Oy ve yorum lütfen....
"Oğlum"
Kızgın suratla dönmüştüm ama şu an ağzım bir karış açık karşımda ki adama bakıyordum.Üzerinde mavi bi deniz şortu,beyaz düz bi t-shirt vardı.Kahverengi-sarı arası saçları sola yatırılmış,mavi gözlerini kısmış bana bakıyordu.O sabah fark edememiştim ama adam halk tabiriyle 'taş'tı! Yakışıklı ve tatlı arasında kalan yüzünü yine kahverengi-sarı kirli sakalı ve ince bıyığı sarmıştı.Kucağıma ki çocuğun kime çektiği belliydi;aynı saçlar ve aynı gözler.
Bir an düşündüklerimden dolayı kendimden utandım.Adamın oğlu vardı ve bu karısının da olma ihtimalini artırıyordu.Ve benim bunu düşünemeyerek yaptığım tespitler kendimi kötü,hatta iğrenç biri gibi hissettirmişti.Bende kendime ve ona olan sinirimi bebeği bahane ederek dışa vurmaya çalıştım.Biliyorum bu yapmamam gereken bir şey,ama kendime engel olamıyor,bir yere patlamak istiyordum.
"Siz nasıl küçücük çocuğu burada tek başına bırakırsanız!?" dedim hiddetle "Ya bir şey olsaydı,ya kötü bir şey olsaydı? Siz nasıl bu kadar sorumsuzca davranırsınız!?"
Daha bağırmaya ve kızmaya devam edecektim fakat kucağımda ki çocuğun korkup ağlaması ile ona çevirdim bakışlarımı.Yüzünü boynuma gömmüş,küçücük pamuk gibi kollarını da boynuma sıkı sıkı bağlamıştı.Kulağının üstünde ki saçlarına uzun bir öpücük bıraktım ve onu sakinleştirmek için mırıldanmaya başladım.Çocukların yanında bu kadar bağırmamam gerektiğini de anlamış oludum şu anda.
"Şişşt ağlama,tamam bak daha bağırmıyorum.Hem bak baba da geldi"
Ben onu böyle sakinleştirirken yanımızda ki,varlığını unuttuğum,adam boğazını temizleyerek konuşmaya başladı.
"Oğlumu bana verir misiniz?"
Başının üstünü öptüm ve bebek kokusunu son bir kez daha içime çekip kendimden uzaklaştırmaya çalıştım.Fakat kollarını sıkıca boynuma dolamıştı.Kollarının acımasından korktuğum için bir daha çekemedim de.Gülümseyerek tekrar konuşmaya başladım.Anlayacağı yoktu ama konuşuyordum...
"Tamam hadi baba burada bak,anneye götürür hem seni" dedim,mırıltıkı vre sakin çıkan sesimle "Hadi bırak şimdi beni,yakışıklı"
Bir süre sonra ağlaması yavaş yavaş iç çekmelere dönünce birkez daha kendimden uzaklaştırmaya çalıştım,bu sefer başarmıştım da.
"Oğlum" diyerek ellerini uzatan adamı fark edince kollarını açıp ona uzandı.Uzanırken de 'va-va-va' gibi garip sesler de çıkarmayı ihmal etmemişti.
Başını babasının omzuna yatırmış iç çekmelerine devam ediyordu.Gülümseyerek bir süre daha izledim onu.Huzurlu duruyordu.Baba başka tabi,kokusu bile yatıştırmaya yeterdi!
Sonra gerçekler aklımda ki yerini belli edince,kaşlarımı çatıp adama döndüm.
"Siz nasıl bırakıp da gidersiniz küçücük çocuğu!?" diye sessizce kızdığımda adamın gözlerinde pişmanlık vardı.Hatasını anlamış olmalıydı,
"Sadece kafeye su almaya gitmiştim.Alacak kimse yoktu ve su istiyordu sürekli.Hemen gider gelirim dedim.Başına bir şey gelme olasılığı aklıma hiç gelmedi"
Bu seferde yüzünde acı bir tebessüm vardı.Kollarını sıkılaştırıp oğluna daha bir sıkı sarıldı.
"Bu kadar sorumsuz bir babayım işte ama elimden geleni yapıyorum.Oğlum için herşeyin en iyisini istiyorum ama kendim..."
Derin bir nefes aldı ama cümlesinin devamını getiremedi.Acı çekiyor gibi bir yüz ifadesi vardı.Bir an onun için üzüldüm ama sonra aklıma bu sabah gelince üzülmek yerini nefrete bıraktı.Ailesinin yanında değilde benim yanımda uyanıyorsa bu aslında onun nasıl biri olduğunu açıklıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK ÇIKMAZI (Tamamlandı)
Literatura FemininaBir kadın;bazı gerçekler ile düzeni bozulmuş,duyguları ağır bir darbeye maruz kalmış,yalnız hissetmiş,acı çekmiş,ama sadakatini kaybetmemiş. Gerçekler bir yana;onu büyüten insanlar,ki o çekinmeden ailem diyebiliyor,bir yanaydı. Dolun,güvendiği kişil...