Seelaaammm. 💜
Çocuklarımı çok özlemişim. Yorumlarınızı da en az o kadarrr. Özel bölümlerle kurguya devam edeceğim. Diğer bölümlerde yazamadıklarımı, aklımda olanları yazacağım.
Keyifle okuyun. 💜
🌙Sıcak kolların arasından çıkıp banyoya ilerlediğinde genişçe esnedi. Önce kısa bir duş almış, ardından da sakallarını kesmişti. Beyaz teni yeniden parladığında gülümsedi. Aynada görünen yansımadan memnundu.
Aylardır Hollanda'daydılar. Tufan işine odaklanmış o da okulluyla ilgilenmişti. Yakında dönem başlayacaktı. İki buçuk ayın ardından yeni okul, yeni arkadaşların arasına katılacaktı. Biraz endişeli olsa da Tufan'la birlikte her şeyi halledeceğini biliyordu.
Belindeki havluyla odaya girdi yeniden. Tufan yatakta yüz üstü uzanmıştı. Az önce onun başının üzerinde olduğu yastık şimdi adamın başının altında ve kollarının arasındaydı. Üzerine ince bir tişört, altında pantolon geçirdi. Saçlarını düzelti, Tufan'ın parfümünden birkaç defa sıkmış ardından da yatağa ilerlemişti.
Adamın yanağına öpücük bıraktığında gözleri hafif açılmıştı. Sunumu yüzünden bir haftadır aralıksız çalışıyordu. Bugün izin günü olduğundan biraz dinlenecek ardından yeniden sunum için çalışmaya başlayacaktı.
Tufan, ellerinden birini kaldırıp yanaklarına koymuştu. "Kolay gelsin, dikkatli ol!" Ardından uzanıp küçük bir öpücük dudaklarına bırakmış, gerisin uyumaya devam etmişti.
Evden çıkıp dar sokakları arşınlamaya başladığında etrafta gezinen turistlere takıldı gözü. Hepsi üzerlerinde plaj elbiseleriyle sahil yolunu tutmuştu. Kıskanmadan edemedi. Buraya geldiği ilk hafta dışında Tufan'la düzgün bir anı yaratamamışlardı.
Adam işine odaklanırken o da okul işi ve part time işiyle ilgileniyordu. Bazen duştan hemen sonra birbirine dolanmış bedenleriyle uyuya kalıyorlardı yorgunluktan.
Çalıştığı küçük kafenin kapısını açıp girdiğinde içerde çalışan iki arkadaşına selam vermiş hızla üzerini değiştirmek üzere personel odasına girmişti. Üzerindeki tişörtü çıkarıp kafenin logosu ve rengini taşıyan yeşil tişörtü geçirdi üzerine. Kaslanmış vücudu örtündüğünde önlüğü de kafasından geçirmiş hızla kasaya geçmişti.
Bugün kasiyerlik ondaydı. Önce kasaya konulacak parayı almış ardından da sistemi açmıştı.
"Bugün yoğun geçecek." Kızıl saçlarını toplamaya çalışan arkadaşına döndü. "Cumartesilerden sadece burada çalışırken nefret ediyorum." Kapıları açma saati geldiğinde yorucu geçecek altı saatte başlamıştı.
Baran Uzatılan parayı alırken Lisa elinde isim yazmak için tuttuğu bardakla yanına gelmişti. "Akşama hepimiz içmeye gideceğiz sende gelir misin?" Aksanlı İngilizcesini kavramak bazen zor oluyordu ama yine de anlıyordu. "Her zamanki yerde olacağız." dedi siparişi hazırlamak için bara yöneldiğinde.
"Lisa, makineyi boşaltır mısın lütfen?" Baran'dan cevap beklerken Ryan'ın söylediğini de yapmaya başlamıştı. Ryan, yarı Koreli yarı Hollandalı sevimli bir çocuktu, işin en iyi yanıydı ikisinin de aynı okulda olmasıydı. Adamla düşündüğünden iyi geçiniyordu. Buraya bu kadar çabuk alışacağını düşünmemişti ama beklediğinden hızlı arkadaşlık kurmuştu.
Yarım saatin ardından kasayı başkasına devrettiğinde saat ikindiyi bulmuş, kafe daha da kalabalıklaşmıştı. Odaya geçip üzerindeki önlüğü çıkardı. Yarın Pazar olduğundan herkes izinli sayılıyordu. Kapı açılıp Lisa arkasından girdiğinde Ryan da onu takip etmişti.
"Ne dersin? Erkek arkadaşınla gelir misin?" Üzerindeki önlüğü çıkarıp poşetin içine tıktı. Aynı zamanda da Baran'ın cevap vermesini bekliyordu. "Hadi ama en sonunda kocanla gerçekten tanışmış olacağız."
Kafeye her geldiğinde insanların Tufan'a hayran bakışlarını düşündükçe teni kabarıyordu kıskançlıkla. "Gelmeye çalışacağım." Okyanus mavisi gözleri kıza kısaca değinmişti.
"Harika, bende kendi erkek arkadaşımı getireceğim. Ryan sende..." Adama kısa bakış attıktan sonra umutsuzca başını salladı. "Bulursan sende orada birini." Çocuğun aşk hayat pek iyi sayılmazdı. "Türkiye'ye gidince bulursun kendine bir güzel." İki erkek hızla üzerlerini değiştirmiş ardından odayı Lisa'ya bırakıp çıkmışlardı.
"Türkiye'ye ne zaman gidiyorsun?" İçeri giren müşteriden gözlerini çekip yanında bekleyen adama çevirdi.
"Dönem bittikten sonra." Heyecanla mırıldanmıştı. Birkaç aylık bir gezi planı oluşturmuştu hepsini yapmak, her şeyi görmek için heyecandan kıvranıyordu.
Lisa'da çıktığında aynı yolu yürümeye başlamış, iki blok ötede yol ayrımında birbirlerinden ayrılmıştı. Baran eve yürüyerek gittiğinden diğerleri metroya binmek zorundaydı.
Eve giden yolu bitirdiğinde yolun sonunda kapıyı ona açan adamın kollarındaydı. Tufan, tüm ağırlığını üzerine bırakan adamın bedenini sıkı sıkı tuttu. "Günün nasıldı?" Kollarını boynuna dolayıp kucağına alması için gözlerinin içine baktı.
"Yorucuydu. Bütün gün aynı kelimeleri tekrar etmekten bıktım. Yakında kelimelerim 'hoş geldiniz, ne arzu edersiniz? Afiyet olsun, tabi ekstra krema eklerim' den oluşacak sadece."
Adam tek seferde kucağına aldığında bacaklarını beline dolamış ardından da banyoya doğru ilerlemişti. Sıcak yüzünden pantolonu bacaklarına yapışmış gibi hissediyordu. Yüzünü Tufan'ın boynuna gömdüğünde adam banyo kapısını açmış, klozetin üstüne bırakmıştı bedenini.
"Akşam yemeği için çok güzel bir restoran önerisi aldım. Duştan çıkana kadar gelmiş olur." Baran'ın okyanus mavileri parlarken midesine bir şeylerin sonunda bir şeylerin girmesini sabırsızlıkla bekliyordu. Molasında bile rahat bırakılmadığından düzgün bir şeyler yememişti.
Hızlı bir duşun ardından banyoda sadece belinde havluyla çıkmış ve odalarına ilerlemişti. Odaya girmeden önce geniş holde durdu. İki odası ve tek salonu bulunan geniş bir evdi. Merkezde olmasına rağmen hiçbir şekilde gürültüyle karşılamamışlardı bu ana kadar. Odanın içine girdiğinde çalışma masasında oturan adama ilerledi. Tufan'ın sırtı ona dönüktü.
Camdan görünen mahalleye kısa bakış atmış ardından da adamın kucağına oturmuştu.
"Siktir!" Adamın gerilen bedeniyle gülümserken kollarını sıkı sıkı sardı beline. "Oğlum en azından iç çamaşırı giyinseydin!" Kesik bir nefes bıraktığında ellerini masanın üzerinde tutmaya gayret etti. Tenine dokunduğu an ikisi de hiç sönmemiş bir yangını daha da harlıyorlardı sadece ve bu saatler sürüyordu.
"Yorgunum." Adamın şişkinliğini hissettiğinde kendisini daha da bastırmıştı.
"Baran, yorgun biri için fazla yaramazsın!" ellerinden biri Baran'ın ıslak saçlarına daldı. "Saçlarını kurutalım, yoksa hasta olacaksın yine." Kucağındaki adamla birlikte ayağa kalktığında nefeslerini sakinleştirmeye çalışıyordu. Baran'ı yatağa bıraktı ardından hızla büyük dolaba ilerleyip giymesi için sadece baksır ve şort uzattı. Evde yarı çıplak dolaşmasından hoşlandığını gizlemiyordu.
"Akşam çocuklarla buluşur muyuz?" Baran belindeki havluyu çözdüğünde adamın sırtını dolaba yaslamasını, gözlerini ayırmadan onu izlemesine sırıtarak cevap verdi.
"İstiyor musun?" Şortunu da giydiğinde havlusunu aldı yataktan.
"Evet, biraz ev dışında vakit geçirmek istiyorum." Kapının sesi yükseldiğinde başını salladı.
"Gideriz o halde." Siparişleri almak için kapıya yönelen adamın peşinden ilerledi. Önce elindeki havluyu banyoya atmış ardından da mutfağa geçmiş ve masayı hazırlayan adama yardım etmeye başlamıştı.
••••••Umarım beğenmişsinizdir. Diğer bölümlerde görüşmek üzere 😚😚
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐓𝐔𝐅𝐀𝐍| 𝐁𝐱𝐁
Novela Juvenil[TAMAMLANDI] Göğüs oluğuna bastırdı dudaklarını. "Tanrı sevgiyi yasak kılmadı bize. Ama şehvet yılan gibi bedenlerimize dolanırken günaha boyandık seninle." Tufan ve Baran 🖤 Eşcinsel hikayedir 🌈 Cinsel içerik ve küfür içerir ! Başlama: 09.11.20 Bi...