Tufan kapıyı açtığında, Baran karşısında dikiliyordu. Soğuk yüzenden kulakları, yanakları ve burnu kıpkırmızı olmuştu. Okyanus mavisi gözler dışardaki rüzgâr yüzünden sulanmış, gür saçları dağılmıştı.
Neden bir bere takmamıştı ki? Hasta mı olmak istiyordu bu aptal?"Geç içeri." Onun içeri girmesini söyledikten sonra odasına yönelmiş ve dolaptaki berelerinden birini almıştı. Ardından da çantasını sırtlamış, telefon ve anahtarını cebine atmıştı.
Salona girdiğinde, Baran'ın kitaplıktaki ödülleri incelediğini gördü. Lise ve üniversite dışında katıldığı müsabakalarda aldığı ödüller yan yana dizilmişti hatta birkaçı kitaplarının arkasında bile kalmıştı.
"Bu kadar başarılı olduğun bir şeyi devam ettirmek istemiyor musun?" İçeri giren adama bakmamıştı. Elindeki birincilik ödülünü inceliyordu.
"Mühendisliği seviyorum. Bir şeyleri düzeltmek, yaratmak ve inşa etmek yumruklarımı savurmaktan daha eğlenceli."
"O zaman neden devam ediyorsun?"
"Parası iyi." Bu doğruydu. Şimdi bile çıktığı tek maçta bir araba alacak kadar çok kazanıyordu. "Gel bakalım" Baran, elindeki ödülü büyük bir özenle bırakıp yanına ilerdi. Tufan, önünde duran çocuğun dağınık saçlarını düzelti büyük bir özenle, ardından bereyi kafasından geçirdi. Sıcak parmakları oğlanın soğuk yanaklarına değdiğince içi ürperdi. Hala bu hisse yenilmediği için kendisini içten içe tebrik etti.
"Gerek yoktu." Baran, ilgiyle izledi. Yeni duş aldığı alnına dağılmış nemli saçlarından ve kısalttığı sakallarından anlayabiliyordu.
Tıraş losyonunun keskin kokusu eve ilk girdiği an genzine dolmuştu. Bu koku dışında Tufan'ın kokusunu hatırladı. Kasıklarındaki alevlenmeyle gözlerini kaçırdığında, yanakları daha da kızarmıştı.
"Üşüyor musun?" Oğlanın kızaran yanaklarını üşüdüğüne yordu. Evden çıkacağı için kombiyi yakmamıştı. Soğuk havaya alışkındı ama belli ki o değildi.
Okyanus mavileri ışıl ışıldı. Tufan'a döndüğünde hırçınca dalgalandığının farkında bile değildi.
"Hayır, ısındım." Elini siyah bereye attı. "Sağ ol, çıkalım mı?" Tufan başını sallayıp kapıya yöneldi. Evden çıktıklarında kapıda bekleyen taksiyle şaşırsa da itiraz etmeden bindi Baran. On beş dakikalık bir yolculuktan sonra dış yüzeyi biraz eskimiş bir binanın önünde indi.Yan yana içeri girip asansöre yöneldiğinde durdu. Oraya giremezdi. Dar bir alanda asla durmayacağını biliyordu. Durduğunu fark eden Tufan omuzunun üzerinden oğlana döndü.
"İyi misin?" Kaşları çatılmıştı.
"Merdivenleri kullansak olur mu?" Onun gözlerindeki korkuyu görse de ses etmedi. Çenesi kasıldı. Fark etmeden yumruklarını sıkarken merdivenlere yöneldi. Katları sessizlikle çıkarken, minnettardı Baran.
Kapının önünde durduklarında, ikisinin de nefesleri düzenliydi sanki altı katı çıkmamış gibi dinçlerdi. Baran oğlana hayranlıkla döndü. Nefesi bir kere bile sekteye uğramamıştı.
Geniş omuzları hala dikti. Merdivenleri arşınlamaktan zorlanmamıştı. Tufan kapıyı çalıp açılmasını beklerken Baran'a döndü.
"İçeride en fazla dört kişi vardır. Oyun oynar, film izler, birazda içerler. Sen hepsini yapmak zorunda değilsin. Kalkmak istediğin an söyle kalkarız, onların umurunda olmaz gitmemiz."
Başını salladı sadece, kapı açılıp içeri alındıklarında Tufan'ın dediği gibi içeride dört kişi vardı.
Nerdeyse siyaha çalan gözleriyle, oldukça yakışıklı Fatih. Fatihin ev arkası Semih. Biraz sessiz bir çocuk olduğunu anlamıştı. Gözlerinin önündeki tanıdık duvarları gördüğünde onunla iyi anlaşacağını düşündü.
![](https://img.wattpad.com/cover/247148093-288-k922037.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐓𝐔𝐅𝐀𝐍| 𝐁𝐱𝐁
Teen Fiction[TAMAMLANDI] Göğüs oluğuna bastırdı dudaklarını. "Tanrı sevgiyi yasak kılmadı bize. Ama şehvet yılan gibi bedenlerimize dolanırken günaha boyandık seninle." Tufan ve Baran 🖤 Eşcinsel hikayedir 🌈 Cinsel içerik ve küfür içerir ! Başlama: 09.11.20 Bi...