35. BÖLÜM: "ÇİFT OLMAK"

21.7K 1.7K 261
                                    

Merhabalar, biz geldik💖

Önce görmeyenleriniz için bir haberle başlamak istiyorum🐣

6 yıl önce yazmaya başladığım ve sizlerle paylaşarak birlikte büyüttüğümüz Sevda Çiçeği bugün daha da büyüyor ve Pukka Yayınları aracılığıyla kitap oluyor!🥺💖

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

6 yıl önce yazmaya başladığım ve sizlerle paylaşarak birlikte büyüttüğümüz Sevda Çiçeği bugün daha da büyüyor ve Pukka Yayınları aracılığıyla kitap oluyor!🥺💖

Mutluluğumu anlatamam, hepinize çok, çok teşekkür ederim. Umuyorum çıktığımız bu yol çok güzel olur. İyi ki varsınız🙏🏻💖

Seveceğiniz bir bölüm olmasını diliyorum, hepinize keyifli okumalar dilerim💖

***

Şiş gözlerle döndüğüm akşam yemeğinin ardından nasıl hissetmem gerektiğini bilmiyordum. Bir yanım sonunda Alparslan'la konuşabildiğimiz için rahatlamıştı. Kuş gibi hafiftim ancak boğazımda geçmek bilmeyen bir düğüm vardı ve bunun en büyük nedeni kalbimde filizlenen korku ve tedirginlikti. Sanki her şey yeniden mahvolacakmış, tam da en inandığım an ayaklarımın altındaki halı çekilip alınacakmış gibi hissediyordum.

Sanki yeniden en başa dönecekmişim ve dahası bundan sonra hiç toparlanamayacakmışım gibi hissediyordum.

Güldenler de benimle aynı korkuyu paylaşıyorlardı ancak o korku; içlerinde bir neşe kırıntısını da barındırıyordu. Alparslan'ın gözlerinin içine bakmak ve orada bana duyduğu o sevgiyi görmek kalbimin pır pır etmesine neden oluyordu.

Haftalar önce o gün, onu kızının doğum gününde hıçkırarak ağlarken gördüğümde Alparslan'ın en çıplak ve en yalın halini gördüğümü düşünmüştüm. Oysa Alparslan Gündoğdu'nun en çıplak olduğu an, beni kollarında sıkıca sardığı ve bana geçmişini anlattığı o andı. Bir başka kadını sevdiğini dinlemek ve onun acısının içinde debelenmek beni dehşete düşüren bir deneyimdi ama aynı zamanda öyle çok şeyi görmemi sağlamıştı ki, ona kızamıyordum.

Ben ikinci bir şans için başımı sallayarak karşılık verdiğimde ve o beni kendine doğru çekerek, sırtımı göğsüne yasladığında da ona kızamamıştım. Uzanıp parmak uçlarını sessizce kolumda gezdirmeye başladığında, yüzünü saçlarıma gömdüğünde ve dakikalar boyunca orada öylece oturduğumuzda da kızamamıştım. Onunla o acıyı ve sessizliği paylaştığımda, kollarının arasında uykuya daldığımda ve sabah kendi yatağımda, baş ucumda bir gülle uyandığımda da...

Kimseye görünmeden beni yatağıma nasıl taşımıştı ya da yeni kesildiği belli olan o gülü odama nasıl bırakmıştı bilmiyordum. Bildiğim tek şey... mutlu olduğumdu.

Mutluydum.

Dudaklarımın arasından 'Seni affediyorum' kelimeleri dökülmemişti ve Alparslan'ın da benden tam anlamıyla bir özür dilediği söylenemezdi ama ben yine de mutluydum. Bunun ikimiz için de bir adım olduğunun farkındaydım ve tek dileğim bunu Alparslan'ın da fark etmesiydi.

ATEŞİN KOYNUNDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin