Avukat 11.bölüm

8.3K 436 82
                                    

Hem endişeler, hem korkularım uyumama izin vermiyordu bir kaç gündür. Hasta olacağımı hissediyordum. Sürekli güçlü gözükmeye çalışmak beni haylice zayıf düşürmüştü. Çok az uyuyordum, çok az yemek yiyordum, çok az dinleniyordum ve sanki çok az hayatta kalmaya başlamıştım. Sanki her an bir şey beni sürükleyerek bu dünyadan çekip çıkaracaktı.

Sahi ben ne zamandır bu lağımda çalışmaya başlamıştım? Bir kaç ay? Bir kaç yıl? Ne kadar?

Beynimin yavaş yavaş erdiğini görebiliyordum. Ben çırpındıkça ayaklarım altından kayan bir bataklıkta hissediyordum kendimi. Bir dağ vardı, ben tırmandıkça taşlar bileklerimi kesiyordu, bir dala tutunmuş asılı kalmıştım. Düşsem ya da tırmansam en azından arada kalmaktan kurtulurdum. Arada kalmıştım ve arada kalmak her şeyden önce çok yorucuydu.
Kendimi boşluğa bırakmak için fazla korkak, tekrar dağa tırmanmak için fazla dirençsizdim. O yüzden öylece havada asılı kalmıştım. Ne inebiliyordum ne çıkabiliyordum.

Bu sıralar daha çok annemi düşünmeye başlamıştım. Acaba o da kendini böyle boşlukta asılı mı hissediyordu? Acaba düştüğünde huzur mu bulmuştu? Hayata sımsıkı tutunmuş kolları çok mu acımıştı? Kollarını serbest bıraktığında yere çakılmadan önce ki o bir kaç saniye rahatlamış mıydı? Gerçekten ölüm sonsuz bir huzur muydu? Buna inanmıyordum. Ölmeden önce son rüyasında ne görmüştü? Son düşüncesi neydi? Benden nefret ediyor muydu?

Yine kendimle kavga ediyordum, yine uyuyamıyordum. Telefonuma uzanıp saate baktım. Saat dört buçuktu. Tam telefonumu yerine koyacaktım ki internetin ve hattın gittiğini gördüm. Ve şarj da olmamıştı telefonum. Elektrikler kesilmiş olabilir miydi?

Fazla umursamadan telefonunumu yerine koydum. Yerimden kalkıp Levent'in bana yolladığı son mektuba baktım.

Mektupları hep kısa ve özdü ama halimi hatrımı sormaktan ısrarla vaz geçmiyordu. Beni arkadaşı sanıyor olmalıydı ama Levent benim için hiç kimseydi. Yardımına ihtiyacım olduğu için onunla iletişimdeydim. Levent'in de Kuzey'le başka bir derdi olduğunu anlayacak kadar zeki biriydim. Bir arazi meselesi değildi bu. Levent de benim gibi canını dişine takmıştı. Kuzey'e olan nefretini saklamaya bile çalışmıyordu.
Kuzey Levent'i çoktan unutmuştu. Bana eski olayları anlatırken Levent'in olayını da anlatmıştı ama ismini bile hatırlamıyordu. Kuzey öldürdüğü, yaraladığı insanların isimlerini bilmiyordu. Belki de bilerek öğrenmek istemiyordu.
Kuzey Levent'i küçük düşürmüştü. Kendi bile değil adamları ezmişti onu.
Levent fazlaca egolu bir adamdı. Kendisini her şeyin sahibi olabilecek bir adam gibi görüyordu ama çok az şeye sahipti. Kuzey'in yerine almak istediğini düşünüyordum. Bu yüzden öğrendiklerime şaşırmamıştım bile. Olaylar Levent'in bana anlattığı gibi gerçekleşmemişti. Onun arazileri Kuzey'in umrunda bile değildi. Levent bile isteye kışkırtmıştı onlara girdikleri her ihaleyi alarak. Zarar etme pahasına uzun bir süre Kuzey'in işlerine taş koymuştu ve karşılığında Kuzey ona bir ders vermişti. Sorun şu ki, Kuzey insanların korkabileceği, saygı duyabileceği bir adamken Levent daha çok kimsenin ciddiye almayacağı bir adamdı. Kuzey'i yense bile yerine geçemezdi. Yine de düşüncelerimi kendime saklıyordum. Levent ile sorun yaşamak istemiyordum.

"Avukat hanım,
Her şey yolunda mı? Nasılsınız?
Bana zaman geçtikçe daha az mektup yazıyorsunuz fakat anlayışla karşılıyorum. İşinizi layığı ile yapacağınızı biliyorum. Lütfen mektup yazmayı bırakmayın. Her hangi bir şeye ihtiyacınız olursa, benimle iletişime geçmekten çekinmeyin.
Avukat hanım size karşı mahcup hissediyorum. Umarım pişman olmazsınız. Bana işinizi yapmaktan asla pişman olmadığınızı söylemiştiniz.
Beril hanım, işinizi yapmaya devam edin. Yakında Kuzey Varal ile ilgili çok önemli bir bilgi geçecek elime ve onun zaafını öğreneceğim. Sizin de daha fazla orda kalmanıza gerek kalmayacak. Kendinize dikkat edin. Kuzey Varal tehlikeli bir adamdır ama sizin karşınızda hiç bir şansı yok. İyi şanslar.
Levent Kılıç"

Avukat Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin