Bu bölümde sizden birinin anısı var. Bölümlere tek tek eklemeye çalışacağım anıları elimden geldiğince. Umarım keyif alırsınız. 💜
🌙
İnsan kalabalığının arasında yan yana yürürken elindeki sudan bir yudum daha aldı. Okyanustan gelen ferahlatıcı bir hava olsa da bu gece nem fazlasıyla yüksekti.
Üzerindeki mavi tişört altındaki siyah kot pantolonuyla rahat olsa da evde yarı çıplak olmak daha cazip geliyordu ama bir kere geleceğini söylemişti ve şimdi de kızı arayıp bahaneler sıralamak istemiyordu.
On beş dakikalık metro yolculuğundan sonra Amerikan tarzı döşenmiş barın önünde durdular. Gürültülü müzik boğuk bir şekilde kulaklarını dolduruyor, içeriye davet ediyordu.
"Çok kalmayız." Tufan'a döndüğünde adamın zaten ona baktığını gördü.
"Eğlenmene bak, bütün yazı çalışarak geçiremeyiz sonuçta." Elinden tutup kapıyı kendine çekip içeri girdi. Loş turuncu ve kırmızı ışığın kapladığı bir yerdi. İnsanlar bir köşede dans ederken diğer bir kısmıysa uzun bacaklı sandalyelerde oturmuş masalarındaki atıştırmalıkları yiyor, biralarını yudumluyordu.
"Oradalar." Başıyla arkalarda oturmuş olan arkadaşlarını gösterdi. Masaların arasından yanlarına ilerlediler. Tufan üzerine geçirdiği siyah tişört ve aynı Baran gibi siyah bir kot pantolon giymişti.
"Ahhh geldiler." Lisa maya yaklaşan çifti gösterdiğinde gülümsedi. "Hoş geldiniz."
"Hoş bulduk." Boşta kalan sandalyeye oturdular. Masada Lisa ve erkek arkadaşı vardı sadece. "Ryan yok mu?"
"İçecek bir şey almak için gitti ama şurada." Başıyla gösterdiği yere döndüğünde Ryan'ın uzun boylu bir adama gülümserken gördüler. "Geceyi boş geçirmeyeceği anlaşıldı." Kıkırdayıp önüne döndü. "Bu benim erkek arkadaşım Brad. Brad bu da Baran ve eşi Tufan." Masayı saran kısa tanışma faslından sonra Tufan bara yönelmiş içecek alacağını söylemişti.
"Turnayı gözünden vurmuşsun. Bu adam sana deliriyor." Gözünü tufandan alıp Lisa'ya çevirdi.
"Anlamadım." Genç kadın içkisinden bir yudum aldıktan sonra gülümseyerek konuştu.
"Sana bakışlarından, hareketlerinden anlaşılıyor seni ne kadar sevdiği. Doğru adamı bulmuşsun." Ardından yanında oturan adama döndü. "Benim gibi." Adamın gözleri parlarken eğilip dudaklarına küçük bir öpücük kondurmuştu.
Saatler birbirini kovalarken dörtlü masa derin bir sohbete girmişti. Ryan ise uzun boylu yakışıklıyla birlikte ortalıktan kaybolmuştu sessizce.
Baran, artık kafasının duman altında olduğunun bilinceydi. Kelimeleri yuvarlanıyor, dudaklarından anlamsızca dökülüyordu. "Bence sevişmeliyiz." Baran'ın cümlesiyle Tufan yavaşça ona dönerken diğer ikiliyse kıkırdamıştı. "Ortam uygun değil ama iyi bir yer biliyorum." Okyanus mavileri buğulanmış, yanakları kızarmıştı. Ayağa kalkacağı an kolunu tutan adamla kaş çattı.
"Nereye gidiyorsun? Otur şuraya." Adama yaklaşıp kulağına yöneldi.
"Sana pul koleksiyonumu göstereceğim. Beni takip et." Başını yasladı omuzuna. Tufan'ın dudakları kıvrılırken masadakilerle vedalaşmıştı. Lisa sadece el sallayıp erkek arkadaşına dönmüştü.
"Göster bakalım koleksiyonunu." Kollarını beline sarıp bedenini yasladı bedenine. Boyu kısa geliyordu yanındaki adama göre ama eskisi gibi değildi. Bedeni gelişmiş ve kaslanmıştı.
Bardan çıkıp caddenin sonuna ilerledi. Biraz yürüyecek ve ayılmasını sağlayacaktı. Şehrin bu tarafı oldukları yerden daha canlıydı. Binalar daha da yükselmiş, trafik ve insan sayısı artmıştı. Biraz yürüdüğünde Baran'ın kendine geldiğini düşündü.
"Sevişmeliyiz." Bu sefer kelimeleri Türkçeydi.
"Az önce de Türkçe konuşsaydın ya be adam." Elini kaldırdığında taksinin gelmesini bekledi.
"Güneş doğarken sevişmeliyiz."
"Sevişeceğiz, hele eve bir gidelim." Taksi önünde durduğunda kaldırımdan inip arabaya ilerledi. Kapıyı açıp Baran'ın içeri girmesini sağladı. Ardından kendisi de oturduğunda ona bakan adam adresi verdi.
"Eve gitmeyelim, lütfen." Baran yüzünü adamın boynuna saklarken taksicinin aynadan kısa bakış attığını gördü.
"Nereye gitmek istiyorsun?" Dudakları adamın boynuna küçük öpücük kondurduğunda karanlıkta olduklarına şükretti. "Baran."
"Hmmm?" Bir eli Tufan'ın tişörtünün altından kaydığında elini koydu ellerine. Baran'ın dudakları boynunda oyalandıkça damarları kabarıyor, teninde yangınlar başlıyordu.
"Evi bekle!" Başını eğip yüzünü boynuna sıkıştırdı.
"Eve gitmek istemiyorum." Tufan taksiciye farklı bir adres verirken dili adamın esmer tenin üzerinden kaydı. Bedeni gerilirken elini kurtardı elinden. Parmak uçları kıvrımlı kasların üzerinden geçerken Tufan'ın bedenini nasıl gerdiğini anlayabiliyordu.
"Baran..." boynuyla ilgilenirken taksicinin sesi yankılandı. Tufan bedenini itip cebinden çıkardığı parayı uzattı adama. Arabadan inerken camdan uzatılan para üstünü de almıştı.
"Neredeyiz?"
"Sevişebileceğimiz bir yerde." Gülerek elinden tutup çekti. Yüksek binaların bulunduğu bir yerdelerdi. Merkezden uzak, okyanusa yakındılar. Ne kadardır takside olduklarını düşündü.
Binaların hepsi yeni yapılmış, camları takılmıştı. Sağda duran binaya doğru ilerlerken genişçe esnedi. Hava yavaş yavaş serinlemeye başlamıştı. Tuzlu koku taşıyan rüzgar kollarını bedenine sarmasına neden olacak şekilde esiyordu.
"Üşüdün mü?" Omuzlarını sarıp bedenine sokulmasını sağladı. Bir binanın bahçesine girdiklerinde etrafa baktı. Daha bahçe düzenlemesi bile yapılmamıştı. Demir kapıyı itip içeriye girdiler.
"Burayı nerden biliyorsun?" Asansöre ilerken kollarını sardı adamın beline. Asansörlere tek başına girmezdi asla. Dar ve kapalı alanlarda kaldığı an panik atak geçiriyordu. Bu korku ya da psikolojik değildi. Bunun sebebi babasıydı.
Asansör yavaşça katları tırmanırken gözlerini kapattı. Kapılar iki yana açıldığında en üst kattaydılar. "Gel buraya." Zihni artık cam kadar temizdi. Alkolden sıyrılmış, bilinci açılmıştı. Tufan'ın peşinden dairelerden birine girdi. "Çalışanlardan birinin eşyası olmalıydı burada." Etrafa bakındığında mutfak tezgahındaki battaniyeyi gördü.
Battaniyeyi alıp barana uzattı ardından da salondaki iki kişilik koltuğa ilerledi. Altında tekerlek olduğu için kolayca sürüklemiş dairenden çıkarmıştı ama sorun onu merdivenden terasa çıkarmaktı. Baran'ın yardımıyla bunu hallettiğinde terastaydılar. Koltuğu okyanusa doğru çevirip üzerine oturdu. Ama Baran önlerinde uzanan okyanustan gözlerini alamıyordu. Lacivertte dönmeye başlayan gökyüzünün rengini taşıyordu.
Ucu bucağı yoktu. Esen rüzgarda kokusunu alabiliyordu. "Otur hadi." Arkasındaki adama döndü. Yanına çöktü. "Gün doğumunu izleyebiliriz. Gerçeği bir saatimiz var daha ama olsun." Kolundaki saatinden gözünü alıp Baran'a çevirdi. Saçları rüzgarla dalgalanıyordu.
"Bu yüzden mi getirdin beni buraya gün doğumunu izlemek için mi?" Adama sokuldu. Tufan'ın sıcaklığı üzerine örttüğü battaniyeden daha iyiydi.
"Sayılır. Belki bana pul koleksiyonunu gösterirsin diye düşünmüştüm." Baran'ın kıkırtısı doldurdu geniş terası.
"Gün doğumunda sevişmek, bunu sevdim." Tufan'ın kucağına tırmanırken dudakları adamın sıcak dudaklarına dokundurdu.
Elleri belini sararken dudaklarının saldırısına memnuniyetle karşılık verdi.Diğer bölümde ayıplı şeyler okuyacağız. 🥳

ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐓𝐔𝐅𝐀𝐍| 𝐁𝐱𝐁
Подростковая литература[TAMAMLANDI] Göğüs oluğuna bastırdı dudaklarını. "Tanrı sevgiyi yasak kılmadı bize. Ama şehvet yılan gibi bedenlerimize dolanırken günaha boyandık seninle." Tufan ve Baran 🖤 Eşcinsel hikayedir 🌈 Cinsel içerik ve küfür içerir ! Başlama: 09.11.20 Bi...