"Nerina fazladan canımız olmadığını biliyorsun değil mi?"
Sia'nın korktuğunu belirten sesiyle sürekli kontrol altına almaya çalıştığım büyünün en ufak boşluğumda avucumdan kayıp olur olmadık yeri yakmasını engellemek için ayaklarımı suya soktum. En azından beni dolaylı yoldan da büyümü rahatlatıyordu.
" Evin içinde daha güvende olursunuz."
"Ama biz senin için endişeleniyoruz." o omuzlarıma şal bırakana kadar soğuktan titrediğimi farketmemiştim.
"Arkadaşın haklı. Az önce bu şeylerin yine başladığını söylerken ne demek istiyordun?"
"Sia,Efruz'u içeri götürür müsün?" onun korkmasını istemiyorum ama merak ettiğini de biliyorum.
"Zayıf yerimden vuruyorsun." Efruz'u kucağına alıp uzaklaşınca dinlememesi sessizlik büyüsü yaptım.
"4 yıl önce evde yalnızken bir olay olmuştu. Peşpeşe devam etti ama bir yerde kesildi."
"Nim'in astral seyahati mi?"
Klaus kardeşiyle arayı epey iyi kapatmış ama buna rağmen neden annelerini sakladı ki? "Hayır o Nim'in yeteneği ile alakalı. Üstelik onun bedenini kullanarak dünyamıza geçmeye çalışan cadı Nelina'nın en güçlü yardımcısıymış. Bir nevi intikam içindi. Benim yaşadığım şey... Aynalarla ilgili." o korkuyu ve hayatta kalma mücadelesini hatırlamak ilerdeki ağacı ateşe verdiğinde sakince söndürüp suya odaklandım." Nelina bu zamana geçmek için benimle iletişim kurmaya çalışıyormuş, iletişim dediğim şey öldüğü tarihte beni öldürmeye çalışması. Daha sonra evde garip olaylar olmaya başladı tıpkı az önceki gibi. Uyumadığımdan emindim ama kabuslar görürdüm. Ve uyanıp rahatladıktan sonra aslında o kabusları gerçek olduğunu farkederdim."
"Az önce ne oldu? Kolundaki bu morluk..." kendi parmaklarıyla eşleştirdiğinde aradaki uyumu farkedip yavaşça geri çekildi.
"Sen gelmiştin, Efruz'un Sia'nın yanında olduğunu söyledin. Sonrasında karanlıkta yaktığım her ışığın bir düşmanı olduğunu ve bu dövmenin bana hediye mi yoksa lanet mi olacağına dair bir şeyler söyledin. Senden kurtulmaya çalıştığımda Nim'in sesi senin dudaklarından çıktı. Sonrasını biliyorsun."
"Biz çocukken, annem çoğu büyülerini gizli yapardı. Bizim duymamızı istemezdi sanırım ama duyardık. Niklaus hiç istemezdi ama bizim ısrarımızı kırmayıp annemin sessizlik büyüsünü bozardı." Benim aksime o yıldızların her an düşecek gibi durduğu karanlık gökyüzüne bakıp, hatırladığı anıya ara sıra gülümsüyordu."Birbirimizin sırlarını sakladığımız için annem büyünün bozulduğunu bilmez devam ederdi. Bazen onun kiminle konuştuğunu ve neden odadan çıktıktan sonra bir süre farklı biri gibi davrandığını merak ederdim. Bir gün odasına girip geleceği zamanı bekledik. Annem geldi ve doğrudan büyülerine başladı, beklemekten sıkıldığımızı hatırlıyorum ve tam uykuya dalacakken annemin ayakta gözleri kapalı biriyle konuşmaya başladığını gördüm. Odada kimse yoktu. Ama annemin geriye fırlayıp kırılan parmağını ve öfkeyle duvara bağırdığını görmüştüm. Klaus o zamanlar beş yaşındaydı sesleri duyuyordu ama bakmasına izin vermedim. Sabah olduğunda olayı diğerlerine anlattık ve Kol bunu anneme söyledi. Ataların adını ilk kez o zaman duydum. Onlarla konuştuğunu ve gücünü aşan büyülerden bahsetmişti. "
Klaus bu anılarından bana hiç bahsetmediği için bir an o yaşadığım olayı ya da içinde bulunduğum sorunu unutup o anları hayal etmenin neşesine daldım." Sence bunlar atalar mı? "
"Bence bunlar senin ataların."
"Benim? Gerçi bana olan nefretlerini açıklar bu." Elimde sızlayan morluğa dokunup ona döndüm.
"Benden pek memnun değiller."