😍🤤
Cebindeki anahtarı çıkarıp kapıya taktığında, sırtında taşıdığı adamı düşürmemeye gayret ediyordu. Eve varamadan bayılmıştı. Kulağına vuran nefesi, sırtını söven kalbini yol boyunca dinlemişti Tufan.
Taksi bulup eve gelmeleri kolay olsa da altı katı sırtında birini taşımak kolay olmamıştı. Tek göz evine girip kapıyı ardından kapattı. Kendi odasına ilerlediğinde çocuğun düzenli nefeslerine kulak veriyordu aynı zamanda.
Sırtındaki bedeni yavaşça yatağa bıraktı. İki kişilik geniş yatağında duran yabancıya baktı bir süre. Belini birkaç kez esnetip çocuğun üzerine eğildi. Onu uyandıracak ve duş almasını isteyecekti. Kesinlikle bu leş kokuyla odasında duramazdı. Acımaz kapının önüne atardı.
"Hey!" Çocuğu dürttü. "Ufaklık, uyan." Elinin tersiyle yavaşça vurdu yüzüne.
"ŞŞŞ!" Bu sefer biraz daha sert vurduğunda çocuk inleyerek açtı sol gözünü, sağ gözü çoktan kapanmıştı.
"Neredeyim?" Yorgun çıkan sesiyle gözünü odada dolaştırdı "Beni neden evime götürmedin?"
"Sen bu şekilde gerçekten kendine bakabileceğini mi sanıyorsun?" Yataktan doğruldu. "Kalk ve duş al, leş gibi kokuyorsun." Ufaklıktan uzaklaşıp dolabına ilerledi. Bir kazak ve eşofman altı çıkarttı. Yatağın üzerine atıp odadan çıkmadan önce çocuğa baktı. "Karşıda ki kapı banyo, temiz havlu var. Hızlı bir duş al ve mutfağa gel." Bir şey söylemesine izin vermeden mutfağa gitti. Acıkmıştı. Uyumadan önce bir şeyler yese iyi olurdu.
Dün yaptığı tavuk soteyi ve makarnayı çıkarttı. Fatih gelir diye fazla yapmıştı ama ev arkadaşı ile ilgili çıkan bir sorun yüzünden çocuk gelmeyeceğini söylemişti. Demek ki ufaklığa nasip olmuştu
Isıttığı yemeği ocakta bıraktı ve odasına geçti. İçeride kimse yoktu. Tek pencereden oluşan küçük bir yerdi. Evin geneli küçük olsa da ona yetiyordu. Aldığı burs ev kirasına gidiyor ve çalıştığı işse ihtiyaçlarını karşılıyordu. Hayatını bir şekilde ilerletiyordu, daha fazlasında da gözü yoktu.
Geniş yatağın altındaki çekmeceyi çekti ve ilk yardım çantasını çıkardı. Odasında yatak ve dolap dışında başka bir şey yoktu ki olsa bile sığdıramazdı zaten. Duvarlar da ikinci el dükkanından aldığı tablolar süslüyordu. Dört farklı tablo, dört farklı ressam. Hiçbirinin de adı hatırında değildi ama güzel ve karanlık geldiği için hoşuna gitmiş ve almıştı. Duvarlara kesinlikle yakışmıştı.
Banyonun kapısı açıldığında üzerinde kendi eşofmanı ve kazağıyla çıkan oğlana baktı. Hala kapalı olan gözü için buz çıkarmalıydı
"Gel otur." Geniş yatağın üzerine serdi malzemeleri "Önce yaralarına bakalım, sonra yemek yeriz.""Bana neden yardım ediyorsun?" Yatağın üzerine otururken kendisinin aksine iri yarı oğlana baktı Baran. Saçları alnına dökülmüş, nerdeyse kaşlarını kapatmıştı. Sakalları birkaç günlük olmalıydı. Kahverengi gözlerinde kızıl damarların güzelliğini de görebiliyordu.
"Kim olsaydı yardım ederdim, daha o kadar kötü değilim çok şükür." Yatağa oturan çocuğa baktı. Dudağı ve kaşındaki yara kurumuş, morluklar daha belirgin olmuştu. "Bekle." Mutfağa ilerleyip buz torbasını aldı. Yatak odasına geri dönüp genç adama uzattı "Al bakalım. Elmacık kemiğinde tut biraz."
Oksijenli suyu pamuğa tuttu. Kaşını ardın da dudağını temizledi. Banyodan çıktıktan sonra yeniden kanlanmıştı. Elindeki pamuğu bıraktı, kremi aldı. Kanlanmış gözünün altında fark ettiği hafif morluğa yedirdi. Okyanus mavisi gözler her bir işi zihnine kazımak ister gibi sessizce izliyordu. Yorgun olduğu beliydi, gözleri ara ara kapanıyordu.
"Torbayı çek." Kremi birazda elmacık kemiğine yedirdi. Buradaki morluk daha da kötüydü. Günler sonra ancak iyileşirdi. Gözlerinde toplanan kanda birkaç gün sonra dağılırdı muhtemelen. "Dudaklarını arala." Dolgun, kiraz rengi dudaklarını araladı.
Tufan, kalbindeki hisse anlam veremeden serçe parmağıyla patlamış dudağa yedirdi kremi. Parmağının altında kalp gibi atan sıcak dudaklar içini titretmişti.
Bu anlamsızlığın üzerinde çok durmadı. Kaşında hallettikten sonra yüzüne baktı. Kaçırdığı bir şey yoktu. Kapanmış gözüne baktı. "Gözün için bir krem var elimde. Her gece sürersen iki güne kalmaz açılır." Kalkıp yatağın başında duran çekmeceli komodini açtı. Para yığdığı kremi alıp geri oturdu.
"Baran." Anlamsızca baktı birkaç saniye. "İsmim, Baran."
"Memnun oldum Baran, bende Tufan." Kremi işaret parmağına aldı. "Çok fazla sürmene gerek yok, biraz yedirsen yeterli. İşin bittiğinde bana getirirsen memnun olurum."
"Bana daha çok lazım olacak. Eğer bu kadar etkiliyse, vermeyi pek istemiyorum." Dudakları kıvrıldı. Bu kıvrılışla yüzü buruştuğunda sırıttı Tufan.
"Kazağını çıkarırsan geriye kalana da bakabilirim."
"Gerek yok, kalsın." Geniş omuzlarını silkip ayağa kalktı. Kremi genç adama uzatıp dağınıklığı topladı ve çantayı eski yerine koyup mutfağa ilerledi.
Okuduğunuz için teşekkürler ❤️

ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐓𝐔𝐅𝐀𝐍| 𝐁𝐱𝐁
Подростковая литература[TAMAMLANDI] Göğüs oluğuna bastırdı dudaklarını. "Tanrı sevgiyi yasak kılmadı bize. Ama şehvet yılan gibi bedenlerimize dolanırken günaha boyandık seninle." Tufan ve Baran 🖤 Eşcinsel hikayedir 🌈 Cinsel içerik ve küfür içerir ! Başlama: 09.11.20 Bi...