Anlaşma

51 4 5
                                    

Elijah'ın kanımla kendini toplaması sorgulamaya başlayacak seviyeye getirmeden gelip kardeşine bakması için Rebekah'a yazıp hemen çıkarak eve gitmek için yola çıktım. Zihnimin bir kenarında Nelina varken diğer tarafı kan arzusuna teslim olmam için yalvarıyordu.

Klaus bize olan sinirinden kardeşine bile kan vermezken şimdi ondan nasıl isteyeceğim? Evde sakladığı yeri de göstermedi. Üstelik Sia havanın kararmasıyla daha da şenlenen caddeler için Efruz'u bana verip gitmesiyle kendi sorununu da hatırlattı.

"Bu sefer büyüyle kendimi de uyutacağım aşkım, yalnız değilsin." Efruz'un saçlarını öpüp evin sessizliğine sevinerek içeri girdim.

"Çocuklar için koyduğumuz kurallara artık sen de dahilsin."

Klaus'un sesi hem evin sessiz olmasından hem de benim değişik durumumdan dolayı adeta haykırır gibi yankılandı. Efruz'u düşüremden koltuğa bırakıp iki elimi de kulaklarıma kalkan yaptım.

"Klaus!" bakmayı kesip kaldırmak için uzattığı elini ittim.

"O kadar yüksek değildi."

"Bir de bana sor." az önceki kadar olmasa da hala yüksek geldiğini tek elimi çekmediğim kulağımdan anlayıp daha çok kıstı.

"Bırak bakayım."Avucumu çektiği zaman tepkisinin sebebini anlamak için kulağımı kontrol edip avucuma bulaşan kana baktım. "Ciddiyim o kadar değildi."

"Senin için değildi ama bana göre öyleydi."

"Bu normal değil."

"Durdu zaten." temizlemek için banyoya gidip kapıyı kapattım. Şimdi aşağıda sakladığım telaşımı serbest bırakıp aynada beliren yüzle çıldırmamak için dişlerimi sıktım. "Neden çıkıyorsunuz?!"

Dövmeleri ve çatlakları defalarca kez yıkadım ama her darbede hem sinirim hem açlığım arttı. Bir yerden sonra ıslanan zeminde dengemi kaybedip sendeledim. Zaten dönen başıma karşı çıkmadan kuru tarafa oturup kendi kendine geçmesi için beklemeye ve toplanmaya çalıştım.

Yer çekimini hissetmek berbat bir şey. Herhangi bir sebep yokken bulanan mide ise cehennem gibi. Sanki kullandığım bşr maddenin yoksunluğundayım... Sankisi fazla, Klaus'un kanına ihtiyacım var.

"Nerina?"

Girmemesi için kapıyı kilitledim ama onun da büyü gücü olduğunu unuttum.

"Geliyorum."

"Ne oldu sana? Hey." yüzümün hala aynı kalıp kalmadığını bilmediğim için dizlerimin üstünde tutup ellerimle de kapattım.

"Başım döndü, düşmemek için oturdum."

"Sen gerçekten huy edindin benden bir şeyleri saklamayı ama en azından kendini saklama." sertçe ellerimi çekip yüzümü açığa çıkardı.

"Ne görüyorsun?"

Vereceği her tepkiyi yakalamak için gözümü ondan ayırmadım ama genişleyen göz bebeği dışında taşıdığı tek şey endişeydi.

"Aşık olduğum yüzü."

Anlaşılan işaretler kayboldu. Onu daha fazla telaşlandırmamak için gözümden kalan damlayı silip yavaşça dizine vurdum. "Ne yazık ki bu yüzü taşıyan tek kişi değilim o yüzden o cümleyi bir daha kullanma."

"Toparlandığına göre ne olduğunu anlatırsın artık." destekleyip kalkmama yardım etti.

"Yorgundum üstüne bir de..." damarı gözüme o kadar batıyor ki... "Açlık... Açlık gelince..." yanan boğazımı sakinleştirmek için öksürüp banyodan çıktım. Dayanak noktası yapmak için oğlumun yanına indim ama Efruz burda değildi ve odasına çıkan yolda Klaus engel olarak duruyordu.

ECNADEYN: IŞIĞIN BATIMIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin