"Sia'nın annesi doğumdan birkaç ay sonra onları terketmiş. Bizden 5 yaş büyük bir abisi vardı. Bir de bu lanet babası... Abisinin adı Josh, her zaman annesinden nefret ederdi ve babasından çok korkardı. Öyle ki kardeşinin fiziksel şiddete uğramasına ses bile çıkarmadı, sadece evden giderdi. Orda yatan kemiklerin sahibi de onun evde durmadığını farkedince şiddeti ileri götürüp onu taciz etmeye başlamış... Ben olaylardan günler sonra öğrendim bunu... "
Onun benim konuşmamı beklediğini biliyorum ama sıradan bir şey söyler gibi anlatamam, bu yüzden geçmişte hayal meyal ama kesin hatırladığım o ana dönüp kendi gözümden anlatmaya başladım.
" Annemin ölümünden birkaç gün önceydi. Her sabah beni uyandırmak için gelen kız o gün gelmeyince çocuk aklımla korkup koşarak evine gittim. Abisinin dışarda olduğunu hatırlıyorum ve ben kapıya vurduğumda o adamın iğrenç yüzünü göstererek kapıdan çıktığını.... Daha sonra içeri girip onu aradım."
*****
"Sia? Nerdesin?"Üç katlı evin en dip odasında olması gerekiyordu çünkü diğer tüm odalar boştu. Ve eşyalar olması gereken yerde değildi, kavga çıkmış gibi etrafa saçılmıştı. Odanın kapısını açmaya çalışınca arkadan biri engelledi.
"Git artık!"
"Sia benim. Lütfen aç kapıyı."
"Nerina?"
"Evet, lütfen aç."
Arkasına tüm gücüyle iki çekmeceli bir bejiyer çekmişti, onu ittikten sonraya kapıyı açtı, kan içindeki yüzünü ve yırtık kıyafetinden omzundaki morlukları orda gördüm.
"Ne oldu sana?" Dudakları mühürlenmiş gibi kapalıydı ve saatlerce ağladı. "Baban mı incitti seni?"
"Ondan korkuyorum."
"Ben seni korurum, korkma." dedim ama aynı korku bende de vardı. Sadece onu rahatlatmak istedim. Ama o durumda hiçbir çocuk kendini toplayamazmış, o da yapamadı. Beraber evi düzenleyip banyo yapıp dışarıda oynasakta o hala korkuyordu.
"Nerina o eve gitmek istemiyorum."
"Ben gözlerimi açtığım anda senin yanına geleceğim. Söz veriyorum."
Biz daha ayrılmadan babası gelip onu eve çekiştirmeye başlayınca aralarına girdim. Boyum adamın bacağı kadardı bu yüzden beni itmesi düşündüğümden daha fazla canımı yakmıştı ama bağıran Sia'ya susması için vurunca dizine tekme atıp birlikte benim evşme doğru koşmaya başladık. O da peşimizdeydi... Hangimizdi bilmiyorum ama bir şekilde yolumuz buraya düştü, mezarlığa.
Korkacağımızı biliyordu.
"Nerina, elimi tutar mısın?"
"Tutarım... Yanımdan ayrılma...anneme söyleriz o bize yardım eder."
Sessiz olmaya çalışıyorduk ama 8 9 yaşındaki bir çocuk ne ladar sessiz olabilir? Ve o da bizi duydu tabii. Az aşağıdaki mezarların orda bizi beklemiş. Sia benden önce farketti ama ben biran önce eve gidip anneme sarılmak istediğim için onu dinlemeyip ilerledim.... Ağzımı kapatarak kucağına aldığını ve korkudan ölmek üzere olduğumu, Sia'nın beni bırakması için yalvardığını hatırlıyorum. Ben çırpındığım için tutmakta zorlanıp yere indirdi ağzımdaki eli dişlerimi açıtacak ladar sıkı tutuyordu.
"Lütfen baba, bırak onu lütfen!"
"Hadi kızlar, sadece eğleneceğiz."
Ben de tüm gücümle avucunu ısırıp beni bıraktığı anda Sia'nın elinden tutarak koşmaya başladım. Ama bizim nefessiz kalana kadar koşmamız onun birkaç adımıydı.... Ve bizi tekrar yakaladı... Korkudan ağlıyorduk ikimizde bu yüzden onun kemerini ne zaman çıkarıp bizim ellerimizi birbirimize bağlandığını bilmiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ECNADEYN: IŞIĞIN BATIMI
FanfictionEcnadeyn kitabının devamıdır. İlkini okumalısınız.