İçimdeki boşluğu dokunabileceğim bir somutluğa çeviren hisle uyanıp Klaus'un olmasını beklediğim ama yerine uzun zamandır olmadığını gösteren soğukla kendime geldim.
Bedenimi yataktan ayırmaya çalışırken yere değmeden bacaklarımı sallamaya, koşuşturma başlamadan önce kendimi hazırlamaya çalıştım. Elimin hala soğuk kısımda Klaus'u aramasına gülümseyip geri çektim.
"Ruhumun ihtiyacısın."
Boynumda geceden kalma ve izini bıraktığından emin olduğum öpücüğüne dokunup yataktan çıktım. Koltuğun üzerinde oldukça küçük şişeyi ve yanında adımın yazılı olduğu kağıdı inceleyip Klaus'un benim için bıraktığından emin olarak tek dikişte bitirip az olmasına üzülsem mi yoksa bir süredir çıldırma seviyesinde arzulamak zorunda kalmadığıma sevinsem mi bilemedim. Ama kanını bırakmayı alışkanlık haline getirmiş olmasını dilerim.
"Nerina."
Anımı bölen sesi tanımak için hızla kapıyı açtım. Elijah elindeki kan torbasını nazikçe geriye çekti. "Sorun değil rahat ol."
"Saat için üzgünüm ama konuşmamız gerekiyor."
"Sen kanına devam ederken bana yarım saat kadar izin verebilir misin?"
Birbirine girmiş saçlarımı gösterdim. "Tabiki, bekliyorum."
Süreyi başlatmış gibi bakınca gereksiz bir hızla içeri girip kendimi banyoya attım.
...
Daha fazla vakit harcamanın Elijah'a oyaladığımı belli edeceği gerçeği yüzünden yavaşça odadan çıktım. Giriş salonda olacağını düşünerek hızlı hızlı aşağı inerken gelen fısıltı gibi sesleri takip edip Efruz'un odasına ilerledim. Kapı açıktı ve Elijah görünüyordu ama odada yalnız olmadığı görünmeyen kısımda birileri ile konuşmasından belliydi. Gelen sesler Louis ve Cassie'nindi.
"Sadece anıların yaşandığı yerde olmanın verdiği hüzün çocuklar. Sizin genç kalbinizin bunu anlaması için çok uzun zamanı var."
Elijah neyden bahsediyor bilmiyorum ama Cassie'nin kıkırdaması sorun değil gibiydi.
"Amca eğer Louis'in hala yanında taşıdığı oyuncaklarla konuşmalarını duysaydın bunu söylemezdin. Üstelik onlarla oynamayı bırakmasının üstünden sadece bir yıl geçti."
"Ya da Cassie'nin yeni bitirdiği kitaplarla konuşmasını duysaydın..."
Louis kardeşine laf attıktan sonra karşılığını ona atılan bir şeyle aldı.
"Neyse ki bazı sadece duyduklarınızdan ya da görebildiklerinizden ibaret değil." diğerlerinin onaylayan mırıldanmaları arasında adım sesleri çıkararak içeri girdim. Cassie ve Louis'i sanaldayede ya da koltukta bulmayı düşünüyordum ama yere yatak hazırlayıp perdesini tamamen açtıkları camdan gökyüzüne bakmaları beklediğim şey değildi.
"Günaydın mı demeliyim?"
"Sadece amcama anne."
Cassie esneyerek gözlerini kapatmış Louis'in dizine kıvrıldı. Efruz'un da beşiğinde uyuduğunu görünce Elijah'a gülümseyip odadan çıktım. Aşağı indiğim zaman çoktan gelmişti. "Biliyorum Jackson'ın evindeki kameraya bakacaktık ama dünden sonra biraz dinlerim diye düşünmüştüm." ve çocuklarımla vakit geçiririm.
"Niklaus anlattı, bunu istemekte hakkın var. Zaten gelme sebebim farklı, bir konuda fikrini almak istedim."
"Kahve içmeme neden olur mu?"
"Lütfen bana da ikram et."
Hangi taşı kaldırdık da nasıl bir sorun çıktı merak ediyorum. Kahveleri yaparken mutfak masasına yaslandım. "Konu ne?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ECNADEYN: IŞIĞIN BATIMI
Fiksi PenggemarEcnadeyn kitabının devamıdır. İlkini okumalısınız.