Sesi hatırladığım gibi korkunçtu. Hiç bir his barındırmıyordu. Onun sesini duyar duymaz tüylerim ürpermişti. İlk günki gibi korkuyordum ondan.
"Senin bir oyun oynadığını biliyorum. Bana değişebileceğini ispatlamaya çalışıyorsun."Sustu.
Bir şey söylemediği için daha çok gerildim. Beni korkutmak için bilerek verdiği esin ardından sözünü tamamladı.
"İspatla o zaman."Bu binaya patlayıcı yerleştirdiğimi nerden bilebilirdi?
Sakin olmalıydım. Paniklemek şu an her şeyi batırabilirdi. Zaten kötü bir durumdaydım ve işleri daha fazla zor bir hale getirmemeliydim.Birden sıçradım.
Betül.
Betül burdaydı!
Ellerimi uzattım.
Betül'ün yüzüne dokundum.
Evet o gerçekti.
Seçim yapmaktan o kadar yorulmuştum ki.
Doktor sürekli beni seçim yapmaya zorluyordu.
Ama ben onun zannettiği kadar salak değildim.
Onun da bu binada olduğunu tahmin edecek kadar onu tanıyordum.
Gücü elime alma vakti gelmişti.
Eli silahlı olan adamlara doğru elimdeki telefonu göstererek konuştum.
"Bundan sonra Adnan yok. Kuzey yok. Sadece ben varım."
Beni tanıyorlardı.
Ben de onları tanıyordum.
Ne kadar tehlikeli olduğumun farkındalardı.
Önümde hazır olda bekleyen, güç için inandıkları her şeye ihanet eden insanları parmağımın ucu ile gösterdim.
"Artık size ihtiyacım yok."
Silahlı adamlarım benden gelen emiri beklerken ne kadar tedirgin olduklarını hissedebiliyordum.
"Sadece biz varız bundan sonra. Benim tarafımda olan herkes yeni kuracağım dünyada hayatta kalabilecekler. İhtiyacım olmayanlara da ne olacağını iyi biliyorsunuz."
Adamlarıma emiri verirken gözlerimi bile kırpmadım.
"Madem size daha fazla ihtiyacım yok. O zaman ölün."
Ortalık bir anda silah gürültüleriyle dolarken yere oluk oluk akan kan sonunda ben istediğim için akıyordu. Kan birikintisi ayak topuklarımı değdiğinde ayakkabılarımın olmadığını fark ettim.
Silah sesleri yükselirken Kuzey'in bunun bir işaret olduğunu anlayabilmesini umut ettim.
Cansız bedenlerin teker teker yere yığılmasını izlerken bunun beni ne kadar tatmin ettiğini fark ettim. Ne kadar çok güçlü olmayı sevdiğimi.
Buraya ait olduğumu düşündüm.
Sonra, gözlerim tekrar Betül'e kaydı.
Onun benden korktuğunu gördüm.
Ve hatırladım."Korku duyulmak güçlü olmak demek değildir."
Halbuki Betül alışık olmalıydı bu tür sahnelere. O da doktor için çalışmaya başladığına göre, bu dünyada insanların ne kadar kolay öldüğüne birebir şahit olmuştu. Ben onun tanıdığı katillerden de korkunç biriydim öyleyse.
Şimdi ayağımın altında biriken cesetler artarken ayakta sadece Dekan, ben ve Betül kalmıştık.
Bizim bulunduğumuz ortam sessizliğe boğulurken birden duyduğumuz patlama ile üçümüz de sendeledik. Kuzey ile anlaştığımız gibi en uzağımızda ki ilk bina gürültülü bir şekilde yerle bir oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Avukat
AzioneHiç bir şeyden korkmayan birini ne kadar tehdit edebilirsiniz ki? "Beyefendi burası dağ başı değil, bir hukuk ülkesi. Anayasası olan bir ülkede kimse kimseyi bu şekilde tehdit edemez." "Ne yazık ki sizin kitaplarınızın adaleti sokakta geçmiyor...