15.

24K 1.7K 221
                                    



"Afiyet olsun oğlum." Tufan, önüne konulan tabağa baktı. Kadın masayı donatmıştı. Çeşit çeşit yemek ve dahası içeride bir tatlı olduğunu bile söylemişti.

"Anne." İsyanla annesine söylenen oğlana döndü. Yanağı hafifi morarmış, dudağı ise kanla kabuk bağlanmıştı. Benle çevreli yüzü solgun görünüyordu. Okyanus mavisi gözleri bir türlü Tufan'a dönmemişti.

"Ellerinize sağlık, hepsi çok lezzetli gözüküyor." Okyanus mavisi gözlerin sahibine baktı ama Baran, özellikle başını kaldırmıyor, tavuğunu didikliyordu.

Sohbetle geçen ama Baran'ın sessizliğinin bozulmadığı yemek masası toplandığında Tufan, sessizliğe daha fazla dayanamadı.

"Bana banyoyu gösterir misin, Baran?" Ayağa kalkıp cevap vermesini bekledi. Oğlan başını salladı. Koridorda ilerleyip beyaz ahşap kapının önünde durdu.

"Burası, içeride temiz havl..." Tufan kapıyı açıp oğlanı da beraberinde içeri çekti. Eski ama temiz olan banyo, camdan gelen loş ışıkla aydınlanmıştı.

Baran'ın kalçası lavabo tezgahına yaslandığında Tufan da kollarını iki yanından geçirmiş ve üzerine eğilmişti.

"Şimdi." Genç adama biraz daha yaklaştı. "Neden yemek boyunca yüzüme bakmadığını söyleyecek misin?"

Tufan'dan yükselen misk kokusu, oksijenden daha güzeldi ciğerleri için, yüzünün hemen birkaç santim uzağında bulunan yüzü, Baran'ın aklını karıştırıyordu.

Kemikli yüzü, sakallarla sarmalanmıştı, uzun kirpikleri kahverengi gözlerine gölgeler bırakmıştı.

"Baran? Hala sessizsin." Bakışları oğlanın etli dudaklarına kaydı saniyelik olarak, şu an da bu kadar dibine girmesi sağlıklı değildi kesinlikle.

"Sana, eşcinsel olduğumu söyledim."

"Yani, buna bir tepki mi vermeliydim?" Başını banyonun camına çeviren Baran'a bakmaya devam etti. Utandığı ve çekindiği belliydi ama az önce dudaklarına değen gözlerin içindeki şimşekleri görmüştü. Bu onun sınırlarını zorluyordu. Tufan bir erkeğe ilgi gösterdiğine şaşırmıyordu ama bu oğlanında Baran gibi sessiz ve kırılgan olması şaşırtıcıydı.

Hep kendisini kızlarla hayal etmişti ama şimdi karşısında savaşçı ama bir o kadar da yaralı oğlanı gördüğünde kalbindeki Öykü'nün açtığı yarayı hatırlamıyordu bile, hatta onu sevdiğini düşündüğü için kendisini aptal olarak görüyordu.

Öykü, zor zamanlarda yanında olduğunda, her döndüğünde onu gördüğünde onu sevdiğini düşünmüştü. Her zaman ona en iyi şekilde davranmıştı ama bu sevgi değil de arkadaşlık gibiydi. Farkında değildi sadece.

"Evet, en azından bir şeyler söyleyebilirdin. Sen sessizliği seçtin." Başını yeniden Tufan'a çevirdi. Tufan gülümseyerek başını salladı. Neden gülüyordu ki şimdi? Zaten dikkati dağılmıştı güzelliğiyle bir de böyle gülünce aklını toplamakta zorlanıyordu. Aptal adam.

"Öncelikle, yönelimin beni ilgilendirmez, kimseyi ilgilendirmez. Senin hayatın bu, neden başkalarının senin hakkında söz hakkı ve yorum yapmasını istiyorsun?" Derin bir soluk alıp biraz daha eğildi. "Bu ben bile olsam biri sana ve senin yönelimin hakkında bir şey söylediğinde yumruğu geçir yüzüne."

"Babamın söylediklerini duyduğunu biliyorum." Üzgündü. Tufan'ın ailesiyle tanıştırmayı böyle hayal etmemişti. Her şey annesiyle başlamıştı hayalinde ama Tufan, hayatının en boktan dönemlerini duymuş, babasının onu ne kadar değersiz gördüğünü göstermişti.

"Evet, o konu!" Geri çekildi. Bedeni öfkeyle kasıldı, yüzünde öfkenin gölgesi belirdiğinde Baran bir kez daha bunun sorumlusu kendisi olmadığı için şükretti.

"Babanı öldürmememin sebebi sendin, tabi bir de geleceğim." Dişlerini sıktı. Sakallarla bezeli kemikli yüzü belirginleşti ."Bunları yaşadığın için üzgünüm, hatta öfkeli ve nefret doluyum."

Oğlana yaklaştı. Kollarını omuzlarından geçirip göğsüne bastırdı. "Sen çok güçlüsün. Sana ne söylesem boş olacak. Zaten bende pek konuşmayı beceren biri değilim." Dudaklarını genç adamın saçlarına bastırdı. Baran bir saniyelik şaşkınlıktan sonra, kollarını beline sardı. Kendi bedeni, Tufan'ın iri bedenine yapışmıştı. Etraflarını saran elektriklenmeyi, karnındaki kasılmayı görmezden gelemiyordu.

"Bundan sonra o itlerin kucağına atmayacağıma emin olabilirsin." Cümlenin sonuna doğru kendisini adamın konuşmasına odakladı ama o kadar zordu ki

Tufan, hafifi geri çekildi. Kafasını indirip kendinden kafa boyu kısa olan oğlana baktı. Etraflarını saran elektriklenmeden kurtulmazsa hiç iyi şeyler olmayacaktı onlar için.

"Şimdi gidip şu annenin övgüyle bahsettiği tatlıyı yiyelim. Gerçekten tadını merak ediyorum." Gülümseyerek söylediğiyle, Baran'ın yüzünde de gülümseme oluşmuştu. Okyanus mavisi gözlerinde bahar esintisi dolaşıyordu.
Tufan, dudaklarını morarmış elmacık kemiğine bastırdı, dudaklarını çekmeden yüzünde gezdirdi.

Baran yüzünde gezinen sıcak dudaklarla, gözlerini yumdu. Bedeni titremiş, kasıkları alevlenmişti. Tufan, dudaklarının kenarına hafif bir buse kondurup hiçbir şey demeden banyodan çıktı. Kapanan kapının sesiyle gözlerini araladı. Nefesi sıklaşmış, erkekliği kabarmıştı.

Sadece dudakları birkaç saniye yüzünde durmuştu daha fazlası olsaydı kalbi daha fazla dayanmayacak, olduğu yerde can verecekti.





𝐓𝐔𝐅𝐀𝐍| 𝐁𝐱𝐁Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin