Yatağımda bağdaş kurmuş oturuyordum. Gece sürekli uyanıp uyanıp durmuş en sonunda bir daha yatmamıştım. Sonuç; hem uykusuz hem de çözümsüz kalmıştım! Asiye Çınar'ı seviyordu. Bu bir gerçekti. Ama aşık mıydı yoksa basit bir hoşlanmamı mı karar veremiyordum.
"Kum diyorum!"
Odaya bodoslama dalan Elçin beni yatakta otururken görünce kaşlarını çattı. Kapıyı sakince kapatıp önüme oturdu.
"Noldu?"
Ofladım.
"Asiye Çınar'ı seviyor."
"Ne?!"
"Bu sevginin büyüklüğüne karar veremedim. Basit bir hoşlanmaysa halledebiliriz. Ama aşık olduysa işler zorlaşacak."
"Çınar o yüzden düğünde Asiye'ye öyle bakıyordu.."
"Evet. En kötüsü de bu zaten. Asiye'nin farkında. Gitmek istemiyor. Büyük ihtimalle Asiye'yi gitmemek için kullanacak."
"Kızlar biliyor mu?"
"Söylemedim. Abileri sonuçta.. Söyleyip söylememem gerektiğine karar veremedim."
"Kum, noluyor canımın içi? Mantıklı mantıklı düşünmeye başladın falan. Hayırdır yani?"
Buruk bir tebessümle avcumu açtım. Yüzüğü görünce gözleri büyüdü.
"Bu hala duruyor mu?"
"Çağrı'daydı. Saklamış."
Kaşları havalandı. Yüzüğü alıp incelemeye başladı.
"Nereden biliyorsun? Belki aynısını yaptırmıştır."
Yüzüğün iç kısmındaki 'dd' yazısını gösterdim.
"Hatırladın mı?"
Kocaman bir gülümsemeyle başını salladı.
"Polat abimler biz de artık İstanbul'a dönelim dedi."
Trabzon'a gidersek Çınar da gelirdi. Asiye burada kalacağı için bir problem olmazdı.
"Ne zaman dönüyoruz?"
"Bilmem. Yarın falan döneriz heralde. Hazırlan demeye gelmiştim. Kızlar gitmeden denize gidelim dediler."
*****
"Dıt dıt, dıt dıt! Bıktım ya! Mesaj atma saati belirleyeceğim. O saatler dışında bana mesaj atamayacaksınız. Hatta.. Hatta belirledim! 14.00-22.00 arası bana mesaj atabilirsiniz. Bu saatler dışında mesaj atanı engellerim! Bir uyuyacağım ya! Bir uyuyacağım altı üstü. Kısacık, küçücük bir uykuyu bana zehir etmenin anlamı ne?!"
Gözlerimi zorlukla açtım. Öfkeyle yastığımın altında öten telefonumu elime aldım. Gelen mesaja tıkladım.
Bilinmeyen Numara
İstanbul'da görüşürüz.
"Ben bıktım, telefoncular bıktı, telefonu icat eden Alexander Grahambell bile bıktı. Bir sen bıkmadın! Bu ne azim, arkadaşım? Sanırsın Angelina Jolie'yim! Ondan daha güzel olduğumu ben de biliyorum ama sıktın yani. Bıktım ya bıktım! Yazma, kardeşim."
Üstümden teperek attığım çarşafa takılıp yere düştüm.
"Ah! Bir sen eksiktin! Sen de gel. Tamam? Hiçbiriniz eksik kalmayın!"
Ayağa kalktım. Çarşafa tekme attım. Banyoya girerken hala söyleniyordum.
"Yazıyı bulan Sümerler yazıyı bu kadar kullanmadı. Tarih bu kadar yazar gördü, bunun gibi yazan görmedi. Bir bık ya. Bir usan. Sen de rahatla, ben de! Neyin azmi bu?! En son-... Tövbe estağfurullah! Allah'ım, naptım ben? Yattığım yerde ekmek mi yedim? Kırıntıya mı bastım? Bisikletimi bile isteye karıncaların üstüne mi sürdüm? Din dersinde ezberleme gereken duayı ezberlemeyip sınavda ayakkabıma sıkıştırdığım kağıttan kopya mı çektim? Bu saçın hali ne? Uyurken tavuklara fısıldayan Nebahat'le kafes dövüşü yapmış olmalıyım. Yoksa bu saç bu hale gelmez. Kabir azabı mısın? Karar ver! Bu ne biçim saç?! Ay kafayı yiyeceğim! O bana yazar, o uyurken benimle kafes dövüşü yapar, saçımın zaten Allah belasını ver-... Ay!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir deli Kumsal
ChickLit(Wattpadde Bir deli Kumsal adlı ilk kitaptır.) (Düzenleniyor...) Üç abiyle yaşıyorsanız, bela mıknatısıysanız ve fazla güzelseniz hayat sizin için çok zordur. Bir de karadenizliyseniz... Geçmiş olsun. Mahallenize üç kız kardeşiyle bir adam taşınırs...