"Beril buradan nasıl çıkacağız peki?"Kapana kısıldığımız doğruydu.
Fakat birbirimizi öldürmek zorunda değildik.
Başka bir yolunu bulabilirdik."Düşünmem lazım." dedim elimi alnıma koyarak.
"Hızlı düşünsen iyi edersin." dedi Kuzey yukarıdan gelen gürültüleri hatırlatarak."Bir kere de, sen bir çözüm bulsan fena olmazdı Kuzey." dedim yorgun bir ifade ile.
Kuzey buna oldukça bozuldu.
"Ne yani benim bir işe yaramadığımı mı söylüyorsun?"
Kollarımı birbirine kavuşturdum. Kuzey'in sürekli bana ne yapacağız diye sormasından sıkılmıştım. Biraz da o bir şeyler düşünse fena olmazdı. Ben kotamı doldurmuştum yeterince."Tamam, tamam." dedi benim suçlayıcı bakışlarımın altında. "Bu binadan kaçmak için kaos çıkartmalıyız." Kuzey'in sesindeki berraklık sayesinde nerediyse aklında yanan ampülleri görebiliyordum.
"Nasıl olacak o?" diye sordum fikrini açmasını isteyerek.
"Bu bina deneklerin tutulduğu bina öyle değil mi? Seni de bu yüzden buraya getirdiler."
"Evet?" diye sordum nereye varmak istediğini çözmeye çalışarak.
Kuzey'in kaşları küstah bir şekilde havalandı.
Bu sefer o bana çok bilmişlik taslıyordu.
"Kaos çıkarmak için bütün denekleri serbest bırakmaya ne dersin?"Yüzüm şaşkınlıkla aydınlanırken Kuzey'in bu kadar heyecanlı olması beni daha da hayrete düşürüyordu.
"Nasıl bunu yapabiliriz?"Kuzey sırıttı.
Mafya Kuzey aramızdaydı anlaşılan.
Benim aklım allak bullak bir şekilde onun ne yapmak istediğini anlamaya çalışıyordum."Serbest bıraksak bile biz nasıl onlardan kaçacağız?" diye sordum kafam karışık bir şekilde.
Kuzey'in buna da bir cevabı vardı.
"Çok basit. Koşacağız."Bu çok saçma bir plandı.
Çok ama çok aptalcaydı.
Biz bile bu kadar delirmemeliydik.
Fakat işte buradaydım.
Kuzey'in aklına uyup denekleri, onun tabiriyle zombileri serbest bırakmıştık.
Bunu nasıl mı başarmıştık?
Ben havaya bir el ateş açmıştım, doktorun adamları kimin hayatta kaldığını görmek için içeri daldığında Kuzey uzandığı yerden onları kurşun yağmuruna tutmuştu. Ben de merdivenlerin arkasına konumlanıp elimden geldiği kadar onu korumaya çalışmıştım.
Hızla benim tutulduğum yere çıkıp dekanın cesetini bulmuştuk. Onun cebinden işkence odaların kapılarını açacak anahtarları alırken, Kuzey ile iş dağılımı yapıp kapıların yarısını o, yarısını ben açmıştım. Mahzen gibi bir yerde kapalı tuttukları ölüm ve yaşam arasında aklını yitirmiş kadınlar binada gördükleri herkese saldırmaya başladığında Kuzey beni bile beklemeden koşmaya başlamıştı!
"Beklesene!" diye bağırdım arkasından sinirle.
"Senden hızlı koşsam yeter avukat." dedi komik bir şaka yaparmış gibi.
Ben tabana kuvvet ona yetişmeye çalışıyordum ama ölümcül bir uyuşturucunun etkisinde olduğum için tabi ki onun kadar hızlı koşamazdım.
"Hayatı boyunca kaçan biri için oldukça yavaşsın." dedi soluklanmak için durduğumuz bir kaç saniyeden faydalanarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Avukat
ActionHiç bir şeyden korkmayan birini ne kadar tehdit edebilirsiniz ki? "Beyefendi burası dağ başı değil, bir hukuk ülkesi. Anayasası olan bir ülkede kimse kimseyi bu şekilde tehdit edemez." "Ne yazık ki sizin kitaplarınızın adaleti sokakta geçmiyor...