Eve geldiğimizde Cassie benden Louis ise babasından adeta kaçıyordu. Nim ve Sia bunu bildiği için şans dileyerek bahçeye çıktılar.
"Ben Cassie ile konuşmaya gidiyorum." Klaus'un istemediği normalde hızla çıktığı merdivenleri normalin altında yavaşlıkla çıkmasından belliydi.
Ne diyeceğimi bilmesemde ben de Louis'in yanına gittim. Kulaklığında hangi müzik çalıyorsa gözlerini kapatmış huzurla onu dinliyordu." Gelebilir miyim?"
"Anne, tabiki." kulaklığı boynuna indirirken ben de karşısında yerimi aldım. "Nasıl gitti?"
"Fiziksel bağı kırmayı başardık."
"Bu muhteşem böylece onu zorlayabiliriz ve ben de büyüyü emebilirim." yataktan kalkmasını engelleyip saçlarını geriye doğru karıştırdım.
"Yerinde kal küçük melez. Orasını biz hallederiz, büyüyü çekmeye gelince de sana nasıl bir etkisi olacağını bilmiyorum o yüzden baban beni ikna edene kadar buna izin vermem."
"Peki....ama cadı güvende değil mi? Yani o umrumda değil ama Cassie?"
"Evet tatlım öyle... Ben seninle..." gireceğim konuyu anladığı için olsa gerek beni susturdu.
"Yine de büyük annemle seyahate çıkacağız, değil mi? Aslında sende gelmelisin böylece biraz dinlenirsin." o da benim saçlarımla oynamaya başladığında yanağını öpüp yatağa uzanarak başımı dizine koydum. Tıpkı babası gibi ritmik hareketlerle saçımla oynamasının verdiği huzuru içime hapsedip konuya döndüm.
" Belki... Louis babanla aranda ne sorun var? "
"Zaten biliyorsun anne."
"Senden duymak istiyorum. Çünkü öğrendiğim şey senin yapacağın şey değil." aslında tam olarak yapacağın şey ama onaylayıp cesaret vermek istemem.
"Neden? Seni incitmiş anne. Babam bile olsa başkasının senin canını yakmasına izin vermem. Zaten engel olamadım en azından tavır alabilirim." sorunun ilk kaynağı kendisini suçlamasıydı yani.
"Engel olamamak? Louis baban abartmak konusunda tam bir Drama Queen biliyorsun. Yani size söylediği kadar yanmadı canım."
"Miktar belirtmedim anne yanması yeterli. Ayrıca onu değil onların en başını yani benim yüzümden yüzüğünü düşürdüğün günü söylüyorum. Eğer..."
"Eğer... Eğer... Louis bunlarla yaşayamazsın. Yaptığın her şeyin bir eğeri mutlaka var." doğrulup yüzüne baktım. "Ben babanı affettim ve sende affetmelisin. Eğer ceza vermek istediysen bunu başardın inan bana... Ve bizim aramızda ne olursa olsun o senin baban ve bunu değiştirecek hiçbir şey yok."
"Babamı seviyorum anne, affetmeyi de istiyorum ama..."
"İşe önce kendini affetmekle başla. Çünkü ben seni de affettim." gözlerinin ışıltısı duymak istediği gerçeğin bu olduğunu gösteriyor.
"Gerçekten mi?"
"Evet, ben senin annenim Louis daha dünyaya gelmeden karnımda nasıl yer kalıyorsan kalbimde de kapladın ve bu bitecek bir şey değil yani ben senin yapacağın her hatayı affederim." kollarını boynuma sardığında karşılık verip yatağın üstüne düşmemize izin verdim. Benden ayrılmak istemediği belliydi bu yüzden ses çıkarmadan o beni bırakana kadar bekledim. "Hangi müzik?"
"Müzik değil... Teknik olarak değil. Ses kaydı. Senin bize ninniler söylediğin ses kayıtları." boynundan ayrılıp kulağıma yaklaştırdığı sesi dinledim. Onlar çocukken söylediğim şeylerdi.
"Ne zaman kaydettin?"
"Ben değil, babam kaydetmiş ben sadece izinsiz aldım ve geri vermeyi düşünmüyorum. Sonuçta onun ninniye ihtiyacı yok."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ECNADEYN: IŞIĞIN BATIMI
FanfictionEcnadeyn kitabının devamıdır. İlkini okumalısınız.