Adnan'ı bulduğumda arabasına binmeye hazırlanıyordu."Adnan, bekle."
Beni fark edince yavaşladı.
"Avukat? Seni beklemiyordum."
Hızlı adımlarla ona ulaştığımda elleri paltosunun cebinde ciddi bir ifadeyle beni inceliyordu.
"Konuşmamız lazım."
Adnan tepkisiz bir şekilde bana bakmaya devam etti.
"Tahmin ettim."
Gerildiğimi belli etmemek adına gülümsemeye çalıştım. Onun bu tavırları beni rahatsız ediyordu. Sanki beni görüyor gibiydi, yalan söylediğimi biliyor gibiydi.
"Güvenli bir yere gitmeliyiz."
Ağız ucuyla "Kesinlikle." diye cevap verdikten sonra arkasına döndü. Çok soğuk duruyordu. Aklını kurcalayan bir şeyler olmalıydı.
Adnan bana bakmadan arabaya bindi. Ben de onu takip ettim. Yolcu koltuğuna oturur oturmaz Adnan sessiz bir şekilde aracı çalıştırdı.Aklıma ona silah tutup kendi evime sürmesini istediğim zaman geldi.
"Bana ihanet etmiyorsun değil mi avukat?"
Adnan sonunda ağzında ki baklayı çıkarmıştı.
"Neden ihanet edeyim?"
Adnan'ın yüzünde hoşnutsuz bir gülümseme belirdi.
"Seni anlamak imkansız."
Önüme döndüm, camı indirdim, biz ilerledikçe akıp giden şehire verdim tüm ilgimi.
"Nereye gidiyoruz?"
Adnan cevap vermedi.
Nereye gittiğimizin bir önemi yoktu. Biliyordum ki, Adnan beni öldürmek istese çoktan ölmüş olurdum. O yüzden canım için endişelenmeme gerek yoktu. Tek yapmam gereken Kuzey'in yerini almasını sağlamak ve davete büyük patron olarak katılmasını sağlamaktı. Yapabilirdim.
Bir süre yol kat ettikten sonra araç durdu. Geldiğimiz yeri fark ettiğimde aldığım nefes boğazımda takılı kaldı. Gözlerime inanamazken, korkuyla Adnan'a baktım.
Beni deneylerin yapıldığı arazilerde ki yer altı sığınağına getirmişti.
Burayı tanıyordum.
Çünkü hafızamı yavaş yavaş kazanmaya başlamıştım.
Adnan'ın beni neden buraya getirdiği hakkında en ufak bir fikrim yoktu.
"İşinin başında görmek istiyorum seni avukat. Bana ihanet etmediğinden emin olmak istiyorum."
Adnan beni nerden vuracağını iyi biliyordu.
Hatırlamak istemiyordum.
Hatırlamaktan değil, hatırladığımda hissedeceğim şeylerden korkuyordum. Sürekli geriye dönmekten, ilerlediğim, kat ettiğim tüm yolu baştan başlamaktan korkuyordum.
Sessizce Adnan'ı takip etmeye devam ettim.
Ellerim titriyordu.
Biraz sonra, deneklerin tutulduğu hücrelerin koridoruna geldiğimizde duyduğum çığlıkla adımlarım son buldu.
Acı bir çığlıktı.
Aynı zamanda duyduğum ağır bir metal parçasından gelen tiz sese eşlik ediyordu.
"Ne oldu Beril? Neden durdun."
Yapamayacaktım.
Hayır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Avukat
Hành độngHiç bir şeyden korkmayan birini ne kadar tehdit edebilirsiniz ki? "Beyefendi burası dağ başı değil, bir hukuk ülkesi. Anayasası olan bir ülkede kimse kimseyi bu şekilde tehdit edemez." "Ne yazık ki sizin kitaplarınızın adaleti sokakta geçmiyor...