Merhaba, biz geldik❤
Yorumlarınızı cevaplayamadım ama her birini okudum, teşekkür ederim harikasınız.❤ Bu bölüme de bol bol yorum isterim.✌🏻
Ayrıca 500 oy gelir mi ne dersiniz, bir deneyelim mi?
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın, keyifli okumalar❤
***
Mert'i ve o şıllık kızı benim yatağımda, benim çarşaflarıma dolanmış bir halde sevişirlerken gördüğümde hayatımda bundan daha çok şaşırabileceğim bir şeyin olduğunu sanmamıştım.
Demek istediğim adam iki yıllık sevgilimdi, ilişkimizde son zamanlarda sorunlar yaşasak bile onun bana karşı böyle bir şey yapabileceğine hiçbir zaman ihtimal vermemiş ve bu yüzden deyim yerindeyse resmen şok geçirmiş; gözlerimin büyüdüğünü, tenimin bembeyaz kesildiğini karşımdaki aynadan görerek birkaç saniye içinde orayı apar topar terk etmiştim.
Şimdi de öyle hissediyordum ama beyazlamak yerine kıpkırmızı olduğuma emindim ve biliyordum ki gözlerim yine aynı o günkü gibi büyümüştü. Onu burada, benim otel odamda bulmak beklediğim en son şeydi. Odama bir fil sürüsünün dalmasını bile bekleyebilirdim. Ama Alparslan Gündoğdu'nun üzerinde siyah bir takımla, dağınık saçları ve tenimin her bir noktasını ateşe veren o arzu dolu bakışlarıyla burada olacağını asla...
O bu kadar yakınımdayken sanki büyük süitim bir anda küçülmüş ve o, odamın tek hâkimi haline gelmiş gibiydi. İçerinin havası bile bir anda ağırlaşmış, az önce tenimi okşayan serin hava bu kez ateşten soluklarmış gibi her yerimi sarmaya başlamıştı. Boğazımda bile koca bir düğüm vardı, sıcak ağzını ve ıslak dilini hala parmağımın etrafında hissedebiliyor, dokunuşları karşısında ıslandığımı utançla fark ediyordum. Hiçbir zaman bu kadar çabuk tahrik olmamıştım ama o nasıl yapıyorsa bunu başarabiliyor ve işin kötüsü bunu biliyordu.
Odamın loş ışığının altında koyu bir maviye bürünen gözleri milim milim üzerimde dolaşırken yutkundum ve kırmızının tonlarında gezindiğimi umursamamaya çalışarak bir kez daha "Burada ne işin var?" diye sordum.
"Misafirlerine hep böyle kaba mı davranırsın?"
"Sen bir misafir değilsin! Odama izinsiz girdin! Hem... Odama nasıl girebildin?"
"Cevdet Bey'e küçük bir ricada bulunmam yetti," dedi Serkan'ın babasından bahsederken. Öyle rahat bir hali vardı ki öfkeyle gözlerimi kıstım. "Peki benim burada olduğumu nereden öğrendin?"
Parmakları arasındaki çileğin geri kalanını ağzına atarken "Seni alan taksi durağından," dedi. Çiğnedi, çiğnedi. Ardından sert bakışlarını üzerime dikerek "Yoktun," dedi.
Neyden bahsettiğini hemen anladım ama bir cevap vermek yerine sessiz kalarak omuz silktim. Burnundan öfkeli, sesli bir soluk verdi ve tehditkâr bir bakışla üzerime eğildi. "Seni nefesini kesinceye dek öpmekle o ince boynunu kırmak arasında bocalıyorum..."
Ellerinden biriyle uzandı ve sırtımdaki saçlarımı tek yumruğunun içinde toplarken başımı geriye doğru çekti. İnleyerek arkaya doğru yaslanırken gözlerimi onunkilere diktim. Bakışları gerilen boynumda, çenemde ve dudaklarımda ağır ağır dolaşarak yeniden gözlerime tırmandı. "Nasıldı," diye sorarken sesinde öfke dolu, vahşi bir tını vardı. "Dün gece hiçbir şey olmamış gibi siktir olup gitmekten hoşlandın mı?"
O gece ne kadar açık sözlü olduğunu anlamıştım ama yine de kelimeleri karşısında şaşkınca solukladım. "Sözlerine dikkat et! Ben yetişkin bir kadınım, istediğimi yaparım ve bu seni hiç ilgilendirmez!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞİN KOYNUNDA
General FictionBeni iyice tezgâha yaslayarak "Gülden," dediğinde "Bitti," diye tekrar ettim. "Unuttun mu? Aramızdaki her şey bitti?.." "O yüzden mi gözlerime öyle bakıyorsun?" diye sataştı bana. "O yüzden mi beni kıskandırmaya çalışıyorsun? O yüzden mi delirtiyors...