16.

23.9K 1.5K 242
                                    

Güne yağmurlu başladı, Baran. Gece yarısı aniden bastıran yağmur hala dinmemiş, yeryüzüne inerken tüm masumluğuyla, insanlığı temizlemek için çabalıyor gibiydi.

Adımları dar sokağı döverken, üzerindeki yağmurluk bile artık onu korumuyordu. Kampüsün ağaçlı yolunda yürürken yanından geçen her yüzün fısıldayıp ona baktığını görmezden geldi.

Ama kantine girdiğinde bunu yapamamıştı. Herkes birbirini dürtmüş, onu göstermişti. Fısıltılar göz ardı edilmeyecek kadar arttığın da başına geçirdiği beresini çıkardı. Yumruklarını sıktı , arkadaş grubuna ilerledi ama ilk defa yürümek onun için bu kadar zordu.

"Günaydın." Masaya oturmadı. Kendi arkadaşlarının yüzündeki şaşkınlık durdurmuştu onu. "Ne bu suratınızın hali?"

"Biri okulun itiraf sayfasına bir şey paylaşmış." Selim'e döndü. Onun yüzünde şaşkınlıktan çok üzüntü var gibiydi.

"Eee, ilk defa mı bir şeyler paylaşıyorlar?" Sandalyelerden birini çekip oturdu, ona dikilen her göze tek tek baktı. Bazılarında tiksinti bazılarında ise şaşkınlık vardı. Neler dönüyordu böyle?

"Baran, şu mühendislikteki arkadaşın ve senin hakkında." Gözlerini onu izleyen insan grubundan alıp konuşan, Berkay'a çevirdi.

Şaşkınlıkla dudakları aralandı. Ne demek oluyordu bu şimdi? Tufan'la ilgili ne paylaşmış olabilirlerdi?

"Nasıl? Ne paylaşılmış" Selim, elindeki telefonu önüne koyduğunda, gözleri korkuyla paylaşılan fotoğrafa düştü. Bir mesaj kutusunun ekran görüntüsü, görsel olarak paylaşılmıştı.




 Bir mesaj kutusunun ekran görüntüsü, görsel olarak paylaşılmıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Fotoğraf temsili, bit türlü aklımdakini bulamadım)


Telefona şaşkınlıkla bakarken ne zaman çekildiğini düşündü. Muhtemelen günler önce kafeden çıkarken çekilmişti. İyi de neden biri böyle bir şey yapmak istesin ki?

Fotoğrafa daha dikkatli baktı. Kafenin içinden çekilmişti. Kimin çekebileceğini tahmin etmeye çalıştı ama aklı hala yazılanlardaydı. 'Mühendisliğin göz bebeğini ağına düşürmüş' böyle mi yapmıştı gerçekten? Ağına mı düşürmüştü? Hiç sanmıyordu. Birinden hoşlanmak neden ağına düşürmek oluyordu?

"Ne yapacaksın? Tüm okul görmüştür bu fotoğrafı."

"Bir şey yapmam mı gerekiyor?" Telefonu bırakıp, arkadaşlarına baktı. "Basit bir dedikoduyu bu kadar önemsemeyin. Ateşim var mı diye kontrol ediyordu."

"Biz neden ya da ne için yaptığını sormuyoruz. Bizi ilgilendirmez de ama okuldaki dedikoducu tayfa bunu hemen unutturmaz." 

Gözlerini ona endişeyle bakan Selim'e çevirdi. İkisi de aynı liseden mezun olmuşlardı. Selim'in ailesi de onun şehir dışında okumasına izin vermemişti, böylece en yakın arkadaşından ayrılmak zorunda kalmamıştı. Berkay'ı da dönem başında tanışmışlardı. Kafaları uyuşunca arkadaş olmuşlardı.

"Bu sikikler, gecen yıl okulda olan taciz olayını bile bu kadar büyütmediler. İşlerine geleni konuşurlar." Berkay, telefonunu sertçe masaya bıraktı. "Kimseyi umursama, biz arkandayız."
Minnetle başını salladı. "Sigara içelim. Yüzlerini bile görmeye katlanamıyorum. Şu suratlara bak, görende kantinin ortasında sikişmişiz." Berkay sandalyesini geriye atıp kalktığında, Selim başını iki yana salladı.

"Bu kadar dobra olmana alışamıyorum." Tüm kantin Berkay'ın söylediğini duymuştu ama üçlü bunu umursamadan bahçeye yönelmişti. Üçü de okulda başarılı olan öğrencilerdi, bunun yanında yakışıklıklarıyla da göz dolduruyordu.

Baran, uzatılan sigarayı almadı. Bırakmaya çalışıyordu uzun zamandır. Zorla kazandığı üç boş kuruşu da bu boka yatıramazdı artık.
"Şu mühendislikteki çocuk, onunla konuş." Selim, sigarayı dudaklarının arasından çıkardığında gözleri, dalgınlıkla bahçeyi tarayan Baran'ın üzerindeydi.

"Ne konuşacak ki?" Berkay, Selim'in elindeki kahveyi aldı "Ben eşcinselim. Fotoğrafımızı paylaştılar, seni ağıma düşürdüğümü söylüyorlar. Malum sende kralın oğlusun ya." Kendi söylediğine güldü. "Oğlanın çok hayranı varmış, başın dertte kardeşim." Kahveyi Selim'e geri uzatıp telefonunu çıkardı. Paylaşılan fotoğrafın altında yapılan yorumları gösterdi Baran'a.

"Vay anasını be!" Selim telefonun üzerine eğilip, altına gelen yorumlara baktı. Baran da yorumları okurken şaşkınlıktan gözleri büyümüştü. Gerçekten kızlar bu kadar öfkeli miydi? Üniversiteye gelmiş, olgunluğa adım atmış kişiler bu kadar saçma yorumlar yapmış olabilir mi? Başkasının hayatına karışmak neden marifetmiş gibi davranıyorlardı?

"Kaç yaşlarına gelmiş insanlar, hala başkasına saygı duymayı öğrenememiş." Baran telefonu sahibine geri uzattı. Arkadaşları onun için endişeleniyordu evet ama onun en çok endişelendiği hocaların kulağına gidecek bu dedikodular hayatına ne kadar etki ederdi. "Tufan, eşcinsel olduğumu biliyor."

İki arkadaşı da şaşkınlıkla ona baktığın da "Ne?"

"Lan ben senin 9 yıllık arkadaşınım, bana bile lisenin son yılında söylemiştin." Alınmış gibi yaparak başını başka yöne çevirdi.
"Nasıl söyledin? Senin için kolay değil sonuçta."

"Tesadüfen öğrendi." Tufan'la, akşam yemeğinden sonra hiç konuşmamışlardı. Üzerinden üç gün geçmişti. Ayrıca annesi de Muğla'ya gitmişti. Artık yeni ev bulmalı ve o evden taşınmalıydı.

Derin nefes alıp ellerini saçlarına daldırdı. Arkadaşlarına son olanları anlatmamıştı. Ev arayacağını söylediği an Berkay ona taşınmasını isteyeceğini biliyordu ama Berkay üç kişiyle yaşıyordu. Özelini o kadar kişiyle paylaşamazdı ki o çocuklar eşcinsel olduğunu öğrendiği anda evden ayrılmasını isteyeceğini biliyordu.

"Derse gidelim, konuşuruz sonra." Yaslandıkları duvardan ayrıldıklarında ayaklarının dibine atılan elma çöpüyle duraksadı. Çöpü atana baktığında aynı sınıfta okuduğu kızlardan biri olduğunu gördü "İbnecikte buradaymış." Göz kırpıp uzaklaştığında, "Bu kız bir de sağlık okuyor. Eşcinselliğin hastalık olmadığını bilmeyen bir sağlıkçının ülkeye hiçbir faydası yok gözümde."

"O zaman bu fakültenin yarısı çöp desene."



Bir kaç gündür hastayım ve hala iyileşemedim. Tam olarak aklımdakini yansıtmadığım bir bölüm oldu. Burayı boş bırakmak istemiyorum o yüzden okuduğunuz için teşekkür ederim ❤️

𝐓𝐔𝐅𝐀𝐍| 𝐁𝐱𝐁Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin