Multi: Gaye ve Ege
Tanıdık koku burnumu çoktan doldurmuştu ve yüzümü buruşturmama sebep oluyordu. Hastanelerden nefret ediyordum.
"Gözlerini aralıyo baksana"
Her yer beyazlar içindeydi. Ah keşke hastane odası yerine cennet olsaydı. Tabi cennete gidemeyeceğime emindim orası ayrı.
"Kızım hemen yapışmasana, bırak yeni uyanıyo"
Kolumdan tutan Gaye'ye ve ona laf yetiştirmeye çalışan Ege'ye baktım.
"Of Ege kes sesini benim arkadaşım o"
Ege kaşlarını çatarak diğer tarafıma geçti.
"Sanki benim arkadaşım değil"
Onlara zar zor bi gülümseme gönderdim. Yine atışmaya başlamışlardı.
"Bak sen konuşuyosun kızı unuttuk. Canım iyi misin?"
Kollarımdaki sargılara baktım. Artık sızlamıyorlardı. Zaten hep ilk anda canım acırdı. İnsan her acıya alışırdı.
"Çok iyiyim" deyip yatakta doğrulmaya başladım.
"Hop hop bugün buradan kalkmak yok" diye durdurdu Ege beni. Zaten kalkacak halimde yoktu.
"Sizi buraya kim çağırdı?" dediğimde ikiside suratıma mal mal baktı. Ege'ye tek kaşımı kaldırıp cevap bekledim. O da daha fazla susmayıp yanıtladı.
"Saat sabahın 5'i ve bizi kimse çağırmadı"
Kaşlarımı çattım.
"Burada olduğumu nerden biliyordunuz?"
Bu sefer Gaye konuştu.
"Seni aramıştım. Sizin evin güvenliği açtı ve hastane yolunda olduğunuzu söyledi bende Ege'yi kapıp geldim"
Demek beni evin güvenliği hastaneye getirmişti. Belkide tesadüfen koridordan geçiyordu ve yerde kanlar içinde yatan beni görüp hastaneye getirmişti. Bunların hepsi tamamda telefonumu açma iznini ona kim vermişti?
"Ciddi birşey yoktu boşuna zahmet etmişsiniz sizde"
Gözlerimi onlardan kaçırdım. Onlara böyle gözükmeyi sevmiyordum.
"Ha doktorda öyle dedi. Yaraların çok derinmiş"
"İlk defa duyduğum birşey değil" dediğimde Gaye oflayarak yatağın yanındaki koltuğa oturdu.
Ege "Ben yiyecek birşeyler alıp geliyim. Hepimiz acıktık" deyip odadan çıktı.
Gaye'ye döndüm. Somurtmuş, parmaklarıyla oynuyordu. Onu elimle dürtüp gülümsedim.
"Üzüldün mü lan? Ne bu hal?" dediğimde kaşlarını çattı.
"Yok ben evde diziyi bırakmıştım. Ona üzüldüm"
Kaşlarımı yine çattım.
"Siz kaç saattir buradasınız?"
Elini düşünür gibi başına koyduktan sonra "Akşamdan beri işte. Saat 9 falandı" dedi. Ne çok uyumuştum ya?
"Anneannene ne dedin de geldin?"
Sırıtıp "Uyuyodu valla. Aramadığına göre de hala uyanmamış olmalı" dediğinde gülümsedim. Yataktan inip ağır hareketlerle dolaptan kıyafetlerimi çıkardım. Hala konuşan Gaye'yi umursamadan hastane kıyafetlerini çıkarıp mavi şortumu ve beyaz tişörtümü giydim. Beni getiren aptal aynı kıyafetlerle mi getirmişti? Tişörtte hala kan lekeleri vardı ama umursamadan dışarı çıktım. Gaye'nin de peşimden geleceğini biliyordum. Ben nereye o oraya! Hala ne konuşuyor bu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefret Dolusu Sevgiler
Teen Fiction*Şiddet içerir. Aşk nedir bilmeyen, hislerinin ne olduğunu anlayamayan iki insan... Sadist abisinden gördüğü ağır şiddete rağmen hayata tutunmaya çalışan Mehir ve nefret ettiği Mehir'in aslında ne kadar masum olduğunu anlayan Karan'ın hikayesi. Zat...