21.

22.3K 1.4K 333
                                    

Multide Tufan var. Umarım beğenirsiniz.

Keyifle okuyun 💜



Tufan, Baranı kolundan tutup mindere sertçe düşürdüğünde gözlerini devirdi.
"Kendini neden korumuyorsun?"

Düştüğü yerden kalktı. Saatlerdir tek hareketi engelleyemediği için Tufan tarafından eziyet görüyordu. Evet bu artık bir eziyetti çünkü aynı hareket üzerinde çalışıp yapmadığında tekrar tekrar yere düşürülüyordu.

"Yüzümü korurken nasıl yere düşmeyi önleyeyim?" Yorgunlukla soludu.

Üzerindeki gri tişört terden sırtına yapışmıştı. Nefesleri kesik kesikti. Alnındaki teri silip daha dik durmaya çalıştı ama gerçekten yorulmuştu.  "Öfkeli misin? Çünkü şu an öfkeni benden çıkarıyormuşsun gibi geldi."

"Saçma." Yumruğunu oğlana doğru attığında, Baran yana çekilip kurtuldu

"Emin misin? Beni öldürmek ister gibi bakıyorsun."

"Hala saçma." Gülerek gelen diz hareketini engelleyip Tufan'ın dağınıklığından yararlanıp karnına yumruğunu geçirdi.
Nefesi kesildiğinde, gülerek doğruldu.

"Güçleniyorsun. Bu güzel ama hala kendini tam koruyamıyorsun." Oğlanın bacağından tutup mindere düşürdüğünde üzerine çıktı. Yumruğunu yüzüne yakın bir yerde durdu. Baran şaşkınlık ve hayranlıkla saniyeler içinde gerçekleştirdiği harekete bakakaldı.

Tufan ise ışıl ışıl okyanus mavilerine bakarken iç çekti. Dün gece gördüğü rüyayı unutamıyordu. Baran, rüyasına girmişti. Sorun burada değildi sorun Baranın rüyasına girip onu baştan çıkarması ve öpmesiydi. Sabaha karşı kalktığın da hayal kırıklığıyla dolmuştu içi. Yanında Baran yoktu. Baran olsa bile o an oğlanı öpmeyeceğini de biliyordu. Fazlaydı onlar için.

"Sence de fazla ağır değil misin?" Baran üzerindeki ağırlıktan şikayetçi değildi ama diri kalçaları hissettikçe içindeki yangın alevleniyordu. Eğer üzerinden kalkmazsa onu öpecekti, bunu bu defa yapacaktı. Sadece tek bir yakınlık yeterdi bunun için.

"Pardon." Ayağa kalkarken oğlanı da kaldırdı beraberinde.

"Bugün burada bitirelim." Yoksa patlayacaktı.

"Şu söylediğin eve bakmaya gidecek miyiz?"

"Evet. Kapının önünde 15 dakikaya buluşuruz."

Oğlanı umursamadan soyunma odalarına giderken Baran da peşine takıldı. İşleri hiç kolay değildi en azından kendi açısından kolay gelmiyordu.

Tufanı her gördüğünde içinde önlenemez bir arzu oluşuyordu. Bir gün fark edecekti. Onu tersleyeceğini düşünmüyordu yani en azından ona bu kadar yakın olup, ona sarılırken, öpüşmeleri...

Başını iki yana salladı. Erkekliğinin uyandığını hissediyordu. Kelimeyi aklından geçirmek bile onu uyandırıyordu bir de eyleme geçirseler neler olurdu acaba?

Baran, hızla soyunama odasına girdiğinde duştan yükselen suyun sesini duyabiliyordu. Aklındaki görüntüleri silip, dolabına ilerledi.

İyice sapık olmuştu. Bir adamı çıplak hayal etmekte neydi?  Nefesi kesildi Tufan'ı çıplak hayal ettiğinde. Her şeyiyle ihtişamlı bir görüntüsü olduğuna emindi. Sert kaslarına dokunmak, içinde onu hissetmek, dudaklarının teninde dolaştığını...

"Baran, sapıksın sen. Utanmasan gider izlersin." Yanakları kızardığında havlusunu ve birkaç ihtiyacı olacak eşyayı eline alıp boş kabinlerden birine girdi. Tufan şu an da iki kabın uzaktaydı.

Çıplaktı.

"Evet öyle ama sen bunu düşünmemelisin!" Kendi kendine fısıldarken, alev alacağını hissetti. Yanıyordu belki de

Suyu açıp kendi işine odaklandı bir süre, uzayan saçlarını hızla şampuanlayıp yıkadığında bedenini liflenmeyi es geçti. Şu an da ilgilenmesi gereken küçük bir Baran vardı.
Dudakların dişlerine geçirdi. Tufanın çıktığını duymuş olsa da birinin sesini duymasını istemiyordu kesinlikle.

Tufan ise belindeki havluyla tabureye çöktüğünde oğlandan farksız değildi. Okyanus gözlü oğlan onu hayal edip zevkin doruğuna çıkarken, Tufan ise bunu yapmasına rağmen yeniden uyarılmıştı

"Aklımı kaybedeceğim. Uzak durmalıyım. O daha bir çocuk" 19 yaşında olsa da bir çocuktu. Baran her şeyi kendi isteğiyle yapıyordu evet ama Tufan, 24 yaşındaydı.

Ondan yeterince büyüktü. Acaba Baran onu yaşlı olarak görüyor muydu?

Ayağa kalkıp, dolaptan çıkardığı tişörtü geçirdi üzerine onun üzerine de bir kazak geçirdi. Altına iç çamaşırını ve pantolonunu giyerken kapıyı açıp içeri giren oğlanı gördü.

Baran sadece eşofman altını giymişti. Saçları hala ıslak bir şekilde duruyordu. Her bir damla beyaz teninden akıp giderken Tufan kesinlikle bir sınavda olduğuna emin oldu.

Tanrı onu nefsiyle sınıyordu. Daha önce böyle bir arzu ve istek hissetmemişti hiç.

"Saçlarını kurut hasta olacaksın."

'Yoksa ben kalpten gideceğim' dedi kendi kendine. Baran giyinen oğlanın yanından geçip giderken Tufanı ne kadar zora soktuğunun farkında değildi.

Tufan hırsla ve öfkeyle eşyalarını alıp çıktığında Baran şaşkınlıkla onu izliyordu. Farkında olmadan bir hata mı yapmıştı? Acaba bu kadar sıcak davranması onu basit göstermiş ve bu da onu sinirlendirmiş olabilir miydi?

Ama Baran bir şey yapmamıştı ki. Hep Tufan ona dokunmuş, yakınlık göstermişti. Üzerine bir şeyler geçirip saçındaki suyu aldığında aklında Tufan'ın öfkeli suratı vardı.

"Bir şey olmuş, yoksa niye durduk yere sinirlensin ki?"

Tufan ise soğuk havanın verdiği gevşemeyle derin nefesler alıyordu. Az önce aptalca davranmış ve çocuğun şüphesini üzerine geçirmişti

"Aklını sikeyim, geri zekâlı. Çocuğa niye atarlanıyorsun? Sikini tutamayan sensin." Kendisiyle öfkeli konuşmasına devam ederken salondan çıkan okyanus gözlüye takıldı arzulu bakışları.

"Yanıp kül olsam, yangımın  sen olduğun için şükrederim."



"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
𝐓𝐔𝐅𝐀𝐍| 𝐁𝐱𝐁Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin