarda sesim yükselmişti. Hala ifadesizce bana bakıyordu. Nasıl bu kadar soğukkanlı olabiliyordu?! Onu mahvedecektim. Yakacak, kül edecektim. Bakalım o zamanda böyle ifadesiz kalabilecek mi?
"Bundan sonra kendini yaşıyor sayma" diye tısladım son kez.
Kaşları çatılmıştı yavaş yavaş. Düşünüyordu belkide. Ona neler yapabilirdim gösterecektim. Gözleri Uras'a kaydığında bende Uras'a baktım. Sadece önüne bakıyordu. Karışmıyordu. Zaten karışacak birisi olsa yanımda olmazdı. Karan Uras'ı iyice incelerken sonunda gözlerini bana kaydırdı.Gözleri arkama gittiğinde kaşları çatılmıştı. Kim olduğunu bakmak için arkama dönmemle anladım. Hiçbir şey yoktu ki. Önüme dönmemle Karan'ı pencereden atlarken Uras'ı de tam yanımda bana bakarken gördüm.
"Yakala şunu" diye bağırdığımda Uras'ta bunun bu oyun olduğunu anlayıp "Kahretsin!" diye bağırdı ve Karan'ın peşinden koşmaya başladı. Onlar pencereden atlayıp koşarlarken pencereye bakıp kaçıncı kat olduğuna baktım. 2.kattı ve fazla da yüksek değildi. Yani 2 metre bile yoktu.
Daha fazla düşünmeden pencereden atladığımda ayak bileklerim biraz acısa da umursamadan peşlerinden koşmaya başladım. Şerefsiz. Oyun oynamıştı. Ama nereye kadar kaçabilirdi ki? Sonuçta aynı okuldaydık. Karan'ı sokağın köşesinden dönerken, Uras'ı da peşinde gördüğümde o yöne ilerledim. Çok hızlılardı. Hala inanamıyordum. Bizi nasıl kandırmıştı? Nasılda sadece bir bakışıyla dikkatimizi dağıtmıştı?
Birkaç sokak dolandıktan sonra ikisininde izini kaybettim. Acayip yorulmuştum ve şuan anlamıştım ki kovalamaca işi bana göre değildi. Umarım Uras o pisliği yakalayabilir diye umarken bi binanın duvarına yaslandım. Nefesimi düzene sokmaya çalışırken sokağın çok boş olduğunu farkettim. Nedense buralardaki çoğu sokak bomboştu. Belki de Karan o yüzden burayı seçmişti. Şimdiden nefret etmiştim buradan.
Yere oturup beklerken napacağımı bilmiyordum. Eğer Uras bugün Karan'ı yakalayamazsa bir daha zor yakalardık. Karan onun peşinde olduğumu öğrendiği için iyi gizlenirdi. Ama illaki ailesinin yanına dönerdi. Benden sonsuza dek kaçamazdı ve beni o kadar zorlarsa onu bulur bulmaz kafasına sıkardım.
Başımı dizlerime yaslarken gözlerimi kapattım. Gözlerim ağrıyor, ellerim titriyordu. Birlikte güneşin doğuşunu izlemiştik. Beni duvara yasladığındaki sırtıma gelen ürperti sanki hala oralardaydı. Denizde öpüşmek üzereydik, çok yakındık. Gözümden akan yaşla Karan'la ilgili tüm anılarım gözlerimin önünden geçmişti. Ona değer vermiştim ben. Kötü ve iyi zamanlarımız olmuştu ama ona güvenmiştim. Nasıl bana ihanet edebilmişti? Nasıl birine zarar verebilmişti?
Gözyaşlarım yanaklarımdan akarken garip bi hisse kapıldığımda başımı kaldırdım ve onunla yüz yüze geldim. Tam önümde dizinin üzerine çömelmişti. Kaşları çatıktı, çoğu zaman olduğu gibi. En kötüsü de beni yine ağlarken görmüştü. Ona güçsüz görünmek istemiyordum. Tam tersi güçlü görünmek istiyordum. Onu alt edebileceğimi bilmesini istiyordum.
Yumuşak bi sesle "Mehir?" deyip elini bana doğru uzattığında elimle elini itip yan tarafıma döndüm. Onunla konuşmak istemiyordum. Yüzünü görmek bile zor geliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefret Dolusu Sevgiler
Teen Fiction*Şiddet içerir. Aşk nedir bilmeyen, hislerinin ne olduğunu anlayamayan iki insan... Sadist abisinden gördüğü ağır şiddete rağmen hayata tutunmaya çalışan Mehir ve nefret ettiği Mehir'in aslında ne kadar masum olduğunu anlayan Karan'ın hikayesi. Zat...