23. BÖLÜM: "KORKU"

30.6K 2.5K 876
                                    

Merhabaa, biz geldik❤

Buraya bir kalp bırakalım mı? İkisinin de ihtiyacı olacak🥺❤

Biraz büyük oynayalım mı, yeni bölüm için 1200 oy ve 600 yorum diyelim, ben de perşembe günü yeni bölümle geleyim. Anlaştık, bence anlaştık😌

Bu arada bir de reklam yapacağım izninizle😌

Yeni bir hikaye yayımladım, Kör Kurşun'u kütüphanenize eklemeyi unutmayın olur mu?👉🏻👈🏻

Keyifli okumalar!❤

***

Kahvaltımız olabildiğince sessizdi. Her zamanki atışmalarımız ya da göz süzmelerimiz yoktu. Arsız imalardan, neşeli gülücüklerden ve yakın temastan uzak bir kahvaltıydı. Alparslan kahvesini bile bitirmemişti. Tabağındakilerle oynayıp durmuştu ve bende kızarmış ekmek dilimlerden birine çikolata sürüp, o dilimi dakikalar boyunca çiğnemiştim. İçtiğim kahve ve yediğim o bir dilim resmen mideme oturmuştu.

Kendimi çok kötü hissediyordum ancak sebebi aç karnıma içtiğim kahve miydi, yoksa çikolatadaki yağ oranı mıydı emin değildim. Dakikalardır kendimi kandırmaya çalışmış fakat başaramamıştım. Sabahki olanları aşamıyordum ve aslında Alparslan da benden farksız değildi. Beni kırdığının farkındaydı, bunu kesinlikle anlamıştı ancak konuyu ikinci bir kez açmayacak kadar da akıllıydı. Ya da her zamanki gibi kaçak oynamaktan zevk alıyordu.

Dün, beraber vakit geçirmemiz için işlerinin çoğunu bitirdiğini biliyordum ama sanki evde kalmak onu boğuyormuş gibi üzerine bir ceket giymiş, bilgisayar çantasını da almış ve çıkmıştı. Ofise uğraması gerektiğini söylemesi ya da dudaklarıma bir öpücük bırakması benim için yeterli değildi çünkü içimde bir yerlerde gerçekten de yaralanmıştım.

Bir tarafım Alparslan'ın nasıl bir adam olduğunu biliyordun, diye fısıldıyordu ama sabah fark etmiştim ki aslında bunun cevabı koca bir hayırdı. Bilmiyordum. Alparslan benim için hala gizemlerle ve sırlarla doluydu. Öyle zeki bir adamdı ve kafasında hızına yetişemediğim öyle çok düşünce vardı ki onu bir türlü yakalayamıyordum. Bir an onu tanıdığımı zannediyor bir an ise karşımda bir yabancı varmış gibi hissediyordum.

Ben Alparslan Gündoğdu'yu seviyor ve o adamla sevişmekten zevk alıyordum ama bu sabah banyodaki o Alparslan'dan hiç hoşlanmamıştım. O Alparslan kayıptı. Sebebini bile bilmediğim bir şekilde öfkeli ve incinmişti ve sanırım beni en çok üzen de onun da aslında kırık bir adam olduğunu bilmemdi. Kendi kendime ısrar etmeyeceğime söz vermiştim ve bunu Alparslan'a da söylemiştim. Ne zaman anlatmak isterse onu dinleyebileceğimi biliyordu ama zaman geçtikte ve Alparslan sustukça sanki bana sırtını dönüyormuş gibi hissediyordum. Bu ağır bir yüktü ve bunu taşımakta gerçekten zorlanıyordum çünkü ben Alparslan'a güveniyordum. Onun için tereddüt bile etmeden canımı verebilir, hiç düşünmeden sırtımı ona yaslayabilirdim.

Peki ya Alparslan? Bana bir adım atmamasının sebebi neydi? Ben güvenilmez biri miydim?

Bu düşünce benim için öyle rahatsız ediciydi ki Güldenler bile sessizce kabuklarına çekilmişti. Kafamın içi bomboştu ama bu dört kelime bana bir türlü rahat vermiyordu ve üstüne Alparslan'ın gidişi beni boğuyordu. Bu evi seviyordum ama sevmemin sebebi içindeki eşyaları ya da büyüklüğü değildi. Seviyordum çünkü Alparslan'da bu evin içindeydi. Burada ondan izler vardı ama şu an kendimi çok yalnız ve terk edilmiş hissediyordum. Sanki o evde bir fazlalıkmışım gibi... Ancak fazla olan varlığım değil, duygularımdı.

Duygularımı öyle derin yaşıyordum ki bu benim en büyük lanetim olmalıydı.

Buse'nin bana gönderdiği uçuş bilgilerini bakmadan sildim, ikinci bir kez bunun hayalini kuracak ya da ısrar edecek değildim. Mutfakta bir süre tek başıma oturduktan sonra etrafı topladım ve yukarı çıkarak üzerime bir Jean ve bir tişört geçirdim. Keten bir ceket aldım ve spor ayakkabılar giyerek evden çıktım. Arabama bindim ve siteden çıkarak sürmeye başladım fakat doğrusu nereye gittiğimi bilmiyordum. Tek istediğim biraz uzaklaşmaktı, bu yüzden ben de öyle yaptım ve kalabalık caddelere, dar sokaklara karışarak sürdüm.

ATEŞİN KOYNUNDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin