Aycan
Barış gözlerini gözlerime pürdikkat dikerken dudaklarını dudaklarımdan ayırıp alnıma bastırmıştı.İçimdeki isteği öldürürken kalbime bıçak batıyor gibi hissetmiştim
-Sana o kadar sinirliyimki canını yakabilirim.Kendimi dizginleyemem
Dediğini idrak etmem zorlaşırken kolunu elimden kurtarmış gömleğinin düğmelerini iliklemeye başlamıştı.
-Sen benimle dalga mı geçiyorsun?
-Dalga geçmiyorum.Senin canını acıtmak istemiyorum
Dişlerini gıcayarak söylediği bu sözlerle beni düşürdüğü durum ruhsal acı veriyordu.Onu istemiştim beni reddetmişti.Gözlerimi kapayıp içimde büyüyen balonu es geçerek bağırdım
-Çık odadan.Bir daha da gelme
Barış hızla arkasını dönerken sinirden kıpkırmızı olmuştum
-Aycan beni zorluyorsun.Sen az önce ne yaptığını biliyor musun?Ölecektin!Ben ne bok yeyecektim?Ölseydin ne yapacaktım ben
-Ölecektim öyle mi?Bu yaptığın ne?Bu mu ceza bana?Beni küçük düşürmek mi?
Dolan gözlerimi artık durduramayıp gözyaşlarımın yanağımı ıslatmasına izin vermiştim.Barış bağırmamak için kendini sıkarken boynundakı damarlar gözüküyordu
-Seni küçük düşürmüyorum.Sen kendini benim için yatakta bir köle gibi görmekten vazgeçene kadar böyle.Bu zamana kadar yanımdasın istemediğin zaman sana dokundum mu?
-O zaman bundan sonra hiç dokunma.Çık odadan seni görmek istemiyorum
Elinin altındakı süs objesine sertce vurmasıyla cam parçaları görüş alanımı kirletirken Barış son kez bana bakmıştı.Kapının kolunu çekip çıktığında sertce çarpmasıyla yerimde irkilmiştim
Yatakda oturuken başımı yastığa gömüp bacaklarımı kendime çekip ağlamaya başlamıştım.Olanlarda haksız olsamda benim cezam bu olmamalıydı.Bu kadar küçük düşürelemizdim.
📎📎
Çok zaman geçmediğini biliyordum.Her dakika başı uyanmış bunu saatlere tamamlamıştım.Gözlerimi aralamaya çalışırken kipriklerim sanki kalkmak istemiyordu.Ağlayarak uyuduğum kaç geceydi bilmiyorum ama hep o günleri midemde bulantı olduğunun farkındaydım.Uyurken üzerimde olmayan örtüyü çekerken bunu kafamda kimin örtdüğünü tartışıyordum.
İlaç almak için suya ihtiyacım vardı.Kapıyı yavaşca açıp etrafa göz gezdirdikden sonra mutfağa doğru yöneldim.Kapısı açık olan odadan keskin sesle adımlarımı durdurdum
-Uyandın
Bakışlarımı odaya doğru çevirdiğimde şöminenin önündeki tekli koltukta oturan Barışı gördüm.Üstü çıplak ve ayağının bileğini diger bacağının dizine koymuştu.Elindeki viski kadehinin ışıltısı dikkatimi çekmişti.Şöminenin sesi ve rüzgarın pencereye çarptığı sesden başka oda sessizdi.Adımlarımı yavaş atarak odaya girdim
-Sen içiyor musun?
Bana kısık gözlerle baktı.Elindeki viski bardağına bakıp gözlerini tekrar bana çevirdi
-Aç karnına alköl mü alıyorsun?
-Karnımı doyuyorum işte
Kısık gözlerle bana pürdikkat bakarken kadehi dudaklarına yakınlaştırıp bir yudum daha aldı.Gözüme çarpan neredeyse içi boşalmış viski şişesi olmuştu.Alkölün onu etkisi altına aldığı belliydi.Eliyle yatağı gösterirken yatağın üzerine oturdum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Persephone {AyBar} +18
Teen FictionSen intikam için birini esir alırken, Sen onun esiri olursan?! Birinin karanlık kalbini aydınlatmak için kendini yeraltı dünyaya haps eder misin? O aşkı için her şeyden vazgeçti.....