—————-Doktorun bizi tuttuğu ev dağın başında bir yerde iğrenç bir haldeydi.
Ne garip, her şeyi unutmuştum burada yaşadıklarıma dair, ama yolunu unutmamıştım. Daha dün bu evden koşarak kaçmış gibi, bugün yürüyerek bulmuştum bu eski korkunç evi.Bazen ismimi bile unutuyordum, arkadaşlarımı, ailemi, yaşadığım her şeyi ama bu yolu, yıllar önce koşarak indiğin bu yokuşu, ayaklarıma batan taşları unutmuyordum.
Kar yağdığı için her yer beyazla kaplandığı halde bulabilmiştim bu evi. Belki de içten içe hep geri dönmek istemiştim. Burada unuttuğum, terk ettiğim çocuğa, belki de hep geri dönmek için bir yol aramıştım.Nur ve Figen'e zaman kazandırmak için Hakan'ı dışarı çıkarmak zorundaydım.
Evin önüne geldiğimde durdum.
Bir şey beni durdurdu.
Korku?
Aşağı baktım.
14 yaşındaki Beril sıkıca dizime yapışmış tek bir adım bile atmamam için beni sıkı sıkı tutuyordu.
Ne zorluklarla kaçmıştı bu cehennemden, şimdi ben onu sürükleyerek bu eve tekrar götürüyordum."Yapma." dedi bana.
Bu sefer ona nefretle bakmadım. Gözlerimde onun ihtiyacı olan bir duygu vardı, anlayış vardı.
"Korktuğunu biliyorum." demek istedim. "Kaçtın çünkü korkuyordun, çocuktun. Korktuğun için senden neden bu kadar nefret ettim bilmiyorum. Ama sen sadece korkuyordun. Arkadaşını kurtarmadın evet. Ama sen de bir çocuktun. Neden sana bu kadar sorumluluk yükledim? Neden hayatta kaldığın için senden bu kadar nefret ettim? Neden seni bu kadar suçladım?"
Zaten bu yüzden şeytanın avukatı olmamış mıydım?
Nefretten, kinden, suçluluktan gözüm dönmemiş miydi?14 yaşındaki Beril'in elinden tuttum.
"Birlikte yapabiliriz bunu. Korktuğumuz için kaçmak zorunda değiliz. Kaçmadan da korkabiliriz."
Kuzey yanımda değildi.
Sadece ben.
"Hakan." diye seslendim beni duyabileceğini tahmin ederek.
Yıllar önce açılması için defalarca çabaladığımız kapı şimdi normal bir kapıymış gibi, sanki her zaman böyle rahatlıkla açılıyormuş gibi açıldı.
Hakan tahmin ettiğim gibi, buraya gelmişti.
"Burdayım." dedim. "En büyük günahımı işlediğim yerde."
Hakan kapıdan dışarı adım atmadı.
Ben içeri girmekten korkarken o dışarıdan korkuyordu."Geldin."
Ses tonunda ne vardı sezemiyordum.
Hakan mutlu muydu?Sonunda.
Sonunda geldim."Ali nerede?" diye sordum.
Hakan hayal kırıklığı ile cevapladı.
"Bana verdiğin sözü hatırlıyor musun?""Söz ver bana. Beni asla terk etmeyeceksin."
"Hatırlamıyorum." dedim duygusuzca.
"Söz veriyorum."
Hakan soğuk sözlerime aldırış etmedi.
" her zaman olduğu gibi, beni de verdiğin bütün sözler gibi unuttun."
Benden beklenildiği gibi.
"Unuttum." dedim Hakan'ın gözlerine bakarak. "Neden çağırdın beni? Neden burdayız." diye sordum vereceği cevabı öngördüğüm halde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Avukat
ActionHiç bir şeyden korkmayan birini ne kadar tehdit edebilirsiniz ki? "Beyefendi burası dağ başı değil, bir hukuk ülkesi. Anayasası olan bir ülkede kimse kimseyi bu şekilde tehdit edemez." "Ne yazık ki sizin kitaplarınızın adaleti sokakta geçmiyor...