1. BÖLÜM: "SAÇLARIN..."

87K 3.2K 1.3K
                                    

Medya: Gülden Seçkin

Merhabaa, biz geldikkk🌸

İlk bölümle karşınızdayız, umarım seversiniz ve şey, bölümlere oy vermezseniz ölecekmişim djkhdfkhfdk

Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın olur mu? Şimdilik bir sınır koymuyorum, ne kadar çok oy o kadar bölüm diyorum.😌

Keyifli okumalar!💖

***

"Bir tane daha lütfen!"

Sesimi duyurmak için bağırıp, elimdeki bardağı tezgâha çarptığımda bir saattir beni izleyen ve kaçınılmaz konuşmalarıma kimi zaman kısa sözcüklerle eşlik eden barmen elindeki bir bardağı omzundaki havluyla kurularken bana doğru yaklaştı ve dirseklerini tezgâha yaslayarak öne eğildi. "O içtiğin su değil güzelim, dikkat et!"

Su içmediğimin kesinlikle farkındaydım çünkü günde iki litre içtiğimde bile başım hiç bu kadar dönmemişti. Yüzümün önüne düşen bir tutam saçı çekerek "Biliyorum!" diye tısladım. Çattığım kaşlarımla korkutucu olduğumu düşünüyordum ama onun yüzündeki gülüşe bakılırsa ancak bir civciv kadar korkutucu görünüyor olmalıydım.

"Peki, ama uyarmadı deme sakın..."

"Bu seferki sek olsun! Hatta dur dur," diyerek elimle omzunun arkasındaki kırmızı kapaklı siyah, kısa şişeyi işaret ettim. Ya üstündeki yazılar sürekli hareket ettiğinden okuyamıyordum ya da gözlüklerimi değiştirmeliydim. "Ondan istiyorum!"

İşaret ettiğim şişeyi alıp bir kahkaha attığında hevesle başımı salladım ve o kendi kendine bir şeyler mırıldanıp içkimi hazırlarken, arkamı dönüp içeriye bir göz gezdirdim. Hareketin hiç dinmediği bu kulübe gelmeyi severdim. Müzik hiç susmuyor, koyu renk duvarlara vuran parlak, canlı ışıklar gözümü alıyordu. Bugün her yer dopdoluydu ve saat daha gece yarısı bile olmamasına rağmen insanlar çoktan eğlencenin dibine vurmuştu. Yalnızca ben ve benim gibi bir kenarda oturan birkaç kişi umutsuzca içip duruyordu ama bu kadar üzgün olmasam ben de müziğin ve içkinin keyfini çıkarabilirdim.

Aslında hayır, üzgün değildim. Daha önce ihanete uğrayan kadınlar gibi ben de sadece incinmiş ve öfkelenmiştim. Kadehimi; iki yılımı verdiğim ilişkinin birkaç dakikalık orgazm uğruna bitmesine kaldırıyordum ve söylemem gerek, onları bu gece pek çok kez kaldırmıştım.

İç çekerek yeniden önüme döndüm ve barmen çocuk -Mert- bardağımı önüme bıraktığında gülümsedim. Hevesle bardağa uzandım ama ben onu henüz kavrayamadan kemikli, uzun parmaklar bardağımı benden çaldı. Öfkeyle -ki bu kez gerçekten kızmıştım- döndüğümde karşımda hiç beklemediğim bir adamı gördüm.

Alparslan Gündoğdu...

Biraz geveze ve bazen biraz utangaç biriydim ancak hiçbir zaman insanlarla iletişim kurmak konusunda sorunlarım olmamıştı, bakınız; barmen Mert ve bunun sarhoş olmamla bir ilgisi de yoktu. Sıcakkanlı biriydim, en az saçlarım kadar sıcak... Ama karşımdaki adamla her yüz yüze geldiğimde sus pus oluyor ve çekiniyordum. Sanki her zamanki Gülden o geldiğinde bir kaplumbağa gibi kabuğuna çekiliyor ve bir köşeye saklanıyordu.

Enerjilere inanmazdım ama karşımdaki adamın yaydığı o hava inkâr edilemezdi ve gözlerime öyle bir bakıyordu ki, her hamlesini büyük bir temkinlikle bekliyordum. Hırçın bir adam değildi, aksine fazla sakindi ama bir bakışı ve bir gülüşüyle bu sakinliği pençeleyerek yırtabiliyor ve hiç ummadığınız bir anda bambaşka bir yüzünü gösterebiliyordu.

Adam tehlikeliydi.

Her şeyiyle tehlikeliyim diye bağırıyordu ve bu ayıkken dikkate alacağım bir detay olurdu. Ama şu an öyle sarhoştum ve bardağım benden çalındığı için öyle öfkeliydim ki ona bakarken kaşlarımı çatmakta hiçbir sakınca görmedim. Ama o bu hareketime tıpkı barmenin yaptığı gibi karşılık vererek güldü.

ATEŞİN KOYNUNDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin