Medya: Gülden Seçkin🔥
Merhaba, biz geldik!❤
Biraz geciktik ama pazartesi bir bölüm daha atacağım, beklemede kalın!🤓
Oylarınız ve yorumlarınız için çook teşekkür ederim, her biriniz harikasınız! Bu bölüme de bol bol yorum isterim!
Ayrıca 600 oy gelir mi, bir deneyelim mi? Hadi deneyelim.❤
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın, keyifli okumalar!❤
***
"İşte böyle! Kımıldama bebeğim, harika görünüyorsun!"
Güneş gözlüklerimi burnumun ucuna iteleyerek yeni bir poz daha verdikten sonra, on santim yüksekliğindeki kırmızı ayakkabılarımla koşar adım Buse'nin yanına doğru yürüdüm. Burnumu, görebilmek için kameranın ta dibine sokmak zorunda kalsam da çektiği fotoğrafları gördüğümde gözlüksüz hiçbir şeyi görememeyi umursamadım. Doğrusu harika kelimesi az bile kalırdı çünkü şahane görünüyordum!
Buse'yle birlikte bu ıssız, tenha sokakta arkamda bir çöp konteynırıyla ne mi yapıyordum?
Kendi evime yeniden ayak bastıktan sonra dolabımda Mert'in imzasını taşıyan her kıyafeti almış ve çöpün en dibine tıkmıştım. Konteynırın kenarından sarkan birkaç süslü parçayla ne yaptığım açık bir şekilde görünüyordu ve üzerimde topuklularım, mini deri eteğim ve eteğimle takım deri bir bustiyer vardı. Kızıl saçlarıma düz fön çektirmiş, ateş kırmızısı bir ruj sürdükten sonra güneş gözlüklerimi takmıştım. Elimde de bir kibrit kutusu duruyordu ve Mert'in bu fotoğrafları gördüğünde ne kadar çıldıracağını düşündükçe zevkten dört köşe oluyordum.
"Yak gitsin şunu, seni sürtük!"
Buse'nin bana verdiği gazla onun yanağına kocaman bir öpücük bıraktım ve yeniden konteynırın önüne koşturarak kibriti çaktım. "Kayıtta mısın?"
"Evet! Yak şu aptal kıyafetleri!"
Yanan kibriti konteynıra attığım an, kıyafetlerin üstüne döktüğüm bir şişe kolonyayla birlikte kıpkırmızı alevler birden göğe yükseldi. Dudaklarımdan neşeli bir kahkaha döküldü ve Buse "Evet!" diye bağırdığında daha da neşelendim. Üstüme sinecek duman kokusunu umursamadan birkaç poz daha verdim ve sonunda intikamın dilimde bıraktığı o yoğun, bal kadar tatlı hisle derin bir iç çektim. Ben kendi evimde, kendi yatağımda aldatılmayı hak etmemiştim ama o tüm bunları hak etmişti ve hiç pişman değildim.
"Yeter artık! Bir gören deli sanacak!"
Koca Jeep'inin kaputuna yaslanıp kollarını göğsünde birleştiren Serkan'ın yüz ifadesini göremiyordum ama sesinden anladığım kadarıyla gözlerini deviriyordu. Nitekim biraz sonra Buse ona doğru yürüyerek "Gözlerini devirme!" dedi. "Bence gözlerini devireceğine tüm bunlardan küçük bir ders çıkarmalısın?"
"Öyle mi? Ne gibi bir ders sevgilim?"
Onları daha iyi görebilmek için güneş gözlüklerimi çıkarıp, dumanı tüten konteynırdan biraz uzaklaştım. Görüşüm bir nebze daha düzeldiğinde Buse'nin kollarını Serkan'ın boynuna doladığını ve gözlerini kısarak bakışlarını tehdit edercesine ona diktiğini gördüm. "Gülden biraz saf," derken ona gözlerimi devirdim. "O sadece şu aptal kıyafetleri yakmış olabilir ama ben bundan çok daha fazlasını yaparım! Bilmem, anlatabildim mi?"
"Gece anlayıp anlamadığımı sana gösteririm!"
Buse'nin bu küçük tehdidi onu eğlendirmiş gibi gülen Serkan kollarını onun beline dolayarak Buse'nin dudaklarına hızlı bir öpücük bıraktı. Ardından çalan telefonuyla birlikte biraz uzaklaştı ve bende bunu fırsat bilerek Buse'nin saçlarına iliştirdiği gözlüğümü yeniden taktım. Tüm dünyam bir anda aydınlandı ve esen rüzgarla birlikte titreyerek kollarımı kendime doladım. "Hadi gidelim artık, birilerine görünmeden gitsek iyi olacak..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞİN KOYNUNDA
Художественная прозаBeni iyice tezgâha yaslayarak "Gülden," dediğinde "Bitti," diye tekrar ettim. "Unuttun mu? Aramızdaki her şey bitti?.." "O yüzden mi gözlerime öyle bakıyorsun?" diye sataştı bana. "O yüzden mi beni kıskandırmaya çalışıyorsun? O yüzden mi delirtiyors...