Bir deli Kumsal | 88. Bölüm

1.6K 219 796
                                    

Dakikalardır ağlayarak Toprak abime bskıyorduk. Hepimiz ondan az çok bir şey gizlemiştik. Hepsini bir anda öğrenmişti.

"Doğru mu?"

Ceyhun abi konuşmak için ağzını açtığında elini susması için kaldırdı. Gözlerinin hedefi bendim.

"Doğru mu, Kumsal?"

Yutkundum. Çağrı öne çıktığında Toprak abim onu da durdurmuştu. Toprak abim en çok bana kızmıştı. Ne Alperen abime, ne Sude'ye, ne Elçin'e, ne de Ceyhun abime.. Bana olan kızgınlığı onların hatalarını ört pas etmişti.

"Doğru mu lan?!" diye bağırdı.

Bağırınca sesli bir hal alan ağlamamla yerimden zıpladım. Çağrı tekrar adım atınca Ceyhun abim onun kolunu tutmuştu. Abimler de harekete geçmişti ama durmaları kısa sürmüştü. Kim durdurdu bilmiyordum çünkü gecenin karanlığından bile kara olan gözlerden gözlerimi ayıramıyordum.

Hıçkırarak "Doğru." dedim.

Çağrı Ceyhun abimin kolundan kurtulmuştu. Öne çıktı.

"Bugün söyleyecektim, abi."

"Neyi söyleyecektin lan?!" diyip Çağrı'yı yumruklamaya başladı.

Kimse ayırmıyordu. Çağrı sessizce dayağını yiyordu. Çağrı'nın her yerinden oluk oluk kan akıyordu. Bağırarak ağlıyordum.

"Abi, bir şey yapın! Ya ayırsanıza! Öldürecek ya ayırın! Abi diyorum!"

"Ulan ben sana güvendim! Adem o Çağrı'yı seviyor dediğinde, birlikteler dediğinde bile ben sana sordum! Sen ne dedin?! Sevgili değiliz dedin! Ben sana güvendim lan, güvendim!"

Zar zor "O za-man birlik-te değil-..."

Cümlesi bitmeden kanla karışık öksürüklere boğuldu. Polat abim ve Alperen abim onları ayırdı. Ceyhun abim Çağrı'nın doğrulmasını sağlıyordu. Toprak abim kolumu kavradı. Abimler araya girdi. Ağlamaktan başıma ağrı girmişti.

"Çekilin lan!"

"Abi-..."

"Sus, Alperen! Derin'in yanına git. Bu zamana kadar yanından ayrılmamışsın nasıl olsa. Şimdi de ayrılık yaşamayın!"

Hıçkırarak "Abi." dedim.

Devamı gelmedi. Abim beni büyük adımlarla yukarı çıkardı. Odama girdik. Herkes peşimizden geliyordu. Kapıyı kilitleyip içeriye girmelerini engelledi. Herkes kapıyı açmaları gerektiğini söylüyordu. Abimin beni dövmeyeceğini, zarar vermeyeceğini biliyordum. Ama korkmadan edemiyordum.

"Topla eşyalarını."

Fısıltıyla "Ne?" diyebildim.

Bağırarak "Topla eşyalarını!" dedi.

Kapıyı açtı. Kendisi çıktıktan sonra tekrar kilitledi. Dışarıda bağrışmalar devam ediyordu. Korktuğum başıma gelmişti. Trabzon'a dönüyorduk. Ya da dönüyordum.. Ağlaya ağlaya elime ilk gelen bavulu indirdim. Elime gelenlere bakmadan bavula fırlattım. Her ağladığımda üstüme çöken yorgunluk yine çökmüş, uykumu getirmişti. Aşağıda kıyamet koparken ben yatağıma kıvrıldım.

*****

Kapının sertçe açılmasıyla irkilerek uyandım. Toprak abim aynı öfkeyle odaya girmişti. Hava hala aydınlıktı. Çok uyumamış olmalıydım. Abim önüme diz çöktü. Çınar'ın sıktığı kolumu tuttu. Önceden iz olan yerleri sanki biliyormuş gibi nazik nazik dokundu.

"İyi misin?"

Hıçkırmaktan cevap veremiyordum. Ama abim cevap bekleyen gözlerini gözlerimden ayırmıyordu. Konuşamayacak kadar kötü bir halde olduğum için usul usul başımı salladım. Birkaç saniye daha parmak uçlarını Çınar'ın sıktığı yerlerde gezdirdi. Ayağa kalktı.

Bir deli KumsalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin