Avukat 26.bölüm

3.6K 239 35
                                    

Özel hastaneye ulaştığımızda üçümüz de araçtan indik. Fuat ve ben yüzümüzü göstermemeye çalışarak başımızı eğerek hastaneden içeri girdik. Girişte ki hastane resepsiyonuna "Hasta ziyareti." dedim. "Kimi görmek için gelmiştiniz?"

Sürekli bir şeyleri eksik yapıyordum. Bu kadar küçük detaylar bile aklımdan çıkıyordu.
Evet kimi görmeye geldik?
Bunu tamamen unutmuştum.
Aklıma Türkiye'de ki en yaygın isimlerden birini söyleyip soyadını bilmediğimi söylemek geldi.
Figen benden önce davrandı. "Damla Kar."
Resepsiyon önünde ki ekrandan Figen'in verdiği ismi buldu. "3. kat efendim. Koridorun sonunda sola dönün, asansörü göreceksiniz."

Koridora doğru ilerlerken Figen'e baktım. "Özel hastanede yatan bir tanıdığın mı var?"
Figen omuzlarını silkti. "Bazı eskortlar pahalıdır."
Asansöre gitmek yerine tabelaları takip edip personel asansörüne yöneldik. Çatı katına çıkmak için asansör anahtarına ihtiyacımız vardı. Birbirine benzeyen koridorlar başımı döndürmeye başlamıştı. Hastanelerin duvarları neden birbirinin aynısı olmak zorundaydı? Tavanda asılı parlak lambalar gözlerimi alıyordu. Biz yürüdükçe etrafta çalışan görevlileri, sağlıkçıları fark ediyordum. Damarları bir seruma bağlı olarak koridorda öylece bekleyen hastalara bakmamaya çalıştım. Hastaneler korkutucuydu. İçinde sakladığı hikayelerden korkuyordum.

Çıplak koridorların sonuna geldiğimizde sağa döndük, yeni bir koridora çıktık. Acil merdivenlerini kullanarak iki kat yukarı çıktık. Ne kadar az güvenlik kameralarına yakalanırsak o kadar iyiydi. Hemen ilerde "personel" yazan bir kapı gördüm. Figen ve Hakan'a "siz devam edin" dedim, üçümüz birlikte dikkat çekiyorduk. Onlar yollarına devam ederken ben geride kaldım.

Kapıyı tıkladım. Genç bir hemşire çıktı.
"Buyrun?" Sesimi yorgun tutmaya özen gösterdim.
"Kusura bakmayın ben kayboldum, kendimi pek iyi hissetmiyorum. Bana bir yardımcı olur musunuz?"

Gözlerimin altında ki morluklar, hayalet görmüş gibi beyaz ve cansız tenim benim hasta olduğumu düşünmesi için yeterliydi.
Bileğime baktı. "Hasta bilekliğiniz var mı?"
Yatılı her hastaya takılan isim, soy isim ve yaş gibi basit bilgilerin yer aldığı bandı kast ediyor olmalıydı.
"Acilden giriş yaptım. Bekleme odasında doktorumu beklerken su almak için çıkmıştım. Başım döndü, kaybolmuşum."

"Şöyle oturun, hemen sizinle ilgileniyorum."
Personel dinlenme odasından içeri girip bir koltuğa oturdum. Başka sağlıkçılar da vardı.
Hemşire resepsiyonu aradı.
Ben bu gidişle avukat değil oyuncu olacaktım. Kendimi koltuğa bıraktığımda bu sefer sert bir zemine düşmediğim için mutluydum. Bütün bedenimle titremeye başladım. Nefes alamıyormuş gibi kendimi sıktım. Kriz geçiyormuş gibi hareketler sergilemeye başladım. Bu sırada yanlışlıkla başımı bir kaç kez koltuğun başına çarpmıştım.
Hemen bir doktor yanıma koştuğunda benim konuştuğum hemşirenin de yaklaştığını duydum.
İkili anlamadığım terimler kullanırken göğsüme çarpan soğuk stetoskopu hissettim. Beni sakinleştirmeye çalışıyorlardı. Kalp krizi geçiriyor gibi elimi göğsüme bastırdım. Doktor gözlerimin kapaklarını kaldırıp gözüme bir ışık tuttu. "Gözbebekleri fazla büyük, hanımefendi bir madde kullandınız mı?"
Cevap vermek yerine doktora yapıştım. Hemşire beni ondan ayırmaya çalışırken onun yakasına asılı olan personel kartını içledim. Bir kaç sağlıkçı daha beni doktordan koparmak için yardıma geldiler ve iki kolumdan tutarak beni koltuğa ittiler. Derin derin nefes almaya başladım. Bir sedye getirdiklerinde bana sakinleştirici vurmamaları için bayılma taklidi yaparak bilincim kapanmış gibi yere düştüm. İlk önce beni yerden kaldırdıklarını hissettim, daha sonra tekrar sert bir sedyeye bırakıldığımı.
Başka bir hemşire beni odadan çıkardığında büyük ihtimalle nöbetçi doktora götürüyordu. Gözlerimi araladım, benim sedyemi iten hemşire sadece önüne bakıyordu. Görevli asansörüne yaklaştığımızda yerimden doğruldum.

Avukat Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin