"Nerina."
Sesindeki onay ihtiyacını geç anlamış olsam bile başvurduğu güvenli yol hoşuma gitti. "Evet, 48 saat demiştim ve 24 saati dolmak üzere."
"24 saat dolmak üzereyken arayacağını söylememiştin. Açamayacak durumda olabilirdim ve bu seni benim hakkımda yanlış düşüncelere iterdi."
"Ama açtın ve konuşmaya devam ediyorsun."
"Şansımıza bahsettiğim durumu saniyeler önce atlattım. Ne bilmek istiyorsun?"
"Senden istediğim şeyi yapacak durumda mısın değil misin anlamaya çalışıyorum."
"Verdiğim sözlerden döndüğüm henüz görülmedi."
Kapının açılmasıyla telefonu kapatıp panikle gelene döndüm ama zaten odaya bu saatte tek kişi böyle dalabiliyor. "Klaus kapı..."
"İsmi vermenin zamanı geldi." hah. Oyuna devam etmeye o kadar hevesli ki.
"Vermeyeceğimi biliyorsun."
"Neden?"
"Çünkü adam zaten ölü. Saldırdığı anda öldürdüm." bunu söylememi beklemediği çatık kaşlarının yukarı kalkmasından belli oldu.
"Neden dün sorduğumda söylemedin?"
"Gerek görmedim."
"Zihnine girmemi de bu yüzden mi istemedin?" elinde ya da yakınlarda doğruluk topunu aradım ama sanırım vereceğim cevaba inanmak istiyor.
"Evet. Peki diğer sorunlar ne alemde?"
"Uğraşıyorum." gerçeği bilmesem inanırım Klaus.
"Çok yavaş gidiyorsun, paylaşalım." gülümseyerek bar kısmına ilerleyince peşinden gittim. "Ciddiyim. Cadıların sorun olduğunu biliyorum onları hallederim hatta kurtları da."
"Nerina onların düzeni hakkında bilgin yok. Daha beter hale getirme ihtimalin yüksek."
"Benim, yaptığım hiçbir şey hakkında bilgim yok. Ama bir şekilde başarırım." onunla inatlaşıp yanına oturdum. "Hadi, denememe izin ver."
"Tamam ama sadece cadılar. Onlar üzerindeki etkini kullanabilirsin."
"Tavsiye verme, kendim halledeceğim. Bu arada 3 gün sonra çocuklar gidebilir annemle."
"Yarın olması daha iyi."
"Güzergahların güvenli olduğunu bilmeden göndermem onları." en bariz ama onun inanacağı tek yalan buydu.
"Peki sen?"
"Ben de gideceğim. Birinci maddeyi de o zamana kadar hallederim diye düşünüyorum."
"Nedir o?"
Kendine doldurduğu bardağı önünden alıp boş sandalyeyle onun arasına girdim. "Seni ilgilendirmiyor."
"Şunu yapma!" Benim eğlenir gibi halim onu daha çok sinir ediyor ve bu da beni daha çok eğlendiriyor.
"Neyi? Alt tarafı bardağını aldım." geri uzatıp almasını beklerken yavaşça itti.
"İlgilenme boyutunu benim yerime derecelendirme Nerina, kendim yaparım!"
"Yapıyorum çünkü bilgin yok. Bilmediğin bir şeyi sana anlatamam. Anlatsam bile yardımcı olacağını sanmıyorum."
"Dene beni."
"Ya da..." bardağı bitirip ona iteledim. "Hayır. Bilmeyi haketmiyorsun." Bileğimden kendine çekince kurtulmak yerine gözlerimi gözlerine diktim. "Söylecek bir şeyin yok gibi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ECNADEYN: IŞIĞIN BATIMI
FanfictionEcnadeyn kitabının devamıdır. İlkini okumalısınız.