"Beril ne dediğini sen duyuyor musun?"
Ali ile yaptığım anlaşmadan sonra Levent'le görüşmek zorunda kalmıştım. Son bilgileri ona internet aracılığıyla veremezdim. Levent benim şu an hesap vermek zorunda olduğum kişiydi.
"Gerçekten işimize yarayabilir, içerden biriyle bağlantı kurmak bizi avantajlı kılacak."
Levent öfkeli bir şekilde odada tur atmaya başladı. Sinirden yerinde duramıyor gibiydi. Beni korkuttuğunu zannediyor olmalıydı ama ben ne işkencelerden geçmiştim. Bir adamın öfkesi beni korkutamazdı. Ben bir tek kendimden korkuyordum. Kendi yapabileceklerimden korkuyordum.
"Sen bu adamlara güvenecek kadar aptalsın yani?"
Öfkeden kendine hakim olamadığını bildiğim için sakince yerimden kalktım.
"Çok ileri gidiyorsunuz Levent bey. Sakin olduğunuz bir zaman tekrar konuşalım."
Ben odadan çıkacakken bileğimden tutup beni kendisine çevirdi.
"Beril. Sen bu işi hafife mi alıyorsun? Ne kadar para yatırdım ben haberin var mı?"Kolumu ellerinden kurtararak ve kendimi sakin kalmaya zorlayarak, dişlerimin arasından konuştum.
"Zevkine psikopat adamların arasına hayatım dahil her şeyimi riske atarak girmedim değil mi? Ben ne yaptığımı iyi biliyorum. Oturduğun yerden konuşmak kolay. Haftalardır neler görüyorum ben senin haberin var mı?"O bana saygısızlık yapıyorsa ben de ona kendi dilinden konuşacaktım elbet. Zaten bulunduğumuz durumda avukat müvekkil resmiyeti saçma oluyordu.
"Bilmiyorum hiç bir şey anlatmıyorsun. Bu işte beraberiz Beril. Tek başına bana sormadan kararlar almandan rahatsızım."
Gülmek istedim.
Beraber falan değildik. Levent için girmemiştim bu işin içine. Kendim için girmiştim. Kendimi kurtarmak için. Levent kendini fazla önemli zannediyordu. O olmadan da başımın çaresine bakabilirdim ama Levent bensiz bir hiçti."İstersen şöyle yapalım, ben geri çekileyim sen kendin hallet her şeyi. Kolaysa sen gir aralarına, sen tanık ol benim tanık olmak zorunda olduğum şeylere. Senin başında beklesinler, en ufak bir hatanda tepene çıkmak için hazır olda bekleyen adamların arasında bakalım sen kime ne haber verebileceksin."
Tüm işi ben yaparken, Levent'in kendini benim patronum zannetmesine izin veremezdim. Kimseden emir almayacaktım. Kölesi değildim onun. Levent'e hiç bir şey borçlu değildim. Çok biliyorsa kendisi yerinden kalkıp gerçekten bir şeyler yaparak işleri hızlandırabilirdi. Ama asla, asla bana bu şekilde kimsenin davranmasına izin vermeyecektim.
"Onların arasında bir gün bile hayatta kalamazdın Levent. O yüzden benim sabrımı zorlama. Ya sana dediklerimi dinlersin ya da yollarımız ayrılır. Senin bana ihtiyacın var. Senin davan bu. Ben senin adına burdayım. Bunları unutma, benim sorumum değildi ama senin yüzünden, senin için, canımı tehlikeye attım."
Levent sakinleşmiş olmalıydı ki biraz önce ki öfkesinden eser kalmamıştı.
Bir adım geri atarak. Elleriyle yüzünü kapatıp derin nefesler aldıktan sonra "Tamam. Özür dilerim. Haklısın. Senin için endişelendim sadece." dedi.Benim için endişeleneceğine inanacağım son insan Levent olabilirdi. Kendimi toparlayıp, kaybettiğim resmiyeti tekrar kazandım. Bu yüzden ifademi bozmadan cevapladım.
"Benim için endişelenmenize hiç gerek yok Levent bey. Ben işimin başındayım. Siz üstünüze düşeni yapın yeter."Daha fazla tartışmaya mecalim kalmadığı için tam kapıyı açıp çıkıyordum ki Levent'in cümlesiyle elim havada kaldı.
"Beril başaracağız değil mi? Bu adamları yeneceğiz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Avukat
ActionHiç bir şeyden korkmayan birini ne kadar tehdit edebilirsiniz ki? "Beyefendi burası dağ başı değil, bir hukuk ülkesi. Anayasası olan bir ülkede kimse kimseyi bu şekilde tehdit edemez." "Ne yazık ki sizin kitaplarınızın adaleti sokakta geçmiyor...