Polis neden benim peşimdeydi? Mafya yetmedi bir de polisten mi kaçmak zorundaydım? Gittikçe daha da dibe batıyordum. Çok fazla bilgi birikmişti ve ben yetişemeyeceğinden korkuyordum.
"Baksana, tekrar bana kendini ispat etmek ister misin?"
Kuzey'in eğlenir gibi duran yüz ifadesi ve benim yüz ifadem bir birine tamamen zıttı.
Onun güvenini kazanmak için o kadar çok uğraşmıştım ki hepsinin boşa gittiğine inanamıyordum.
Bir şey olmuştu.
Kuzey ve beni karşı karşıya getirecek bir şey."Ne diyorsun sen?"
Kuzey gizli polisin arkasına geçip ellerini yaralı adamın omuzlarına bastırdı.
"Bu adamı ortadan kaldırmalıyız öyle değil mi? Bizim için tehlike arz ediyor."
Sessiz kaldım. Ne diyeceğimi bilmiyordum.
Belinden silahını çekip bana uzattı.
"Bitir işini. Bana kurbanların katillerinin sen olduğunu bilmeden öldüklerini söylemiştin. Bu adamın son gördüğü yüz sen olacaksın avukat ve kimin onu öldürdüğünü bilerek ölecek."
Gözlerimi bir saniye kapattıktan sonra, hızlı düşünmek zorunda olduğumun farkındaydım.
Tereddüt etmeden silahı Kuzey'in elinden aldım.
"Konuşturmadan mı öldürmeyi düşünüyorsun?"
Kuzey bu tepkime sadece gülümsedi.
Gözleri tehlikeli bir ateşle yanıyordu. Şu an bulunduğum durum ona çok eğlenceli geliyor olmalıydı.
Fakat aynı zamanda, saklayamadığı öfke ne kadar ciddi olduğunu gösteriyordu."Ben değil avukat. Sen öldüreceksin."
Omuzlarımı silktim. "Kimin tetiği çektiğinin bir önemi yok Kuzey, konuşturmadan mı ?"
Kuzey adamın arkasından çekilip tekrar benim yanıma geldi.
"Konuşmuyor"
Gözlerimi devirdim.
"Bir iki yumrukla konuşmaz tabi."
Kuzey'in eğlenir ifadesi silindi. Ciddi bir ifade aldı.
Sonunda tekrar ilginisi üzerime almıştım.
"Ne yapmak istiyorsun peki?"
Adamın bana şaşkın gozlerine aldırmadan, yanında duran sehpada ki kesici aletlerden en küçüğünü elime aldım.
Acaba o beni tanıyor muydu?
Hiç bir fikrim yoktu.
Düşünmek için zamanım da yoktu.
Elimde ki ince bıçağı, basık tavanda ki ampule doğrultup inceledim.
"Bu iş görür."
Ali sessizliğini bozup "Saçmalama, ne yapmaya çalışıyorsun?" diye sordu meraklı bir sesle.
"Sizin konuşturamadığınız adamı konuşturmaya çalışıyorum."
Bağlı olan polise yaklaştım. Bantlı olan ağzını çözdüm. Acıyla yüzü gerildi.
"Beni tanıyor musun?"
Buz gibi bakan gözlerini bana dikti ve ses çıkarmadı.
Bana bakışları çok farklıydı.
Beni tanıyor olmalıydı.
Bakışları gözlerimi geçip beynimin içini görüyordu sanki.
Bıçağı alıp göğsüne yaklaştırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Avukat
ActionHiç bir şeyden korkmayan birini ne kadar tehdit edebilirsiniz ki? "Beyefendi burası dağ başı değil, bir hukuk ülkesi. Anayasası olan bir ülkede kimse kimseyi bu şekilde tehdit edemez." "Ne yazık ki sizin kitaplarınızın adaleti sokakta geçmiyor...