Avukat 23.bölüm

4.4K 270 40
                                    


Şimdi uyansam bu kabustan, hayatımın hangi noktasında bulurdum kendimi acaba?
Şimdi bıraksam sıkı sıkı tuttuğum her şeyi, şimdi vaz geçsem? Şimdi pes etsem?
Hangi koşullarda bulurdum kendimi? Kimsesiz, beş kuruşsuz ve itibarını kaybetmiş bir kadın olmayı kendime yedirebilir miydim?

Kuzey ile onun yardım istediği hacker sayesinde polisleri atlatıp Fuat'larla olan mekanımıza gelmiştik. Buraya bir ev diyemezdim. Ev kelimesinin ardında yuva yatıyordu ve biz o kelimenin altını dolduramazdık.

Ali bizi kapının önünde bekliyordu.
Yoksa Kuzey için endişelenmiş miydi?
Ya da benim için?

Ali bizden farklıydı. İnsanları merak ediyordu, üzülüyordu. Duygularını içine saklamadan yaşıyordu. Ben ve Kuzey onun tam tersiydik. Umursamazdık, kendimizden başka kimseye değer veremezdik. Ben kendime bile değer vermiyordum o ayrı.

Karanlıkta kesişmişti benim yollarım bu insanlarla. Ve şimdi tek istediğim bizi aydınlığa çıkartabilmekti. Bu illa güneşin ışığı olmak zorunda değildi. O kadarına biz de hazır değildik. Ama ay ışığında yaşamayı başarabilirdik. Biliyordum. Tek yapmamız gereken güvenmek ve ihanet etmemekti. Ama bu benim için o kadar zor, o kadar güçtü ki bazen bir sabah uyandığımda kendimi her şeyden kaçmış bir şekilde bulmaktan korkuyordum. Her gece yatmadan, uyandığımda hem kendime, hem onlara ihanet ederim diye korkuyordum.

Çünkü ben Beril Merdan'dım ve hayatımda ihanet etmediğim kimse kalmamıştı.
Buna şimdi önümde ki binanın içinde bir yerlerde baygın yatan arkadaşım dahildi.

Neden?

Neden diye sordum hep kendime.
Hep sorguladım. Beni ayıran özellik buydu belki. Ben kötü biri olduğumun, yanlış yaptığımın hep farkındaydım. Ama bu benim bu hataları yapmama engel olmamıştı. Gerçi, bile bile kötülük yapmak daha acımasızca değil miydi?
Bu yüzden beklemediğim bir zamanda öleceğimi biliyordum. Çok günah işlemiştim, elbette bunun bir bedeli olacaktı. Ama ben gökyüzüne bakarak, umut ederek gözlerimi kapatmak istiyordum bu dünyadan göçerken.
Bu dünya bana göre değildi. Beni kabul edemezdi. Ben ve insanlara olan öfkemi kabul edemezdik.
Bizim gibi insanlar için bir umut olabilir miydi? Ben bunu öğrenmek istiyordum. Bu yolculuktan sonra, bu insanlarla birlikte büyüdükten sonra beni geçmişe götürseler yine aynı yolu mu tercih ederdim? Yoksa ben bile bir şeytanın avukatından fazlası olabilir miydim? Ben öğrenebilir miydim? Ben pişman olabilir miydim? Ben insan gibi yaşayabilir miydim?

Ali arabadan indiğimi görür görmez yanıma koştu. "Beril! Kızın durumu çok kötü onu bir hastaneye götürmek zorundayız." Ali endişeli gözlerle bana bakıyordu. Ne yapacaktım?

Şeytanın avukatı konuştu: "Yapamayız. Test yaptıklarında çok fazla dikkat çeker."

Yine ordaydı şeytanın avukatı. Her zaman ordaydı. Ondan kurtulamazdım ama artık kimliğimle savaşmaktansa onunla birlikte çalışabilirdim.

"Kendimiz bir klinik bulmak zorundayız. Tanıdığım bir doktor var, benim sayemde yüklü bir para kazandı. Bu sayede kendine bir klinik açmıştı. Ona ulaşıp onu ikna edebilirim."

İknadan kastım şantaj yapmaktı. Çünkü bahsettiğim doktor tabi ki yine haksız ve suçlu taraftı. Bir ailenin yeni doğmuş bebeğine yanlış tedavi uygulayıp fazla oksijen vermişti ve bebeğin zihinsel engelli olmasına yol açmıştı. Kendisine açılan davayı kazanıp hastaneyi suçlamıştık. Hastaneden zararımızın giderilmesini talep etmiştik. Ve tabi ki ben devreye girip diğer müvekkillerimden de aldığım enformasyonlar sayesinde güzel bir dosya oluşturabilirmiştim.

Adamın telefon numarasını ezbere bilmiyordum, bütün müvekkilinlerimin numaralarını ezberleyecek kadar keskin bir hafızam yoktu, bu yüzden onun bilgilerini almak için kayıtlarına bakmam lazımdı. Bu da büroma dönmek zorunda olduğumu gösteriyordu.

Avukat Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin