Diana'nın bir zamanlar meclis üyesi olduğu ve zamanla liderliğini üstlendiği kesinleşmiş artık kimi diriltmek istediğini anlamaya çalışıyorduk.
Bilmediğim zamanların ihtimallerini değerlendirmekten yorgun düşmeden önce boşalmış bardağı sıcak kahveyle buluşturup Elijah'ın yanına dönerken Klaus içeri girdi. Telefondaki sesinden daha yorgun görünmesi annesinin zihnine girmeye çalışmaktandı sanırım.
"Bir şey var mı?"
Başını hayır anlamında sallayıp kardeşinin uzattığı bardağı alarak bizim tuttuğumuz notlara baktı.
"Sadece meclis günleri ama onlarla da derin bağı yok. Diriltmek istediği kimse onu çok iyi koruyor."
"Başka kardeşiniz olmadığınızdan eminsiniz değil mi?"
İkisi de hafif tebessümle beni onayladı.
"Annemin pek annelik duygusu yok aşkım. Bu çok daha farklı."notlarda da bir şey bulamayınca ileri itip gözlerini evin içinde gezdirdi." Diğerleri nerde?"
" Çocuklar büyük annelerinde. "
"Barutları ateşin yanına bıraktın yani."
"Hayatım annem de barut. Bu denklemde ateş sen oluyorsun."
Klaus'un göz devirmesine gülümseyip arkama yaslandım. "Belki geçmişinde değildir. Sonuçta asırlardır vampirken bile bir cadının ruhunu kullanıyordu. Sonradan tanışmış olabilir."
"Samanlıkta iğne bulmak daha kolay olurdu."
Aklıma gelen bir fikri söyleyip söylememekte kararsız kalarak bardağa yöneldim.
"Pekala, önce yeğenimle olan sorununuzu çözün yoksa aklınız onda kalacak. Bu sürede ben de geçmiş tanıdıklarımızla konuşurum."
İç sesimi dile getirdiği için hemen onayladım ama Klaus'un bu konudan kaçmak istediği belliydi.
"Rebekah aşk gemisinde ve Kol gece kuşu. Tek başına nasıl bir yol izlemeyi düşünüyorsun?"
"Senin yollarından daha ahlaklı olacağından eminim kardeşim."
Göz ucuyla bana olan bakışını yakalayınca söylemek istediğini anladım.
"Tanıdıklarımız arasında benim tipim yok kardeşim, olsaydı bilirdim."
Anlaşılan bu iki kardeş atışırken benim varlığımı unutmuştu.
"Sarışın bir cadı bulursun...."
"O seni duyabiliyor."
Nihayet beni hatırladıkları için gülümseyip el salladım. Elijah'ın özür mahiyetinde bakışına göz devirmek istesem bile tepki vermeden kahvemi aldım. "O halde biz gidip çocukları alalım çünkü onların gelmeye niyeti yok." İlerleyen saate bakıp onaylayarak peşinden çıktım. "Daha az mı sevinsen?"
Stresten sıktığı dişlerini rahat bırakıp nefes verdi. "Louis'e yeniden o konuyu açmak ayrı onlarla doğrudan tanışma ihtimali ayrı bunun ne getireceğini kestirememek ayrı ve kontrol edemediğimiz düşünceleriyle uğraşmak ayrı geriyor."
Asıl takıldığı nokta hangisi bilmiyorum ama söylediklerinin hepsi beni de geriyor.
"Eninde sonunda her şey iyiye gidecek Klaus biliyorsun. Her zaman öyle olur."
Gözlerini yoldan ayırıp beni süzdükten sonra tekrar yola döndü. "Süreci nasıl geçeceğiz?"
"Birlikte."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ECNADEYN: IŞIĞIN BATIMI
FanfictionEcnadeyn kitabının devamıdır. İlkini okumalısınız.