"Arıyı kovana düşman etmek istemişler kısaca."
Ormanın kalkan dışında kalan yerlerine bakıp bulduğumuz her kurtboğanı yakarken öğrendiklerimi Elijah'a anlatmaya başladım. Nerden ve nasıl öğrendiğimi Klaus gibi sorgulamaması benim için çok iyiydi ama bu seferde fazla suskundu.
"Anlaşmayı bozmak istiyorlar ki hepimiz birbirimizi yerken onlar istediklerini yapabilsin."
Dalın arkasına bakıp aradığımı bulamayınca çitlerin ardındaki evi gösterdim. "Diana nasıl tüm düşmanlarımızın işine yarayacak bir plan kurdu ki?"
"Çünkü istedikleri basit. Bizi öldürdükleri an hepsi zaten mutlu olacak."
Evin etrafını hızlıca gezip içeriden kapıyı açtı. "Bunun için izin almamıza gerek yok, değil mi?"
Olumsuz cevap verecek olsa bile içeri girip kurtboğanı aramaya başladım.
"En azından vicdanını rahatlatırsın."
"Peki ya sen?" boşluğumdan kaynaklı bir soru olsa bile onun tekrar suskunluğuna dönmemesi için geri adım atmayıp cevap bekledim.
"Zaman var, birbirimizi tanırız elbet."
Üstü kapalı cevabına göz devirip yatağı iteledim. "Duvar örmek aile geleneği sanırım."
Ben kilimin altındaki normal olmayan kabarıklığa bakarken hafif gülümsemesi konuşma çabalarımın işe yaradığını gösterdi.
"Bazılarımızın kendisi bile o duvarı aşamıyor."
Yanıma gelip bulduğum çiçeği neden yakmadığımı sorarcasına ateşi tutuşturup beni geriye çekti. "Duvarlar...Gariplik sezdin mi?"
Etrafı inceleyip hayır anlamında başını salladı.
"Sorun ne?"
"Anlamıyorum. O kadar yer varken neden yatağının altı? Diğer evde de banyosunda bulduk. Nasıl bu kadar rahat davranıp yakalanmadı?"
Elijah bununla birlikte tüm düşüncelerini kenara itip buna odaklandı. "Üstelik kurtların koku duyuları evlerine gireni hemen tanır. "
Büyük pencereden dışarı bakıp yanıma yaklaştı."Elijah, biz hep annenin yardımcı cadısı yaptı diye düşünüyorduk ama kurtların yanına çok rahat girebilecek biri daha varsa?"
"Tanıdıkları birine karşı tetikte olmazlar." Beni onaylayıp ateş eşyalara sıçramadan ayağıyla bastı.
"Tereddüt ile devam etmeye gerek yok. Jackson ile konuşalım, bu evin sahibi bulabilirsek işimize yarar."Masanın üstündeki fotoğrafı alıp çerçevesinden çıkardım. "Jackson ile elbette konuşalım ama birimiz de bu adamla konuşmalı."
"Alfaları dirençli olur ama bir betayı halâ büyünün etkisindeyken çıkarmak görülür bir tehlike."
Evden çıkıp rahatlaması için gülümsedim. "Merak etme, onun da yolunu biliyorum."
"Klaus senin araştırmayı ve öğrenmeyi sevdiğini söylerken haklıymış."
Şimdi de benim tüm düşüncelerim uçup giderek yüzümde beliren gülümsemeyle hakkımda neyi nasıl söylediğini merak etmeye başladım. "Öyle mi söyledi?"
"Evet yani her şeyi değil ama istediğin bir şeyi bulma ya da kavrama hızın ortalamanın üstündeymiş. Uzun ömründe yalan söylemeden geçirdiği gün neredeyse yoktur ama sanırım onu en çok zorlayan birkaç kişiden birisin." ben yürümeyi sekmeye çevirip içimi ısıtan cümlelere teslim olurken o devam etti."Meraklı ve inatçı olduğunu da söylemişti. Hatta bu iki özelliğinden dolayı başına sıkça bela açtığını da."