Iyileşme sürecim hızlı olmuştu, bu süre zarfında Levent'le iki kez telefonda görüşmüş ilerleme kaydettiğimi söylemiştim. Kendisini en ufak detaydan bile haberdar etmemi isteyerek görüşmeyi tamamlamıştık.
"Beril kendini bu davaya bu şekilde adayacağını asla tahmin etmezdim! Beni çok şaşırttın. Artık sana güvenim tam. Başarabileceğini biliyorum."
Levent bu işi ne kadar ciddiye aldığımı görmüş olmalıydı.
"Levent bey, sizden bana güvenmenizi ve söylediklerimi harfiyle yerine getirmenizi bekliyorum. Kazanmak istiyorsanız, bana güvenmenize ihtiyacım var."
"Avukat hanım, siz ne derseniz o."
Biraz olsun yaralarım kabuk bağlamaya başladığında hastaneye gitmiş, kaza yaptığımı söylerek rapor almıştım. Baroya raporumu sunup bir süre izin almıştım. Bekleyen dosyalarımı başka avukatlara naklederek biraz olsun rahatlamıştım. Gerekirse istifa ederdim. Zaten bu dosyanın son işim olduğunun farkındaydım.
Günler geçtikçe kafamda her şey daha da berraklaşıyordu. Bu heriflerden halk nefret ediyordu. Hatta insanlar onlardan benden bile çok nefret ediyorlardı. Onları yakaladığımda kahraman olacaktım. Ve yaşadığım her şeye değecekti. Çektiğim tüm acılar son bulacaktı.
Ben daha fazla düşünmek zorunda kalmayacaktım. Daha fazla vicdan azabı çekmek zorunda kalmayacaktım. Herkese ispatlayacaktım. Nasıl bir avukat olduğumu herkes görecekti. Bana yüzünü çeviren herkes utanacaktı. Hakkımda karalama yapan bütün haberciler başarılarımı konuşacaktı. Ben kazanacaktım. Bir daha hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktı.Büyük gün geldiğinde bacaklarımı kapatacak bir pantolon giydim. Yaralarımın gözükmesine izin veremezdim. Asla zayıf gözükmemeliydim. En ufak bir tereddüt yolun sonu olabilirdi. Çok güçlü durmak zorundaydım. Dünyanın en aciz insanı olduğum halde, dünyanın en güçlü kadınını oynamalıydım.
Söyledikleri saatte bir araba evimin önüne geldi. Kendimi korumak için yanıma herhangi bir silah ve ya bıçak almadım. O kadar adam arasında zaten bir şansım olmazdı, sadece daha fazla şüphe çekerdim.
Araba yolculuğu beklediğimden uzun sürdü. Ben filmlerde ki gibi gözümü bağlamalarını beklemiştim ama öyle bir şey yapmamışlardı. Zaten yolları ezberleyecek kadar güçlü bir hafızam yoktu.
Büyük bir araziden geçtik, yer yer korumaların nöbet tuttuğu bu mekan önemli toplama alanlarından biri olmalıydı. Terk edilmiş bir binaya benzer bir yerde durduk. Arabadan inip beni yönlendirmelerini bekledim. Binanın dış görümü aksine içi oldukça moderndi. Bir kaç kapı geçtikten sonra aşağıya inen merdivenlere geldik. Buraya kadar yanımda olan adamlar gidip başka adamlarla yoluma devam ettim.
Beş dakikalık bir süre boyunca merdivenlerden inip bir kaç dakika da uzun koridorda yürüdüm. Mekan filmlerden çıkma gibi idi. Duvarlarda pahalı olduğuna adım kadar emin olduğum sanat eserleri ve antika duvar saatleri bulunuyordu. Zemin kirli değildi ama eskiydi. Etrafta pek kimse yoktu fakat bazı odalardan konuşmlar duyuyordum. Bir süre sonra buranın bir kumarhane olduğunu anladım.Geçtiğimiz her kapının önünden gelen oyun sesleri, kahkahalar ve konuşmalar duyuyordum. Belli ki bu kumarhanenin bir de herkese açık farklı bir girişi vardı, ben arka kapıdan girmiş olmalıydım.
En sonunda bir kapının önüne geldik. Yanımda ki adam kapıyı kibarca çaldıktan sonra gitti. Ben de girmeli miyim beklemeli miyim anlamadan öylece durdum. Ne var ki, "gir" sesini duyar duymaz tereddüt etmeden içeri girdim.
Buraya kadar gelmiştim artık tereddüt etmeye yer yoktu.
Girer girmez ahşap bir büronun üstünde oturan lacivert italyan bir takım elbise giyen adam dikkatimi çekti. Büyük patron olmak için fazla genç değil miydi? Iki eli de jilet kesikleriyle doluydu.
Ne bekliyordum ki? Burda normal insanlar olacak değildi elbette. Ait olduğum yere gelmiştim.
Teni diğer adamlara göre oldukça beyazdı. Ve onu çok çocuksu gösteren, hafif lüle saçları vardı.
Masum bir yüzü olmasına rağmen sol yanağında boydan boya kesik izi vardı. Adamın çok farklı olduğu taktığı küpelerden, kolyelerden ve yüzüklerden belliydi. Anlaşılan takı takmayı seviyordu. Beni şaşırtan bu takıların kadın takıları olmasıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Avukat
ActionHiç bir şeyden korkmayan birini ne kadar tehdit edebilirsiniz ki? "Beyefendi burası dağ başı değil, bir hukuk ülkesi. Anayasası olan bir ülkede kimse kimseyi bu şekilde tehdit edemez." "Ne yazık ki sizin kitaplarınızın adaleti sokakta geçmiyor...