Merhaba. Güzel bir bölüm daha geldi. İyi okumalar. Lütfen, okuyanlar oy verin. ❤️
_____________
Hastane koridorları çok kısa geliyor beklerken. Acı acı kokuyor burnuma, her yerde buram buram sessizlik. Bazen çığlıklar yükseliyor. Ben o acı haberi alıp ağlayanlardan olmak istemiyorum. Kafasına çok büyük bir darbe almış olmalı ki bu halde. Uyanması gerek. Annesine ne derim yoksa? Babası gibi o da sizi bırakıp gitti mi derim? Onu da aldı hayat sizden mi derim? Kendim kabul edemem ki. Diyemem bir şey. Artık gözyaşım kalmadı. Öylece bakıyorum.
Yaman bazı işlemler için birkaç kere gitti. Şu an yanımda. Onu göreve çağırdılar ama gitmedi. Birine bir sürü emir verdi. Üsteğmen olduğunu öğrendim. Bazen bana bakıyor. O da kısa sürede bize bağlandı ve o da Batı için üzülüyor. Oysa en başta resmen dalga geçmişti onunla. Zaman öğleni geçti ama akşam da olmadı. Sabah yediğim şeylerle duruyorum. Yaman bir türlü bir şey yediremedi. Başım omzunda öylece yatıyorum. Düşünceler beni esir almış durumda.
Doktor acil kapısından çıktı. "Batı Akman'ın yakınları?" dediğinde anında kalktım. Yaman'da hemen kalktı. Başımın dönmesi ile yer ayağımın altından kayıyor gibi hissettim. Düşecek gibi hissediyordum. Yaman bunu fark etmiş olmalı ki belimden tuttu. Doktorun karşısına geçtik.
"Batı ilk getirildiğinde açık olan bir yarası vardı kafasında. Evet kötü görünüyordu ama bu tür yaralardan asla korkmam ama iç kanamadan korkmuştum. MR'a aldık, tomografi çektik. Allah'tan kötü bir durum yoktu. Açık yarayı kapattık. Bilinci yerindeydi. Hâlâ öyle. Ama iç kanamalar kendini uzun süre sonra gösterebilir. Batı gözetimimiz altında olacak. Odaya alacağız. Eğer 48 saat istediğimiz gibi geçerse onu taburcu ederiz. Geçmiş olsun," dedi doktor. İçim rahatlamıştı ama hâlâ bir risk vardı.
"Teşekkürler," dedi Yaman. Doktor gülümsedi ve içeri geçti. Ayakta Yaman'ın desteği ile duruyordum. Bana sarıldı.
"Bak, olmadı bir şey. Dualarımız kabul oldu," dedi.
"Evet," diye mırıldandım. Geri çekildiğinde sendeledim. Başım ağrıyordu, yere düşecek gibi hissediyordum.
"Batı odasına alınsın, ben sana yemek alacağım. Şu haline bak. Bayılacak gibisin resmen," dedi yine belimden tutarak. Beni kendine çekti. Sonra bakıp gülümsedi. İçimiz biraz olsun rahattı artık.
"Ben yemek istemiyorum," diye mırıldandım. Gerçekten yiyecek halim bile yoktu.
"Yemek yemezsen bu gidişle serum yersin, ben de artık bir Batı'nın oda bir senin oda gezerim. Bunu bana yapma öğretmen hanım," dedi gülümseyerek. Güldüm.
"İçim almıyor. Gerçekten," dediğimde acilin kapısından tekerlekli sandalye ile çıkarılan Batı'yı gördüm. Gayet iyi gözüküyordu. Gülümsedim. Yanımıza geldiler. Elini tuttum.
"Batı, şükürler olsun. İyisin," dedim.
"Evet güzellik, iyiyim ama başım ağrıyor. Hem de çok," dedi.
"O da geçecek," dedim. Asistan olduğunu düşündüğüm kız derin bir nefes aldı.
"Odaya götürsem, orada konuşsanız, hasta da bayılmadan," dedi bıkkın bir şekilde. Sinir olmuştum. Kafamı salladım. Koridorun sonundaki asansör ile bir aşağı kata indik. Diğer bir tarafa yürüdük. Odaya geldik. Kız Yaman'ın yardımı ile Batı'yı yatağa yerleştirdi.
"Biraz dinlen Batı, uyuman yasak değil. Ara sıra kontrol için geleceğim, geçmiş olsun," dedi.
"Sağol Mila, her şey için," deyip gülümsedi Batı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOMUTANIN RÜYA'SI
Roman pour AdolescentsBir yanda yeni, atanmaya çalışan bir öğretmen. Mesleğini yapmayı bekleyen, hakkını vererek yapmayı isteyen bir öğretmen, Rüya Doğan. Bir yanda mesleğini severek yapan bir asker, Yaman Kaya. Görev yerinin değişmesi ile komutan olan Yaman zaten oraya...