Göl kısmına geldiğimiz zaman Rebekah ve bedenini kullandığım kadın bizi bekliyordu.
"Nasıl gittiğini merak etmekle birlikte ne oldu da bu kadın sarhoş oldu?"
"Klaus'un içtiği şeyin otlarını yemem gerekti ve ben büyüyü bozunca onu etkilemiş olmalı." Rebekah'ın gözlerini Marcel'e çevirip incelemeye başlayınca eve yöneldim. "Ömrümde bu kadar berbat plan duymamıştım Marcel, lütfen bir daha aynı yöntemle gelme."
"Söz veriyorum."
Onları kadınla bırakıp içeri girerek Sia ve Efruz'u buldum. "Nerina, nasıl..."
"Her şey yolunda." Efruz'u kucağıma alıp yanağını öptüm."Burda bir şey oldu mu?"
"Hayır senin ardından Rebekah geldi, o gelince de Elijah gitti."
"Umarım işe yarar şeylerle döner çünkü benim elim boş."
"Kurtlara ne olduğunu bulamadın mı?"
Rebekah'a olumsuz anlamda kafa sallayıp telefonumu aldım. "Belki alfaları bir şey bulmuştur. Gidip konuşsam iyi olacak."
"Ben de seninle geleyim. Boğuluyorum artık burda." Sia onay bile almadan dışarı kaçınca diğerlerine döndüm.
"İşe yarar bir şey olursa haber ederim."
.....
"İçeri gelebilir, burası güvenli."
Sia kucağında uyumaya başlayan Efruz ile görüş mesafemden çıkmadan bahçede dolanırken Jackson da ara sıra onlara bakıyordu. "Çok durmayacağım. Sürünün zehirlenmesi ile ilgili bir fikir var. Kim olduğunu bilmiyorum ama Diana'nın uzun yıllardır yardım aldığı cadı olabilir."
"Diana? Klaus'un annesi mi?"
"Evet, siizn tarihiniz de böyle bir olay hiç olmuş muydu?"
"Elbette var ama onlar bizi öldürmek içindi. Bu daha çok tehdit gibi." sesinde farklı bir anlam sezdim.
"Şüphelendiğin bir şey var."
"Taylor adlı bir cadı." devamını getirmek istemediğini anlayınca kolunu tuttum. "Bak zaten bir cadı olması bile sana söylemek konusunda beni geriyor."
"Anlaşma anlaşmadır. Cezasını vermenize izin vermeyeceğimi düşünme bile."
"Tek sorun değil. İki gündür takip ediyoruz onu. Buluştuğu kişiye nasıl tepki verirsin bilmiyorum."
"Klaus mu?"
"Hayır." rahat bir nefes verip devam etmesini bekledim. "Elijah."
"Bana bir cadıyla konuşacağını söylemişti ama bize yardım etmek içindi o. Neden şüphelendin?"
"Çünkü evlerimize, ormana atılan kurtboğan zehrini o verdi ona."
Bir adım geri çekildim. "Emin misin?"
"Ot verdiğini gördüm ama emin değilim."
"Bunu neden yapsın ki?"
"Bilmiyorum Nerina ama umuyorum ki kendi ırkını feda edebildiğin gibi suçlu olursa onu da verirsin."
"Elinde kanıt olmadan suçlama yapma." çıkmak için hareketlendiğim zaman kolumu yavaşça tuttu.
"Eğer kanıtımız olursa anlaşmaya uyarız."
Açıkça karışma demek istiyordu sanırım. "Kanıtınız olduğunda konuşalım."
"Öyle olsun, bu arada Klaus senin meclisini yarın toplayacakmış, neden olduğunu bilmiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ECNADEYN: IŞIĞIN BATIMI
FanfictionEcnadeyn kitabının devamıdır. İlkini okumalısınız.