16. BÖLÜM: "KAZIMAK"

38.1K 2.5K 530
                                    

Merhabaa, bizi özlediniz mi? Biz çok özledik!❤

104K olmuş benim minik aşklarımm😻

Geçtiğimiz hafta tüm ödevlerimin ve bölümlerin silindiği berbat bir gün geçirdim ve onları toparlamaya çalışıyordum. Dolayısıyla 2. kez yazdığım bir bölümle karşınızdayım. Umarım seversiniz diyorum🙏🏻

Yorum sınırı koymak istemiyorum ama lütfen yorumlarınızı benimle paylaşmaktan çekinmeyin olur mu? Bol Bol yorum isterim🙆🏻‍♀️

Yeni Bölüm için 950 oy sonra buluşalım mı?

Keyifli okumalar❤

***

Eğer bu gece kendimi hastanede bulacaksam, bunun tek sebebi çok yemem olabilirdi.

Alparslan ne kadar rahatsızlanacağımı söyleyerek beni uyarmışsa da tüm o uyarıları kulak ardı etmiştim. Regl döneminde olduğumu ileri sürmüş, tatlıya ihtiyacım olduğunu söylemiş ve Alparslan'ın deyimiyle midemi bir abur cubur çöplüğüne döndürmüştüm. Kendi tabağımdaki pasta dilimini bitirip onunkine uzandığım sırada kulağıma doğru eğilerek "Kaşınıyorsun," demişti. Bunun açık bir evet olduğu söylenemezdi ama hayır da değildi. Bu yüzden onun pastasını da yemiş ve filmin geri kalanı boyunca onun göğsüne yıkılmıştım.

İşte bu sebep hastaneye gitmem için yeterliydi ama şimdi olanlar...

Hızla bana yaklaşan araçtan kaçınmak için direksiyonu kırarken ve tekerlere acı bir çığlık attırarak durmaya çalışırken aklımda işte bu düşünceler vardı. Bu gece ne bir hastane odasını çekebilirdim ne de ölmeye niyetliydim. Ama panik vücudumu öyle bir sarmıştı ki üzerime gelen araçtan kaçınmaya çalışırken arkamda birilerinin olup olmadığına ya da hızla daldığım yan şeride bakmak aklıma bile gelmemişti.

İçinde bulunduğum araç zırhlıydı, bir çarpma anında beni koruyacağından emindim fakat karşı tarafın o kadar şanslı olacağını hiç sanmıyordum. Bu yüzden kıl payı kurtulduğum araç durmaya zahmet bile etmeden gaza basıp yoluna devam ederken frenlere asıldım. Ön koltukta sertçe sarsıldım ve en sonunda durarak kontağı kapattım. Her şeyin olup bitmesi yalnızca birkaç saniyeydi. Ellerim öyle çok titriyordu ki göğsüme baskı yapan kemeri açmak için biraz uğraşmam gerekti. Birkaç korna öfkeyle çalarak benden ve aracımdan uzaklaştı ve tıpkı benim gibi acı bir frenle duran Alparslan'ı fark ettim.

Gözlüklerim gözümdeydi fakat buna rağmen görüşümün net olduğunu söyleyemezdim. Yine de oradaydı, arabasının kapısını hışımla çarpıp bana koşmaya başlamıştı. Kapımı açtığında ve öne doğru eğilerek iri avuçlarını yanaklarımda gezdirmeye başladığında sersem gibiydim. Kalbim hızla atıyordu ve neredeyse bir kazaya karışacağım ve belki de çevredeki araçlara da zarar vereceğim gerçeğiyle deli gibi titremeye başlamıştım. Öyle çok titriyordum ki bir an hiç durmayacağını sandım.

"Gülden! Gülden! Bana bak bebeğim, Gülden!.."

Alparslan'ın yüzümü kendisine doğru çevirdiğini hissettim ama bir anda bastıran gözyaşları yüzünden hiçbir şey seçemedim. Ellerini bedenimde ve yüzümde hızlıca gezdirdi. Ardından bir yara almadığımı anladığında beni sıkıca göğsüne bastırdı. Bedenimin etrafına dolanan kollarının baskısı öyle çoktu ki titremelerimi bir an için dindirdi. Yanağımı gömleğinin yakasından açılan sıcak tenine yasladım ve "Çok korktum," diye inledim. "Alparslan çok korktum..."

"İyisin, bir şeyin yok. Geçti... Geçti bebeğim, iyisin..."

"Alparslan..."

"Ben buradayım... Buradayım, iyisin..."

ATEŞİN KOYNUNDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin