Satırarası yorumları unutmayın lütfen...
Ellerimle küvetin kenarlarını kavrayarak,başımı yere eğip hızlı hızlı nefes aldım
Derin derin nefesler alırken,geniz boşluğum yandı.Karnımda bir canı taşımak bünyeme ağır gelmişti.
Keşke hiç doğmasaydım,keşke bebeğimin hayatı böyle olmasaydı.Barışa bunu nasıl söyleyecektim?Kesinlikle istemezdi.Beynima şubat soğuğu girmiş,olanları kavrayamıyordum.Selin kapıyı çalırken,ben daha "gel" demeden içeriye girdi.Benim ağlamaktan kıpkırmızı olan gözlerime baktı
-Düşündüğüm şey mi?
Bir şey diyemedim.Oda biliyordu bu çocuk bize felaketten başka bir şey getirmeyecekti.Ama bebeğim için bu evden kesinlikle gidecektim.
-Ben ne yapacağım,Selin?
Her yer beni boğuyordu.Ev boğuyor,oda sıkıyor,ruhum bunalımda,kalbim acıyordu
-Aycan?
Gözlerim yaşla dolarken beyaz fayanstan gözlerimi ayırıp,testi avuçlarımın içine hapsettim.O çift çizgiyi görmesem her şey düzelecek miydi?
-Kendine daha fazla dikkat et.Ağlayıp yemek yememen sana zarar veriyor.Yüzüne bir bak
Duygularım karman çormandı.Ezilmiştim,kurşun yemiş gibiydim,korkunç bir iç sıkıntısı kalbimi sıkılaştırıyordu.Gözümden akan yaşı sildim
-Bu çocuğu ben aldıramam.Kabul etse de,etmese de bu bizim çocuğumuz.Tek başına yapmadım bunu
-Biliyorum senin bir suçun yok
İçimi dışıma çıkaracak kadar bağırmak ve ağlamak istiyordum.Şu an ölmek benim için en iyi seçenekti.Barışın bir çocuğu aldıracağını düşünürsem,ondan nefret ederdim.Bunu istemiyordum,ondan nefret etmek istemiyordum.
-Barışa tek kelime etme.Bu bizim ikimiz arasında sır.Gerekirse kendim bakarım
📎📎📎
Başımı yatağın çukurlaşmış kısmına yerleştirdim,fakat kendimi cehennem çukuruna düşmüş gibi hissediyordum.Saat kaç bilmiyordum.Pencereden aydınlık görünmediğine göre gecenin en karanlık saatlerinden birinin çaresizliğinde soluk alıp veriyor olmalıydım.
Gözlerimi tavanda bir noktaya diktim,sonra yorgun olan gözlerimi sıklca kapattım.Kulaklarıma gelen sesler,gözlerimin önünde canlandırdığım bir kaç sahneyle gözümden yaş süzülerek gözlerimi açtım.
Düşünmemeye ciddi uğraş veriyordum.Olmuyordu,göğüsüme güçlü duvarına bir hışımla yumruklar savruluyordu.Ellerimi yatağa yaslayıp bir hışımla yerimde doğruldum.Bu kadar acı çekiyorken uyuyabilecek miydim?Düşüncelerim beni bıçakla deşiyordu
Kapının kulpu çevrilirken tok ses tüm odaya yayıldı.İçeri giren Barıştı.Hemen elimin arkasıyla göz yaşlarımı silip ona baktım.Karanlıkta sadece gölgesini görüyor gibiydim.Kapıyı arkasından usulca kapatıp orada durdu
-Yanına yatabilir miyim?
Barış izin mi istiyordu?Ona tuhafca bakarken burnumu çekip konuştum
-Bana mı soruyorsun?Her zaman izin almadan istediğin şeyi yaparsın.
-Evet onlar bana ait olduğun zamanlardı
Başını hafifce yana eğip uzun uzun beni izledi.Kaşlarım havalandı.Ne çabuk kabullenmişti durumu?Benim gitmemi bu kadar mı istiyordu?
-Tuhaf davranıyorsun.
-Böyle olması gerekmez mi?Sen beni terk ediyorsun
Gözlerimi ondan kaçırdım,cama sapladım.Ağlamayacaktım işte.Lütfen göz yaşlarım geldiğiniz yere geri döner misiniz?Hemde hemen.Ona bakmadan titrek sesimle konuştum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Persephone {AyBar} +18
Teen FictionSen intikam için birini esir alırken, Sen onun esiri olursan?! Birinin karanlık kalbini aydınlatmak için kendini yeraltı dünyaya haps eder misin? O aşkı için her şeyden vazgeçti.....