38.

10.5K 692 48
                                    

Karla kaplı yolda, ilerleyemeyen arabanın içine baktı. Arkada duran kese kağıtlarına uzandı. Kar yüzünden yol kapanmıştı ve yanlarından geçen görevli en fazla bir saat sürer demişti saatler önce ama üç saattir aynı yerdeydiler.

İlk başta turtayı çıkardı. İçerisindeki çatalı da aldı, kokusu şimdiden arabayı sarmıştı bile. Tufan'a döndüğünde onun radyoyla uğraştığını gördü.

"Yer misin?" Elindeki turtaya kısa bakış attı.

"Hayır." Radyoda bulduğu Rusça parça ile duraksadı. "Ne dediğini anlamasak da iyidir."
Gülümseyerek ilk lokmasını aldı. Turta ağzında dağılırken gözlerini yumdu. Ne güzel şeydi bu böyle? Gözlerini araladığında ona bakan Tufan'la göz göze geldi.

İçerisi sıcaktı ve hoş bir mayışmışlık vardı üzerinde. Okyanus gözleri canlılıkla parlıyor, yanakları hafif kızarmıştı.

"Buraya gel." Sesi sertti. Gözleri kararmış, kızıl kıvılcımları belirginleşmişti.

Şaşkınlıkla genç adama doğru eğildi. Tufan dudaklarına bastırdı dudaklarını. Tadıyla birlikte, aldığı elmalı turta tadıyla hırladı.

Etli alt dudağına dişlerini geçirdiğinde oğlanın saçlarına asılan elini hissetti. Saniyelik olarak dudaklarını ayırdı. Turtayı alinden alıp bir boşluğa bıraktı. Ardından belinden tuttuğu gibi kucağına çıkardı.

Koltuğa geri iterken yeniden dudağına yapışmıştı. Baran ise anın verdiği şaşkınlıkla duraksadı. Dudaklarını sömüren adamın bu denli arzulu olması kasıklarında yangın başlatıyordu.

"Baran!" Dudaklarını çekti. Oğlanın nefesinde soluklandı. Kızarmış ve şişmiş dudakları, Ademi ve Havva'yı cennetten kovan elma gibiydi. İç çekti, yüzünü boynuna gömerken.

"Ne oldu?" Saçlarını okşarken yanlarında geçen polise takıldı mavi gözleri. Yol muhtemelen yavaş yavaş açılıyordu, camlar filmli olduğu için rahattılar.

"Beni bir ateşe attın, yanışımı izliyorsun." Dudaklarını bastırdı Baran'ın boynuna.

"Asla yakmam seni." Yanaklarını avuçladı adamın. "Seninle yanar, seninle yakarım." Şakağına bastırdı dudaklarını. Başını adamın omuzuna yasladı. Tufan bir belini saran kolları daha sıklaştı. bir süre sessizlik içinde oturdular. Adamın ara ara saçlarına  dalan parmakları uykusunu getirmişti.

"Kız kardeşin ne olacak?" Etrafta gezinen polislerden gözünü alamıyordu. Yolun açılmak üzere olmasını umdu.

"İrina ile kalacak, özlemişti zaten."

"İrina mı?" Yüzünü genç adamın boynuna gömdü Tufan. Burada yaşar, burada ölürdü imkanı olsa. "Berfin'in arkadaşı mı?"

"Hayır, ben buradayken bizimle ilgilenir genelde. Otel, araba, maç vs." Sesi boğuk geliyordu. Her konuştuğunda sıcak dudakları boynuna sürtünüyordu.

Mavi gözlerde çakan kıskançlık şimşekleri görmemişti Tufan. Baran'ın kıskançlık dolu bir hisle dolduğunu da anlamadı. "En son ne zaman geldin Rusya'ya?"

"Bilmem." Başını çekti. Oğlanın bu meraklı halini anlamasa da sorgulamadı. "Sanırım, üç-dört yıl önce." Kaşları çatılmıştı. Cam tıklatıldığında, ikisi de yanlarında dikilen polise döndü. Beyaz tenli, mavi gözlü polis, domates gibi kızarmıştı. 

Tufan, Baran'ın belinden tutup geri yerine oturttuğunda, camı indirdi. Polis yolun açıldığını söyleyip, elindeki çayları uzatıp gitmişti. Baran'da ona uzatılan çaya bakarken aklında İrina 'nın nasıl bir kadın olduğu geçiyordu.




Smut kokusu alıyor musunuz? Yakında uejejfjdjshdjadfafdkkddjhaga

Canım elmalı turta çekti gece gece 🥲🥲🥺

𝐓𝐔𝐅𝐀𝐍| 𝐁𝐱𝐁Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin