42.BÖLÜM

1.7K 77 9
                                    

Geçiş bölümü gibi bir bölüm oldu ama bence çok güzel oldu. Buyrun, güzel okumalar...
Oy vermeyi unutmayınız.
❤️

________________

(5 yıl sonra)

Hepimiz İstanbul'a kalıcı olarak dönmüştük. Annem gil çok mutlu olmuştu. Babamdan annem boşanmıştı taa ne zaman ve babam zorluk çıkarmamıştı. Şimdi kiminle, nerede bilmiyoruz. Mila çok iyi bir doktor olup buraya atanmayı başarmıştı. Hepimiz buradaydık. Poyraz bile buradaydı.

Batı ve İdil evliydi. İdil'de buraya atanmayı başarmıştı. Evlilikleri çok güzel bir şekilde devam ediyordu. Henüz çocukları olmamıştı. Çünkü birlikte vakit geçirmek istemişlerdi. Çocuk istemiyorlardı sanırım.

Mila ve Koray daha bu yıl evlenmişlerdi. Koray'ın işleri hâlâ yoğundu. Mila zaten yoğun. İzin günleri aynı olduğu zaman bizimle vakit geçirmek yerine gidip birlikte bir şeyler yapıyorlardı. Bazen ise bize geliyorlardı.

Akın, Berivan ve Asel Şırnak'ta hayatlarına devam ediyorlardı. Artık nerede olursak olalım hepimizin normal bir hayatı vardı çünkü Yaman o mal adam ve adamlarını hiç çıkmamaları üzere hapse tıktırmayı başarmıştı.

Yaman artık görevlere çok nadir gidiyordu çünkü hem İstanbul'a gelmiştik hem de rütbesi yükselmişti. Her şey planladığı gibiydi. Poyraz da bir üst rütbeye yükselmişti ve görevlerde askerleri yöneten kişi o olmuştu. Üsteğmen Poyraz. Nasıl da yakışıyordu ismine. Ona hemen birini bulmalıydım.

"Kızım, üstüne şunu giyelim mi bebeğim?" dedim. Evet evet. Bir kızımız olmuştu. Şu an ise evimizin balkonunda Yaman ile oturuyorduk. Kızımız ise babasının kucağına mayışmıştı. Henüz 1 yaşında. Minicik. Yaman'ın kolları arasında mayışmış durumda. Adı Mısra.

Huysuzlanmıştı. Babasına iyice sokuldu. "Tamam hadi içeriye uyumaya gidelim artık," dedi Yaman. Bazen onları çok kıskanıyordum.

"Hadi siz geçin. Ben de etrafı toplayıp geliyorum," dedim. Yaman kızımız ile içeriye geçerken yanağıma bir öpücük bıraktı. Mısra bunu görünce deli gibi ağlamaya başladı.

"Tamam kızım tamam, odamıza gidiyoruz, haydi," derken odamıza ilerledi. Gözü benle buluşan Mısra'ya dil çıkarttım onlar kapıdan çıkarken ve gülmeye başladı. Onlar odaya geçerken ben de Mısra'nın salona az da olsa dağılan oyuncaklarını topladım. Henüz oynayamıyordu. Mısra aslında sadece bizim kucağımızda sıkıca kıyafetimizi tutarak durmayı seviyordu. Güven alıyordu galiba. Ben kızımı çok seviyordum. Hamileliğimde yine Umut'umunki gibi saçma sapan şeyler söylediler. Kızımı da kaybedeceğim diye çok korktum ama Allah'tan bir şey olmadı ve o bizimle. Tatlış kızım Mısra.

"Annesi hadi gel! Durmuyor bu mızmız." Yaman'ı duyunca güldüm ve mutfaktaki bardakları makineye yerleştirip hızla odaya geçtim. Mısra'nın kendi odası vardı ama o küçük olduğu için yanımdaki küçük beşiğinde yatıyordu. Bazen de tam aramızda.

"Anne geldi!" dedim neşeli sesimle. Yaman kızımızın minik ellerini koca elleri ile severken hemen bana baktı.

"Güzel annemiz de gelmiş," dedi hayran hayran bakarken. Gözlerinin en içine baktım. Ben bu adamı çok seviyordum. Gidip yanağına bir öpücük bıraktım. O çok güzel bir eşti. Aynı zamanda çok güzel bir babaydı. İşinde de iyiydi. Ben bu adama kesinlikle çok hayrandım. Mısra yine kıskanmış gibi hem tepinip hem ağlamaya başladı. Bir yandan "Ba-" diyerek nazlandı. Bu onun 'baba' deme şekliydi. Bana henüz anne dememişti ama babasına 'ba' diyordu. Bazende kendince bir şeyler mırıldanıyordu.

KOMUTANIN RÜYA'SIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin