Afiş güzel bebeğimden yarendogru_ ❤
Merhaba, biz geldik!
Umarım bölümü seversiniz❤
Oylarınıza ve yorumlarınıza bayılıyorum, her birinize teşekkür ederim!
Bu bölüm de 600 oy sonra yeni bölüm diyelim mi? Oylar dolduğu an bölüm sizindir, söz❤
Ayrıca şuralarda duyurular ve alıntılar paylaşıyorum, herkesi beklerim❤ instagram, twitter: kadifekelimeler
Keyifli okumalar❤
***
Şiddetin biri, bir diğerini tetiklerdi.
O gece, kendisinin hiç bulaşmamam gereken belalı biri olduğunu söyleyen Alparslan'ın kollarının arasında uyurken kendimi güvende ve huzurlu hissetsem de bilinçaltımın derinliklerinde öyle değildim.
Oradaki Gülden korkmuş ve küçük bir kız gibi kabuğuna çekilmişti. Oradaki Gülden yirmi beş yaşındayken eski sevgilisi tarafından boğulmak üzere olan Gülden değil, babasının öldürmeye çalıştığı dört yaşındaki Gülden'di.
Kanepenin arkasına saklanmış ve dizlerini kendine çekerek terleyen avuçlarını sesinin duyulmaması için dudaklarının üzerine bastırmıştı. Yüzü terden ve gözyaşlarından ıpıslaktı. Üzerinde örgü beyaz bir kazak, pembe bir etek ve beyaz çoraplar vardı. Saçları iki yanından örülmüş ve pembe tokalarla bağlanmıştı ama yüzünün önündeki her bir tel, ıslak yüzüne yapışmıştı. Saçlarında hem ter ve gözyaşı hem de kan vardı. Babasının fırlattığı bardağın parçaları yüzüne, gözlerine sıçramış ve canını hiç olmadığı kadar yakmıştı. Sesinin duyulmaması için içten içe dua ediyor ve bir yandan da babasının uyanmasına neden olan flütü ortada bıraktığı için kendine kızıyor; annesinin bir an önce marketten dönüp onu kurtarmasını bekliyordu.
Ama o Gülden, çocuk aklıyla bile annesinin gücünün babasına yetemeyeceğini biliyor ve babasının annesine de zarar vermesinden korkuyordu. Tek istediği dedesinin ona hediye ettiği flütü çalmaya çalışmaktı. Babasını uyandırmak istememişti. Annesi onu sıkı sıkı tembihleyip sessiz olmasını söylemişti ama Gülden odasının kapısını kapatırsa yeterince sessiz olacağına inanmış ve yanılarak, babasının tüm öfkesini üstüne çekmişti. Tenine sıçrayan cam parçaları canını yeterince yakıyorken babası bir de bıçak almış ve tehditler savurarak küçücük evde onu kovalamaya başlamıştı. O Gülden, adam hala biraz sarhoş olduğu ve düzgün düşünemediği için şanslıydı, kendini salondaki kanepenin ardına atabilmişti ama babasının bağırışlarından kurtulamıyor ve korkuyla titriyordu.
Her odada onu didik didik arayan babasının gittikçe yaklaştığını duyabiliyor ve hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyordu. Babasını sevmiyordu çünkü o, Gülden'i her seferinde korkutuyor ve azarlıyordu. Ancak bu sefer daha başkaydı, bu kez babası annesinin ona anlattığı masallardaki canavarlar gibiydi ve onu öldürmek istiyordu.
Sesleri duyan ve kapıyı çalıp polisi arayan komşular vardı ama annesi yoktu ve babası, onu titreyerek oturduğu kanepenin arkasında bulup kolundan tutarak odaya doğru savurduğunda onunla yalnızdı. Kanlı gözleriyle adamı görmeye çalışarak lütfen diye yalvarıyor ve odanın ortasındaki sehpanın etrafında dönerek kendini babasından korumaya çalışıyordu. Saçları dökülen babasının koyu renkli gözleri vardı ama o an onlar Gülden için kahverengi değil, kırmızıydı. Bakışları bir canavarın bakışlarıydı ve adam ona savurduğu dengesiz bıçak darbeleriyle rayından çıkmıştı.
Kendi hıçkırıklarına, babasının öfkesine ve komşuların seslerine karışan yeni bir sesi fark ettiğinde kimsenin istese de ona yardım edemeyeceğini sanmıştı. Ama evlerinin kapısı bir anda kırılmış ve dedesi üzerinde üniforma, elinde kocaman bir silahla odaya girerek onu kurtarmıştı. Annesinin de ağlayarak kendisine sarıldığını biliyordu ama bir an sonra hem korku hem de gözlerinin acısıyla bayılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞİN KOYNUNDA
General FictionBeni iyice tezgâha yaslayarak "Gülden," dediğinde "Bitti," diye tekrar ettim. "Unuttun mu? Aramızdaki her şey bitti?.." "O yüzden mi gözlerime öyle bakıyorsun?" diye sataştı bana. "O yüzden mi beni kıskandırmaya çalışıyorsun? O yüzden mi delirtiyors...