Merhaba, biz geldik❤
Medyada bizimki var😌
Kısa bir giriş bölümü gibi ama idare edelim lütfen😝
Umarım seversiniz, oylarınızı ve yorumlarınızı bekleyeceğimi unutmayın olur mu? Yine 1400 oy ve 700 yorum diyelim mi, hadi bir deneyelim❤
Keyifli okumalar!❤
***
Annemin butiği her genç kızın uğramak ve içinde kendini kaybetmek isteyeceği türden şahane bir yerdi, en azından benim için...
Adeta cennette gibiydim. Etraftım danteller, güpürler ve tüllerle çevriliydi. Parmaklarımı üzerlerinde gezdirmek hatta onları seyretmek bile beni mutlu ediyordu. Kimi ithal kimisi de yerli üretim olan bu zarif parçalarla diktikleri her şey içimi ısıtıyordu ama ilgimi asıl çeken şey kurdeleler, inciler, parlak taşlar ve tüm o çiçeklerdi.
Annemin çok yetenekli bir ekibi vardı. Butik adı altında bir işletmeydi ancak son derece büyük ve üç katlı bir yerdi. İlk iki katı bir mağaza gibiydi ama üçüncü kat bir atölyeydi. Mini bir mutfaktan, küçük bir oturma alanından ve iki ayrı ofisten oluşuyordu. Ofislerde çalışan altı kadın vardı. Dördü dikiş dikiyor ve ikisi ise tasarım çiçeklerle ve diğer aksesuarlarla ilgileniyordu.
Annem onunla gelmem için ısrar ettiğinde düşündüğüm şey sıkıntıdan patlayacağımdı ama yanılmıştım. Oldum olası süse ve parlak şeylere bayılırdım. Renkli ve ışıltılı şeyleri çocukluğumdan beri çok seviyordum, bu yüzden Melis ve Gökçe ile vakit geçirmek benim için harika bir uğraştı. O ikisi ellerine bir silikon tabancası aldıklarında harikalar yaratıyorlardı. Etrafta sayamayacağım kadar çok boncuk, renk renk zirkon taş, deniz kabuğu ve inci vardı. Tüm bunlarla kolyeler, küpeler, bileklikler ve tokalar tasarlıyorlardı ancak bunlar alelade tasarımlar değildi. Gerçekten gördüğünüz an bayılacağınız ve onları almak isteyeceğiniz türden kaliteli tasarımlardı ve buradaki her gelin, buraya mutlaka uğrardı.
Açık konuşmak gerekirse onların yarısı kadar bile yetenekli değildim ama halimden oldukça memnundum. Büyük çalışma masasının bir köşesinde kızlarla birlikte çalışmayı seviyordum ve yapmaya çalıştığım şey zor ancak keyifliydi. Cam bir su şişesini baştan aşağıya zirkon taşlarla kaplamaya çalışıyordum ama asıl amacım şişenin üstüne Gülden yazabilmek ve onu hentailerimin olduğu rafta gururla sergileyebilmekti.
O sabah biraz erkenciydim ve ilk gelen de Melis'ti. Beni çalışma masasının başında ve Aşk-ı Memnu izleyerek taşların arasında bulduğunda yaptığı ilk şey gözlerini devirmek oldu. İtiraf etmem gerekirse tatlı ancak biraz arsız kızlardı. Neticede patronlarının kızıydım ama sanki lise arkadaşlarımmış gibi davranıyorlardı. Belki de sebebi aramızda yalnızca iki yaş olmasıydı.
"Hala o şişeyle mi uğraşıyorsun? Tam üç gün oldu!"
Göz ucuyla Matmazel'in piyanoya doğru yürümesini seyrederken "Sanat, zaman isteyen bir şeydir," dedim. "Leonardo da Vinci Kaplumbağa Terbiyecisi'ni bir günde mi çizdi zannediyorsun?"
"İyi de onu o çizmedi ki?"
"Şu an konumuz bu mu gerçekten?" Başımı iki yana sallayarak gözlerimi devirdim ve yeni bir taşı büyük bir titizlikle şişemin üstüne yerleştirdim. "Ana fikri kaçırıyorsun. Bence bir kahve almalı ve kendine gelmelisin..."
Sessizce homurdandı ancak bir şey demek yerine çantasını bir köşeye bıraktı ve o sırada Gökçe tüm neşesiyle içeri girdi. Melis'in siyah saçlarının yanında o, sapsarı saçlarıyla birlikte parıldayan bir sabah güneşi gibiydi. Her zaman enerjikti ve kızın sınırsız bir motivasyon rezervi vardı. Ellerindeki Starbucks bardaklarını onları taşıdığı küçük karton kutuyla birlikte bize doğru itelerken "Günaydın hanımlar," diye cıvıldadı. Onun bu neşesine alışkın olarak ben de gülümsedim ve benim için aldığı kahveye uzanırken "Günaydın," dedim. "Kahve için teşekkür ederim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞİN KOYNUNDA
General FictionBeni iyice tezgâha yaslayarak "Gülden," dediğinde "Bitti," diye tekrar ettim. "Unuttun mu? Aramızdaki her şey bitti?.." "O yüzden mi gözlerime öyle bakıyorsun?" diye sataştı bana. "O yüzden mi beni kıskandırmaya çalışıyorsun? O yüzden mi delirtiyors...