Bölüm 44:Yangın

1.3K 88 186
                                    

Aycan
Odada kalınca içimde garip bir hiss vardı.Barışın çıkmasıyla üzerimi düzeltip koşarak odadan çıktım.Nisaya günaydın bile demeden koşarak çantamı koltuğun üzerinden aldım.Kapıya koşarak Nisayı gördüğümden yanağına öpücük bırakıp Barışın gitmemesini umut ediyordum.Barışın Bilale sohbet ettiğini görünce hemen koşarak yanlarına gittim.Nefes nefese kalmıştım.Barış beni görünce hemen yanıma gelmişti.

-Niye koşuyorsun?

Barış iki kolumdan tutarken nefesimi düzenlemeye çalışıyordum

-Seni kaçırmamak için.Biliyorum işim var dedin ama önemli değilse bir şeyler yapalım

-Sen şimde böyle dersen işim var diyememki ben

Barış Bilale bakmış ve "siz onu biraz hırpalayın 2 saate yanınıza gelirim" demişti.Bilal başını sallarken kimi hırpalayacaklarını merak etsemde Barışın arabasına bindim.

-Nereye gitmek istersin

-Piknik yapalım mı?

Barış gözlerini kısarak ciddi olduğuma inanmayarak bana baktı

-Hayır Aycan buna beni ikna edemezsin

Barış bomboş yola girerken beni pikniğe götürmediğini anlamıştım.Biraz irelide büyük marketin önünde dayanmıştı.Elimden tutarak markete girdiğimizde Barış ne yapacağını bilmiyor gibiydi.Beni elinde alışveriş sepetiyle takip ediyordu.O sert havasından eser kalmamıştı.

-Sen hiç alışveriş yapmadın mı?

-Market alışverişine çıkmak hobbilerim arasına girmiyor

Biraz daha gezdikden sonra Barışın tavrlarına gülüyordum.Sanki çalışanları dövecekti her kese sert bakıyordu

-Aycan sadece karnımızı doyuracak bir şeyler alalım çıkalım hadi

Ben bir kaç şey sepete atarken o eline gelen her şeyi dolduruyordu sanki tüm ülkede yiyecekler bitecekmiş gibi...

Kasaya ulaşırken sırada bekledik.Kararlı ve zerafetle kapıda durarken iki kadın durup Barışa bakıyordu.Sinirli şekilde Barışın elini tutarken yüzüme bakmış parmaklarını parmaklarım arasına geçirmişti.Bu benim!

Marketden çıkarken Barış poşetleri arabanın arkasına koymuştu.Orman gibi bir yere girerken arabayı durdurmuştu.Arkadan poşetleri alırken görüş açıma büyük göl girmişti.Kusursuzdu!
Tahtadan basamaklarla göle yakınlaşmıştık.Barış tahtanın üzerine otururken benimde oturmama yardım etmişti.

-Piknikden iyi bence

Başımı sallayıp başımı omzuna yerleştirdim.Hayatım Barışdan önce ve Barışdan sonra diye iki yere ayrılıyor.Hayatımın ilk yarısı işıklı olduğunu zann ederken aslında ikinci yarısı parlaktı.Bu adamın karanlığından ilk zamanlar nasıl korkuyorsam şimdi bu karanlığa koşarak gidiyordum.Bazen sakin hayatımı arzularken içimde bir boşluk yaranıyordu.Barışsız sakin hayatı istermiydim?Hayır....

-Yine ne düşünüyorsun?

Barışın sesiyle dalgın bakışlarımı ona dönderdim.Üşüdüğümü anlayıp kollarımı ovalarken Barış ceketini üzerime koymuştu.

-Barış ben ölürsem kendini bırakma tamam mı?

Barış kaşlarını hafifce yukarı kaldırıp sert ifadeyle beni uyardı

-Sen delirmişsin bu nasıl konuşma

Saçlarımı kulağımın ardına geçirip elini avuçlarım içine aldım

Persephone {AyBar} +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin