Yola çıktığımız anda Klaus dediği gibi yerlerin adreslerini atmıştı. Ve benim arabaya binene kadar farketmediğim detay Swayze'nin de içeride olmasıymış. Onun neden geldiğini anlamak zor değildi.
"İçerde dikkatli olun kızlar."
"Anne zaten yemek yiyeceğiz, sizi bekleriz." Nim kardeşini çekiştirerek kafeye girince Wilson'ın yanına gittim.
"Nasıl bir şey arıyoruz?"
"Bulduğum zaman göstereceğim ama... Şu nasıl?" ilerleyip cam kürenin önünde durdu. Aslında güzel bir şeydi eğer lisede olsalardı. Swayze'nin de benim gibi düşündüğü gülmesinden belli olunca hayır anlamında başımı salladım.
"30 yıl önceydi o."
"Nerina haklı eğer onu alacaksan aşağıda dönem kıyafetleri satan yere de uğramalıyız."
Onun dediğine ikimiz de gülüp küreyi bıraktı. "Parlak fikrinizi söyleyin."
"Şurdaki kıyafetlere bakabiliriz. Lily gerçekten güzel giyiniyor."
Genelde Klaus'un gözlerinde gördüğüm o kıskançlık şimdi Wilson'ın gözlerine hakimdi. Gerçekten annemi benim yaşlarımda birinden kıskanmazdı herhalde ama başka açıklaması da yoktu."Hayır Eleanor bir keresinde annemin alışverişe çok zaman ayırmadığını söylemişti, kıyafet pek hoşuna gitmez sanırım."
Kardeşimi bir kez daha hatırlayınca düğümlenen boğazımla askılıklara tutundum. "Doğru, zaten burda onun zevkine göre kıyafet yok." bana bakınca gülümseyip iyi olduğumu göstermeye çalıştım. "Yan tarafa geçelim."
"İyi misin?"
"Evet sadece..." geri dönüp bakan Wilson'a el sallayıp yavaşça peşinden gittik.
"Kardeşini hatırladın...Kardeşim olmadığı için nasıl bir acı çektiğini tahmin edemem ama direnmelisin. Baban buraya tek gelebilirdi ama o seninle vakit geçirmek istiyor ve zevkini öğrenmeye çalışıyor."
Samimi gözlerinden ayrılıp ayakkabıları gösteren Wilson'a hayır anlamında başımı salladım." Çok heyecanlı. "
" Lily'i seviyor. Çok seviyor, belli ki. "
" Yarının önemi ne acaba? Annemin doğum günü değil." bunu Wilson'a sormasam da duymuştu.
"Ne olduğunun ne önemi var ki?" aradığı şeyi bulamamanın verdiği sıkıntıyla diğer mağazaya girdi.
"Tabiki var. Eğer tanışma yıl dönümüyse farklı, ilk sevgili olduğunuz tarihse farklı şeylere bakarız."
"O haklı Wilson." Swayze'nin kendi halinde bakındığını görünce mesafeyi kapatıp elinde tuttuğu şık bir atkıyı gösterdi.
"Peki evlilik teklifi edeceksen neye bakarsın?"
"Ne?!"
"Ne?!"Doğru duyduğuma emin olmak için incelemeyi bırakıp yanımıza gelen Swayze'e baktım. O da aynı şekilde bana ve Wilson'a bakıyordu.
"Siz zaten evli değil misiniz?"
"Sen neden bizimle geldin ki? Git etrafı gez." Wilson onu itip uzaklaştırarak elindeki atkıyla tekrar bana döndü. "Bu atkı güzel bence."
"Öncelikle atkı güzel evet ama bununla evlilik teklifi yapamazsın. Yüzüğe uygun bir şey olmalı, görebilir miyim?" annemle babamın evlendiğini görmek şaşırtıcı olmakla birlikte mutlu da etmişti. Yani torunlarının da izleyecek olmasından daha garip ne olabilir ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ECNADEYN: IŞIĞIN BATIMI
FanfictionEcnadeyn kitabının devamıdır. İlkini okumalısınız.