20.

22.8K 1.6K 166
                                    

Bu görsel sanki bölüme çok güzel oldu 😍 Destek vermeden geçmeyin lütfen. Ayrıca yeni yazdığım kurgulara da bakabilirsiniz.

Gecenin karanlığında boş sokaklarda yürümeye devam ederken saat gece yarısını geçeli çok olmuştu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.





Gecenin karanlığında boş sokaklarda yürümeye devam ederken saat gece yarısını geçeli çok olmuştu. Hava da keskin bir soğuk vardı. Baran montunun içinde hafif titrerken yanında sessizce yürüyen adama baktı.

Tufan, Baran'ın aksine üzerinde sadece deri ceketle duruyordu. Siyah boğazlı kazağı ile soğukta nasıl dayandığını anlamıyordu gerçekten. Yakında kar yağsa iyi olurdu, yoksa bu soğuk hava yüzünden kendisini eve kapatacaktı.

"Üşümüyor musun?" Tufan, okyanus gözlü oğlana döndü. Başında kendi beresi vardı. Ona ait daha çok şey taşımasını isterdi ama şimdilik bere ona yeterdi. Aslında yetmiyordu.

Tufan, daha çok şey istiyordu. Hem barandan hem de kendisinden. Ona daha çok dokunmak istiyordu. Şu an da herkesin uyuduğu şu saatlerde oğlanı yolun ortasına deli gibi öpmek istiyordu.

Gözlerini çekti oğlanın okyanuslarından. Tufan ona her baktığında orada boğulduğunu hissediyordu. Ama boğulurken bile okyanusa güveniyor, ölümün onun güzelliğinden olmasını diliyordu.

Ne büyük delilikti.

"Üşümüyorum. Alışkınım soğuğa." Başını salladı. Tufanın dalgınlığını fark ediyordu. Sessizce yan yana yürümenin huzurunun tadını çıkardı. Omuzları birbirine değiyordu. Kendisinden, uzun ve iri olan adamın verdiği güvenin tadını çıkardı.

Baran, park gördüğünde duraksadı. En son ne zaman geldiğini hatırlamaya çalıştı ama o kadar uzun zaman olmuştu ki tek bir anısı yoktu. Gözleri salıncağa kaydığında, o salıncakta bir kere sallandığını hissetti.

Babası ile çok anısı yoktu. Hatta hiç yoktu, onun hayatı hep annesi olmuştu. Babası kötü bir adamdı.

"İyi misin?" Tufan, rüzgarın etkisiyle sallanan salıncağa baktı. Yavaş adımlarla salıncağa ilerledi. Bedeninin sığacağından şüpheliydi ama yine de oturmak gelmişti içinden.

İri bedenini salıncağa oturttu zorlukla. Zincirler gıcırdadığında hala ayakta dikilen Barana döndü "Kırılır mı?"

Baran omuz silkti "Senin gibi biri için yapılmadığına eminim." Tufan'ın karşısında dikildi. Onun sakallı yüzüne bakarken, okyanusun da yıldızlar düşürdüğünün farkında değildi.

Tufan ise onun sokak lambasının altındaki gözlerinin güzelliğine bakıyordu. "Otur." Ellerini dizlerine vurdu.

Baran şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı "Eğer oturursam ikimizde geceyi hastanede bitiririz."
"Hiçbir şey olmaz. Beni taşıyorsa her şeyi taşır."

"Tufan, bizim gibi kazık kadar adamlar için değil bence bu."

"Baran" Baran gözlerini salıncağın asılı olduğu demirden aldı. İsmi ne kadarda güzeldi böyle "Otur. Bacaklarını arkaya doğru sallandır. Ağırlığı dağıtırsan bir şey olmaz."

"Emin değilim."

"Merak etme en fazla kafamızı yararız." Onun bu kadar rahat olmasını anlamasa da kucağına oturdu. Yüz yüze otururken zorlukla geçirdiği bacakları sallanıyordu boşlukta

"Neyse ki düşersem ölen sen ölürsün." Tufan, okyanus gözlerin sahibine baktı.
"Ölürsem, çok mu sevinirsin?"

Bunu düşünmek fırtınalar yarattı zihninde, kalbindeki kör bıçağı hissedebiliyordu. "Hayır!" Sesi kısıktı. Alnıyla Tufanın alnını eşeledi.

"Hayır!" Tufan, kollarını oğlanın beline sardı.

"Ölmeyeceğim. Sağlıklı bir hayatım var."
"Güzel. Ölme" Başını geriye çekti. Ellerini kaldırıp gür saçlara daldırdı.

"Öykü'nün bu işten kolayca sıyrılmasını istemiyorum." Bunu düşünüyordu hep, kendisi bu kadar tepki ve nefret çekerken o kızın etrafta dolaşmasına izin vermeyecekti.

"Öykü zaten okul tarafından dışlanan bir kız, gözden düştü." Oğlanın elini tutup küçük bir öpücük bıraktı. "Daha fazlasını da hak ediyor ama bu işin sonunda yine zarar görecek olan bizleriz. 'Kötülüğü yapan kötülük bulur' derdi babam, sende bunu sakın unutma."

"Ama yine de hiçbir şey olmamış gibi dolaşmasını istemiyorum."

"Dolaşmayacak. Yakında okulunu değiştirecekmiş, gideceği yerde dostlarım var."

Dudağı kıvrıldı. Okulun aldatmasını duyması hoşuna gitmemişti ama herkesin Öyküye karşı durması, ondan uzak durması hoşuna gidiyordu. Öykü bir öğretmen olacaktı ama bundan sonra o kadar kolay bu mesleği yapacağını sanmıyordu Tufan.

"Canını yakmayacaksın değil mi?"

"Ben bir kadına izni dışında dokunacak kadar aşağılık mı görünüyorum?"

"Asla." Tufanın çatılan kaşlarına öpücük kondurdu. Aman Allah'ım, bu nasıl bir histi böyle. Tufan onu her öptüğünde içinde volkanlar patlayacaktı şimdi.

"Ona dokunmadan onu mahvetmek istiyorum. Farkında değil ama sana da bana da karşı çok fazla nefret toplandı. İnsanlar her zaman sessiz kalmaz. Başkasının hayatlarına burnunu sokmaya çalışırlar bu sessizliği bozarak. Sikik laflarla başlar önce, sonra da seni öldürmeye çalışırlar" Baran'ın düşen suratını avuçladı.

"Bakma benim iri olduğuma, on kişi bir araya geldi mi bende iyi dayak yerim." Kendisiyle alay ediyordu.

Şimdi bu yüzü öpse ne olurdu ki?

"Yakında nefretlerini kusarlar mı?" Bu adam nasıl bu kadar huzurlu hissettiriyordu.

"Evet. Bu yüzden dikkatli ol. Derslerimize devam ediyoruz zaten ama yine de bir şey olduğun da kaçmaktan korkma. Bazen kaçmak bile bir cesarettir."

𝐓𝐔𝐅𝐀𝐍| 𝐁𝐱𝐁Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin