Kadının yüzünü, mimiklerini ve tavırlarını defalarca kez inceledim. Birkaç isim dışında kesin diyebileceğim biri değildi.
"Kim olduğunu söyle."
"Merak ediyorum da Efruz'un odasına koruma büyüsü yapmışken neden Ale'i korumasız bir odaya bıraktın? Yani yaptığın kalkan çok zayıftı."
"Artık kim olduğun umrumda değil." kalbine hedef alıp bana gelmesi için büyüye odaklandım ama Ale'nin ve Efruz'un ne durumda olduğu düşüncesi beni engelliyordu. Kalkanı kırıp iki elimi de uzatarak sözlerden yardım almaya başladım. "Zure bihotza nahi dut."
"Sözlerden faydalanmaya başlamışsın,güzel." öksürerek kapıya ulaştığında tüm gücüyle bana karşı koyup kalbinin bana gelmesini engellemeye çalıştı ama kısa süre sonra elimde kanı yere damalarken bitti. Bedenini kapıdan çekip çocuklara bakmak için odadan çıktım.
"Nerina, hey." Kol'un beni durdurmasına ya da elimdeki kanı sormasına izin vermeden odaya girmeye çalıştım ama bileğimden tutup engelledi. "Elinden ve odadan gelen kan kokusu yavaş yavaş aşağı iniyor. Ne olduğunu..." fazla söze gerek kalmadan yerdeki bedenleri gördü.
"Buraya kimseyi sokma, çocuklara bakmam lazım." Efruz'un hala uyuduğunu görünve Ale'nşn odasına yöneldim ama bu sefer başka bir yüz beni durdurdu.
"İstediğin kadar öldürebilirsin, aşağıda sınırsız beden var."
Az önceki cadı mıydı bu? "Sen nasıl..."
"Beden değişikliği zor bir şey değil. Şimdi bunu da öldürüp tüm evi birbirine katmak ve ardında onlarca ceset bırakmak istiyorsan büyüye devam et ama bir sonraki bedenim daha güçlü olur, belki de küçük kızlarından biri."
"Kimsin?"
"Şimdi kim olduğumla ilgileniyorsun yani." odanın kapısını açtığında hızla içeri baktım ama Ale yoktu. "Kimsenin dikkatini çekmeden iskeleye gel. En ufak bir hatanda kızının kalbini sökerim."
Onu merdivenlerden inerken ve evden çıkarken izledim.
"Nerina o kimdi?"
"Bilmiyorum Kol ama evden çıktıktan sonra hala hatırlıyorsa aileden biri."
Merdivene yönelince önğme geçip beni tekrar odaya iteledi. "Bu şekilde gidemezsin."
"Bizimle kan bağı olan biri bildiğim tek şey bu. Fazlasına odaklanmaya çalışıyorum ama aklım kızımda. Kol önümden çekil ve kimseye bir şey söyleme."
"Kapıdan çıktığın an Klaus peşinden gelecek. Önce sakin ol ve çıkmanın mantıklı bir yolunu bul."
Parmaklarımı alnımda bastırıp yalanları tek tek eledim. Sadece bir tanesi Klaus'un dikkatini çekmezdi. "Tamam, buldum." onu kapıdan itip aşağı indim. Klaus duygularımı hissettiği için gördüğü an incelemeye başlamıştı. Hızlanan nefesimi kontrol altında tutup yanına ilerledim. "Birazdan gidecekler onları toplayıp genel konuşmayı sen mi yaparsın ben mi yapayım?"
"Ben yaparım, şimdi dansı..."
"Geldiğimde yaparız ama şimdi benim gidip Cassie'nin bizi takip etmek için yaptığı haritayı almam lazım."
"Gitmeyi hala düşünüyor musun?"
"Sanırım hayır ama o haritayı alacağım." yanağını öpüp sakin adımlar ve gülümseyen yüzle evden çıkıp pencerelerden uzaklaştığım an koşarak iskeleye gittim.
Ale yanındaydı ve ağlamasına rağmen sesi çıkmıyordu. "Bırak onu."
"Yapacağım ama önce kendimi tanıtmama izin ver." Ale'nin kulağına yaklaşıp yaptığı büyüyü kaldırdığı zaman korku dolu nefesi kulaklarıma doldu. "Sen söylemek ister misin canım?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ECNADEYN: IŞIĞIN BATIMI
FanfictionEcnadeyn kitabının devamıdır. İlkini okumalısınız.