Bu da gece bölümü olsun bakalım. Güzel okumalar diliyorum. Oy vermeyi unutmayınız diye hatırlatıyorum ve sizi bölüm ile baş başa bırakıyorum. Sondaki soruya cevaplarınızı bekliyorum.❤️
___________
Gece ona bir şey olur diye uyuyamadım. Sürekli uyanıp ona baktım. Çok yorgun olmalı ki derin uyuyordu. Ara sıra yüzünü buruşturdu ama uyumaya devam etti. Sabah olmuştu. Kahvaltı bile gelmişti ama Yaman ona bile uyanmamıştı.
Camdan dışarıya bakıyordum. Bazen karnımı seviyordum. Daha dikkatli olmam gerekiyordu. Ona iyice bağlanmıştım. Ona bir şey olursa dayanamazdım galiba. Hangi anne yavrusuna zarar gelmesini ister ki?
"Rüya," diye mırıldandı Yaman. Hemen ona döndüm ve yanına ilerledim.
"Sevgilim. Günaydın," dedim.
"Günaydın. Ne zaman uyandın?" Uykulu sesi o kadar güzeldi ki.
"Oluyor biraz. Seni uyandırmak istemedim. Kahvaltı bile geldi. Seni bekledik biz babası. Birlikte kahvaltı yapalım," dedim gülerek.
"Canım ben bir tuvalete gideceğim. Elimi yüzümü yıkayıp geleceğim. Sonra sizi daha fazla bekletmeyeyim ve yiyelim," dedi. Kafamı salladım. Kalkmasına yardım ettim. Serum bitmişti gece ve ben bir hemşire çağırmıştım. Çıkartmıştı. Onu da hissetmemişti. Serumun sol kolunda olmasından dolayı olabilirdi. Odanın içindeki küçük banyo ve tuvalet gibi yere onu götürdüm. Adımları yavaştı. Canı yanıyor gibiydi. Sessizdi.
"Ben bir tuvalete falan gireceğim. Sen içeride bekle. Yüzümü yıkayamazsam çağırırım," dedi son cümleyi şakaya vurarak. Dediğini yapıp içeriye geçtim. Kapıyı örttü. Onu beklemeye başladım. Sonra aklıma bir şey geldi. İki tane sandalye vardı. Cam kenarına çektim. Altında tekerlek olan yatak masasını da cam kenarına çektim. Saatlerdir rahat koltuğun üzerinde duran tabildotun içine hazırlanmış özensiz kahvaltıyı da masaya yerleştirdim. Hastanede de olsa şu an burası güzel olmuştu. Gülümsedim.
"Rüya," diye seslendi Yaman. Hızla yanına ilerledim.
"Şey, ben..." dedi.
"Noldu?" dedim.
"Sol kolumu kaldıramadım, o yüzden elimi yıkayamadım," dedi. Yutkundu. Ben de yavaşça yanına gidip ellerini tuttum. Sağ eliyle elimi sıktı ama sol elini tuttuğum elimi sıkamadı. Dolu gözlerle baktım kahvelerine.
"O elalar neden doldu yine? Baya normal şeyler bunlar. Düzelecek zamanla işte. Hadi elimi yıkayalım. Hem ben senin elini yıkamıştım, hatırlıyor musun? Birlikte elimizi yıkamıştık," dedi. Kafamı salladım.
"O gün bizi takip etmişlerdi. Küçük de olsa yaralanmıştın. O zaman yine çok korkmuştum, bu sefer daha çok korktum. Ama çok şükür yanımdasın. Ayaktasın. Elin düzelir zamanla," dedim. Elini yavaşça kaldırdım ve yıkamaya başladım. Yanağıma küçük bir buse kondurdu.
"İyi ki arabana çarpmışım," dedi. Kıkırdadım.
"Arabamı özledim. Sen özlemedin mi arabanı?" dedim. Güldü.
"Burada bir tane yetiyor zaten. Orada da onları kullanırız," dedi. Elini peçete ile kuruladım. Yüzüğümü inceledi o sırada. Güldüm.
"Sana bir sürprizim var," dedim. Kaşlarını kaldırdı.
"O halde hemen yap," dedi.
"İçeride camın önünde," dedim. Oraya geçtik. Gülümsedi.
"Çok güzel olmuş burası, ayrıca kahvaltı efsaneye benziyor," dedi. Gülerek oturduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOMUTANIN RÜYA'SI
Teen FictionBir yanda yeni, atanmaya çalışan bir öğretmen. Mesleğini yapmayı bekleyen, hakkını vererek yapmayı isteyen bir öğretmen, Rüya Doğan. Bir yanda mesleğini severek yapan bir asker, Yaman Kaya. Görev yerinin değişmesi ile komutan olan Yaman zaten oraya...